A+ A-
Yorum
10

Derinlerde sessiz gerilim: Marmara Fayı İstanbul’a doğru ilerliyor

Yayın Tarihi: 12.12.2025 - 17:20
Dün Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma Marmara Fayı'nda son 20 yılda gerçekleşen ve doğuya doğru ilerleyen depremleri inceledi. Çalışmayı gerçekleştiren bilim insanlarıyla konuşan New York Times, "İstanbul'a büyük ve yıkıcı bir deprem geliyor" ifadelerini kullandı
Kaynak:HABER MERKEZİ

Türkiye’nin kalbi sayılan İstanbul, tarih boyunca birçok medeniyetin merkezi oldu; kültür, ticaret ve siyaset açısından dünyanın en önemli şehirlerinden biri olmayı sürdürdü. Ancak bu kadim kent, aynı zamanda jeolojik bir kaderin gölgesinde yaşıyor. Marmara Denizi’nin derinliklerinde sessizce biriken enerji, bilim insanlarının dikkatle izlediği bir fay hattında giderek daha belirgin hale geliyor. Karadeniz’i Ege’ye bağlayan bu iç denizin altındaki Ana Marmara Fayı, son yirmi yılda meydana gelen ve büyüklüğü giderek artan depremlerle yeniden gündemde.

Gazete Oksijen’in aktardığı habere göre, Science dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, bu fay hattında yaşanan sarsıntıların istikrarlı biçimde doğuya doğru ilerlediğini ve İstanbul’un hemen güneyindeki sulara ulaşabilecek büyük bir deprem ihtimalini gündeme taşıyor. Uzmanlar, bu örüntünün devam etmesi halinde 16 milyon nüfuslu kentte 7,0 ve üzeri büyüklükte bir depremin tetiklenebileceği uyarısında bulunuyor.

Karadeniz’i Ege Denizi’ne bağlayan bu iç denizin altındaki bir fay hattı, bilim insanlarının dikkatini çekmiş durumda. Son yirmi yılda, büyüklüğü giderek artan depremler meydana geldi ve bu sarsıntılar istikrarlı biçimde doğuya doğru ilerliyor.

Bu dizinin son halkası, nisan ayında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem oldu. Eğer bu örüntü devam ederse, sonunda Türkiye’nin en büyük kentinin hemen güneyindeki sulara ulaşabilecek büyük bir deprem söz konusu olabilir.

Yeni çalışmaya dahil olmayan, University College London’dan sismolog Stephen Hicks, “İstanbul hedef tahtasında” diyor.

Perşembe günü Science dergisinde yayımlanan yeni araştırma, güçlü depremlerin, bilim insanlarının Ana Marmara Fayı olarak adlandırdığı yapının yaklaşık 15 ila 21 kilometre uzunluğundaki kilitli bir bölümüne doğru ilerlediğini ortaya koyuyor. Bu durum, 16 milyon nüfuslu kentte 7,0 ya da daha büyük bir depremin tetiklenme potansiyeline işaret ediyor.

Bu sismik şokun tam niteliği ve ne zaman gerçekleşeceği belirsiz.

Almanya’daki GFZ Helmholtz Yer Bilimleri Merkezi’nde görev yapan ve yeni çalışmanın yazarlarından biri olan sismolog Patricia Martínez-Garzón, “Depremler öngörülemez” diyor. Ancak böyle bir olayın nasıl tetiklenebileceğini anlamanın hayati önem taşıdığını vurguluyor: “Olağan dışı bir şeylerin yaşandığını bize söyleyen her türlü sinyalin erken tespiti ve etkilerin azaltılmasına odaklanmamız gerekiyor.”

Türkiye, yıkıcı depremlere yabancı bir ülke değil. Şubat 2023’te meydana gelen iki deprem — ilki 7,8, yalnızca birkaç saat sonra gelen ikincisi ise 7,5 büyüklüğünde — Türkiye’nin güneyi ile Suriye’nin bazı bölgelerini yerle bir etmiş, en az 55 bin kişinin ölümüne yol açmıştı.

İstanbul’u vurabilecek olası bir depremin gündeme gelmesi de yeni bir fikir değil; uzmanlar bu konuda kasvetli bir kaçınılmazlık üzerinde hemfikir. Çalışmaya dahil olmayan Cornell Üniversitesi’nden deprem bilimci Judith Hubbard, “İstanbul yakınlarında meydana gelecek çok büyük bir deprem, yakın tarihin en ağır insani felaketlerinden birine yol açabilir” diyor.

Yeni çalışmada dikkat çekilen tehlike, Anadolu tektonik levhasının Avrasya levhasına karşı yatay olarak kaydığı jeolojik sınır olan Kuzey Anadolu Fay Zonu ile bağlantılı.

Son 20 yılın depremleri incelendi

Yaklaşık 1.200 kilometre uzunluğundaki bu fay zonunun geniş bir bölümü modern dönemde aktif oldu. Ancak bunun bir kesimi — İstanbul’un güneybatısında, denizin altında yer alan Ana Marmara Fayı — şüphe uyandıracak ölçüde sakin kaldı. 1766’da meydana gelen 7,1 büyüklüğündeki deprem kenti vurmuştu; ancak o tarihten bu yana yaklaşık 160 kilometrelik bir bölüm hiç kırılmadı.

Faydaki son 20 yıllık depremleri inceleyen yeni çalışma, dikkat çekici bir duruma işaret ediyor. 2011’de, Ana Marmara Fayı’nın batı kesiminde 5,2 büyüklüğünde bir deprem oldu; bunu 2012’de doğuda meydana gelen 5,1 büyüklüğündeki bir deprem izledi. Eylül 2019’da, Ana Marmara Fayı’nın orta bölümünde 5,8 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi. Ardından Nisan 2025’te, hemen doğusunda 6,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Bir sonraki deprem bir öncekinden daha güçlü mü olacak? Ve eğer öyleyse, İstanbul’un tam altındaki fay üzerinde mi gerçekleşecek? Çalışmanın yazarları bunun bir olasılık olduğunu düşünüyor.

Elbette bir sonraki depremin, herkesin korktuğu 7 ve üzeri büyüklükteki yıkıcı felaket olacağının hiçbir garantisi yok. Ancak fay üzerinde meydana gelecek bir başka nispeten güçlü deprem, doğu kesimine daha fazla gerilim yükleyebilir ve bu da korkulan kırılmayı tetikleyebilir. Üstelik büyüklükteki küçük artışların, açığa çıkan enerjide devasa sıçramalara karşılık geldiği düşünüldüğünde, 6’nın ortası ile üstü bir deprem bile kent için ciddi hasara yol açabilir.

İstanbul’u trajediye açık hale getiren unsur insani faktör

Depremlerin zaman zaman bir fay boyunca neden ilerleyerek yayılım gösterdiği net olarak bilinmiyor; ancak bunun geçmişte yaşandığı biliniyor — Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kendisinde bile. Bununla birlikte araştırmacılar analizlerine yalnızca dört görece orta büyüklükte depremi dahil etmiş durumda; bu sayı bir örüntü tespit etmek için yetersiz olabilir. Cornell Üniversitesi’nden Judith Hubbard, “Bunların sadece, göç ediyormuş gibi görünen sıradan depremler olma ihtimali oldukça yüksek” diyor.

Ancak bu veri seti konusunda şüphecilik haklı olsa bile, bu fay üzerinde tehlikeli bir gerilimin açıkça biriktiği görülüyor. Büyük ve yıkıcı bir deprem geliyor. Hubbard, “Bunun bu makalenin ima ettiği gibi göç eden bir deprem dizisiyle mi, yoksa ansızın, adeta gökten düşer gibi mi geleceğini hâlâ söyleyemiyoruz” diyor.

Bu kaçınılmaz depremin ne kadar ölümcül olacağı, kırılmanın hangi yönde ilerleyeceği de dahil olmak üzere birçok faktöre bağlı. Yakın tarihli bir çalışma (Martínez-Garzón’un da ortak yazarı olduğu) kırılmanın bir miktar daha yüksek ihtimalle doğuya doğru, ne yazık ki İstanbul yönüne ilerleyebileceği uyarısında bulunuyor.

Ancak Türkiye’nin 2023’teki çifte deprem felaketinde de görüldüğü gibi, İstanbul’u bir trajediye en açık hale getiren unsur insani faktör olabilir.

Cornell Üniversitesi’nden Judith Hubbard, “On yıllar süren denetimsiz büyüme ve kentin yoğunlaştırılması; etkin biçimde uygulanmayan yapı standartları ve dengesiz zeminler üzerinde yapılan yapılaşmayla birleşince, bu son derece tehlikeli tablo ortaya çıktı” diyor.

Etiketler