Ülkemizde iki tip insan yaşadığını varsayarsak; bilmiyorsak, bilenlerin söylem ve birikimlerini baz alıp bilmeyenler olarak yaşamın içerisinden iki kelime de bizler söyleyeceğiz.

İlerisinde günleri, ayları, yılları arkamıza alarak bazen papağan gibi konuşup bazen de bülbül gibi şakıyıp duracağız. Bilenlerin sözlerine biat ile sisli düşüncelerin kıskacında gidip geleceğiz.

Yavaş yavaş işe uyanılıp da insanlar “gözlerini silmeye başladığında” bilenlerin çoğunun çevremizdeki aristokrat eksikliğinden ötürü köşeleri tutanlar olduğunu göreceğiz.

Köye karşı değiliz lakin bir, belki de iki kuşak öncesinden köyden gelerek, kestirme yoldan zenginliğe, yöneticiliğe geçen insanlarımızla hasbihal olarak ilerleyeceğiz.

Zaman öyle çabuk geçmiş ki bir bakmışız adalet, demokrasi, özgürlük bizden, halkçılık, lümpenleşmek sizden.

Arabesk müziği, çağdaş müzik, halk müziği, televole kültürü, evlendirme programları, Survivorlar, 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler, 30 Ağustoslar elit diyenlerin elit olmadığı hepsi birbirine karışmış mıdır karışmamış mıdır? ‘İllüzyona mı yakalandık’ demeden, "biliyor muyuz bilmiyor muyuz"u düşünmeye zaman yokken...

"Şimdi bilenlere yeni algılar var mıdır anlatacağınız" denildiğinde neden böylesine önem arz eden olaylara şahit oluyoruz? Kısa örnek: Yunanistan burnumuzun dibinde her bir adaya bayrak dikiyor. Türkiye Cumhuriyeti sessiz! Sonuç bu mudur?

Sorulan Büyük İskender’in Gordiyon düğümü değildir ki farklı mecrada cevaplar verilir, hep aynı nakaratlar dillendirilir. En iyi fetvayı şu hoca, şu profesör, şu baş danışman verir diyene kadar anlatın insanlara! Bilsin garip gureba yakalandığı hastalığın illüzyon olduğunu şimdi.

Ekonomik darbeler insanların belini bükerken anlaşılıyor ki toplumun pek çoğu illüzyon hastalığına yakalanmış vaziyette. Ağrıları, acıları  varken doktoru olmayan bu illet illüzyon hastalığı karabasana dönüşmeden tersini bilenlere görev düşer.

Bir an önce bilmeyen insanlarımıza yalanı dolanı değil içinde matematiğin, fiziğin, kimyanın olduğu ülke gerçeklerini ayrıştırmadan, kırmadan, dökmeden bilebildiğiniz kadar anlatın. Anlatacak bir konu yoksa eğer Atatürk’ün aramızdan ayrıldıktan sonra 80 yıl bu dünyada ülke idare eden tek lider olduğunu, Türk gençliğine hitabının tek çıkış yolu olduğunu söyleyin.

Bunu bıkmadan, usanmadan, yorulmadan anlatmayı görev bilenlere teşekkürlerle...

Doktoru, servisi olmayan bu hastalıkla mücadelede fikir ayrılıklarını gidermek için “İllüzyon, algının yetersiz kaldığı durumlarda, beynin kendisi tarafından boşlukları doldurmasıyla oluşan durumdur" deseler de ülkemizdeki karşılığı: Uzun süreli görüp de görmemek, duyup da duymamak, en hayati konulara cevapsız kalmak ve gerçekmiş gibi gelişen aldatmacalara inanarak; realitenin çarpıtıldığına asla inanmamaktır. Bu gibi duyguların esaretine girenlerde görülen ruh halidir. Doktoru ve de servisi de şu an yoktur.