SON DAKİKA



Haber > Gündem > En uzun Cümle'm

En uzun Cümle'm

18 Nisan 2015 Cumartesi - 10:30








"Sükut ne uzun cümledir" diyor şair... Ve o uzun cümlenin içinde, öfke, isyan, sevgi, sadakat, vefa gibi bütün insani duygu ve eylemler tek tek, kelime kelime yerini alıyor. Sonra da adrese teslim; noktasız, virgülsüz, bir nefeste okunuyor. Sükutun benimle olan dostluğu ve muhabbeti ise öyle sıradan gel geç masa arkadaşlığı gibi değil. Uykusuz gecelerimde kurduğum bütün cümlelerimi, öfkelerimi ve kırılganlıklarımı sükuta teslim ederim sık sık. Bugünlerde yine dostun sinesindeyim, duygularımın sorumluluğu ve ağırlığı altında ezilen lisanım bir kez daha sükut ediyor. Bu teslimiyete, bir ad vermek gerekirse, elbette erdemli insan duruşu derim.

Değerli okurlarım, bu erdemli susuş, bizleri sadece insani bir vazifeye çağırmıyor, sabır ve şükür ile, Allah’ın sevgili kulu olma yolunda da ciddi adımlar attırıyor. Birileri bu halimizle bizleri, korkak ya da zayıf olarak nitelendirebilir.O birileri sükutun içini doldurmak konusunda sığ ve eksik kaldığı için olacak, bu bilinmezlik içinde korkuyla gıybete varan yorumlar da yapabilir. Hiç mühim değil!.. Erdemsiz insan, bu sükutun ve duruşun bir karıncayı bile incitmeyecek kadar zarif, bir çiçeği bile soldurmayacak kadar duyarlı, idealizm felsefesinden beslenmiş olduğunu bilemez. "Henüz bitmemiş terennümler var ki sükûtunda intizar inler."

Mesele, Mevlana'nın dediği gibi, "pişmek-yanmak" ve doğru işler için soluklanmak. Bu sükutta inanç ve nezaket var, ciddî bir sorumluluk duygusu, itidal ve basiret var. Bütün bu özelliklerin üstünde yani ana yönetimde akıl ve temkin var. Bu temkin ki insanı yanlış yapmaması için tembihler, nefsini sorgulatır. Sükut içine giren inançlı insanlar, kaderlerini ve taleplerini aynı yaşamda buluşturma gayretlerini bir daha gözden geçirir, en amansız ve imansız saldırıları ve haksızlıkları dahi sinede yumuşatabilir.

Bu itibarla, karşıdakini sadece susuyor görenler de, hesabı var sananlar da yanılırlar. Tabi bütün bunları anlamak, duymak ve hissetmek için aynı hassasiyet ve samimiyete sahip olmak ya da aynı ülküyü paylaşmak gerekir. "Gittim, gittim, denizin, / Sınır yerine vardım. Halin bana da gelsin, / Diye ona yalvardım. Bir çılgın vesvesede, / İçim didiklense de, Olaydım o cüssede, / O'nun gibi susardım." Şairin dediği gibi: "Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor.

Susmak bir cüsse işi, büyük sevdaların, derin denizlerin işi. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli." [...] Ve anamın tertemiz dudaklarından dökülen, tââ çocukluk günlerimden beri duyduğum o muhteşem duası geliyor aklıma: Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Evet, bütün mes'ele bu: Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Biz böyle gördük anadan-babadan, yeter ki devlet ve millet yaşasın, ötesinde ne gam ne keder; şahsi hırs ve beklentiler bize göre değil vesselam.. Esenlikler dilerim...


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap