SON DAKİKA



Haber > Gündem > Demokraside, hukukta, laiklikte, liyakatta ve barı

Demokraside, hukukta, laiklikte, liyakatta ve barı

14 Ağustos 2016 Pazar - 10:35








Fethullahçı cemaat odaklı cuntanın darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin hemen bütün siyasal kesimlerinin ortaya koyduğu dayanışma ruhu, Türkiye’nin sorunları aşması, daha güvenli ve demokratik bir geleceği inşa etme açısından en önemli güç, dayanak, çıkış ve güvence olabilir. Bu büyük cephenin içinde barındırdığı potansiyel enerjinin taçlandırılması açısından, 7 Ağustos’ta gerçekleştirilen Yenikapı mitingi çok büyük anlamlar içermektedir.

YENİKAPI NEDEN FARKLI?

Küresel sömürgeci güçlerin bir kesimi tarafından desteklendiği anlaşılan dinci-cemaatçi darbe girişimi, cumhuriyete, demokratik parlamenter sisteme karşı bir girişimdir; ama öncelikli hedefi siyasal iktidarı yıkmaktır. Siyasal ve toplumsal muhalefetin hemen her kesimi, darbeye karşı amasız-fakatsız bir tavır ortaya koymuştur.

BÜYÜK İTTİFAK

Yenikapı’yı farklı ve tarihsel kılan şey, gerek Türkiye ve gerekse dünya siyasetinde örneği pek az görülebilecek geniş bir kitlesel temsil durumudur. İktidar ve muhalefetin demokrasi ve parlamentoya yönelik saldırı karşısında ortak bir irade ortaya koymalarıdır. Seçmen kitlesinin yüzde 87’sini temsil eden bir ittifaktan söz ediyoruz. Ki, keşke yüzde 100’e yakın bir temsil olabilseydi! Aynı bayrak altında, tek ve bütün bir Türkiye dileğidir aynı zamanda. Cumhuriyetin temel kurucu değerlerine vurguyu da unutulmamalıdır. Diğer bir özelliği de, siyasal liderlerin farklı siyasal kesimden vatandaşlara seslenebilme olanağı yaratmasıdır. Sözgelimi CHP lideri; Yenikapı, Türkiye’nin bütün meydanları ve televizyonları başındaki on milyonlarca insana, daha önce kendisini dinlemeyen kitlelere seslenmiştir.


YENİKAPI DÖNÜM NOKTASI OLABİLİR Mİ?

Bu açıdan bir eşik olabilecek güce ve etkiye sahiptir. Erdoğan, daha düne kadar ‘hain’, hatta ‘terör işbirlikçisi’ dediği muhalefetle bir araya gelebiliyorsa (ki istemese de bu bir zorunluluk); muhalefet, çok ağır biçimde eleştirdiği siyasal iktidarla, hatta bir ölçüde onu korumak için ortak bir zeminde birleşebiliyorsa, burada sorunların aşılması ve geleceğin inşası için ‘büyük bir enerji’ var demektir. Yeter ki taraflar; özellikle de iktidar, bu durumu kendi güvenliğini sağlamak, konumunu güçlendirmek için bir fırsat olarak kullanmaya kalkıp, yeniden 15 Temmuz öncesindeki karanlık tabloya döndürmesin.

YENİKAPI TÜRKİYE’NİN YENİ KAPISI OLABİLİR Mİ?

Neden olmasın! Ama geçmişten ders çıkarmak ve bazı adımları atmak koşuluyla. Bunları özetle şöyle sıralamak mümkün:

DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ: Türkiye’nin gücü; siyasal iktidarın gücüyle, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarla, güçlü polis, güçlü orduyla olmuyor. Her şeyi tek başına yönettiğini sanan fiili bir tek adam yönetiminin, aslında en büyük güçsüzlük olduğunu dramatik biçimde anladık. Anayasanın çalışmadığı; demokratik, toplumsal, hukuksal ve yönetsel denetimin işlemediği bir ortam,en güçsüz, tehditlere en açık ortamdır. En büyük güç; demokrasi, hukuk devleti, halkın yönetime katılımı, işleyen bir kurallar rejimidir. Güçlü parlamenter sistem, özgür basın, halkın hak arama yollarının açık olmasıdır en büyük güç. Demek ki; demokrasi, hukuk devleti, bağımsız yargı, özgür basın herkese lazımmış. Demek ki; halkın direnme hakkı, darbelere, otoriter arayışlara karşı en büyük güvenceymiş.


BAŞKANLIK DEĞİL PARLAMENTER SİSTEM: Türkiye’ye dayatılan başkanlık rejimi istikrar değil, ayrıştırma ve kavga getirmektedir. Türkiye’nin ihtiyacı olan şey başkanlık adı altında tek adam yönetimi ya da benzeri otoriter yönetimler değil, güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemdir.

SİYASAL UZLAŞMA: Siyaset kavgayla değil; uzlaşarak, diyalogla sorunlarını çözebilir. ‘’Ben çoğunluğum, her şeyi yaparım’’ anlayışının varacağı yer, istikrarsızlık ve ayrışmadır. Dolayısıyla ne kadar halk desteğiniz olursa olsun, sorunları uzlaşarak çözmeye çalışmak, herkes için çözümler üretmek, en doğru yol olacaktır. Elbette seçime de saygılı olarak.

CEMAAT-TARİKAT SİSTEMİ DEĞİL, LAİKLİK: Darbe girişimi dini bir cemaat eylemidir. Dincilik, mezhepçilik, cemaatçilik, tarikatçılık, bir devlet yapısı için en tehlikeli şeydir. Devlet; inancı, kökeni, kültürü, cinsiyeti, sosyal konumu ne olursa olsun her vatandaşına eşit davranmak, yani laik yapıda olmak durumundadır. Sadece Fethullahçı cemaat değil, bütün cemaat ya da tarikatların devlete sızma, ele geçirme, devlet olanaklarından yararlanma yolları kapatılmalıdır.

PARTİZANLIK DEĞİL, LİYAKAT: Devleti içten içe çürüten şey, liyakat, bilgi, deneyim, hesap verebilirlikten uzaklaşmadır. Adamcılığın, partizanlığın, cemaatçiliğin yerine liyakati, bilgi ve kültürü koymak, devleti güçlendirmek ve demokrasiyi inşa etmek açısından yaşamsaldır.

ÖZ ELEŞTİRİ VE HESAP VERME: Bu güne nasıl gelindiği konusunda ciddi bir özeleştiri ve gerekirse hukuksal hesap verme yollarının açık olması gerekir. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidarın, bürokrasinin, hatta muhalefetin öz eleştiri yapması, halktan af dilemesi olumludur. Ancak yetersizdir. Eğer özür dilenmekle ya da “Aldatıldık” demekle, suçtan ya da sorumluluktan kurtulmak mümkünse, herkes aynı yolu kullanabilir.


HUKUKA BAĞLILIK, ADİL YARGILANMA: Darbecilerle, cemaatle, her türlü suçla mücadelede asla hukuk yolundan ayrılmamalı, yeni mağduriyetler yaratılmamalıdır.

İDAMA HAYIR: İdam gibi çağdışı, sorunun çözümüne katkıdan çok, intikam almaya yönelik yöntemler savunulmamalıdır. Sonuç olarak Yenikapı’daki irade, elbette Türkiye’ye yeni bir kapı olabilir. En büyük sorumluluk Erdoğan ve AKP Hükümeti’ne aittir. Kuşkusuz muhalefetin de bu ortak iradeyi sürdürmesi şarttır. Türkiye bu büyük uzlaşmayı daha da genişleterek, bunu  sorunları çözmenin anahtarı olarak kullanabilir.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap