Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail savaş uçaklarının, Türkiyedeki bir askeri üsten havalanarak, Akdeniz üzerinden Suriyenin Lazkiye kentindeki
NTV canlı yayınına katılan Davutoğlu, bu iddiaları kesin dille yalanlayarak, "Bu haber çıkartılarak Türkiye ile Mısır arasında fitne çıkarma çabası var. Hiç karşılığı olmayan bir haber. Ama bir yayın organı ki bunların sicili bellidir, benzer haberleri yayan üçüncü bir yayın organı. Bunlar hep manipülatif haberler. Türkiyenin İsraille işbirliği yaptığı iddia edilerek Ortadoğu politikasını itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar" dedi. Mısırdaki askeri darbeye olan tavrı nedeniyle bir kez daha Avrupa Birliğini eleştiren Davutoğlu, Bir radikalleşme eğilimi başlayabilir ve nerede duracağı da belli olmaz. Bunları hep anlattık, başlarda ABnin bir sorunu vardır, mutabakat sağlamak zaman alır. Burada da bu yaşandı biraz. Afrika Birliği bile Avrupa Birliğinden daha demokratik bir tepki verdi. Bizim tutumumuz ilkesel bir tutumdu diye konuştu.
İHVANIN DURUMU
Ahmet Davutoğlu, Mısırda darbeyle uzaklaştırılan kesim, ihvanın bir üst kadrosu vs. Türkiyede bir şeyler yapabilir mi? sorusuna şöyle yanıt verdi: "Şu aşamada söz konusu değil, gündemde de değil. Suriyede de sanki hiçbir şey yokken imkan tanıdık gibi bir algı oluştu. Hayır, biz aylarca uğraştık. Esad ile defalarca konuştuk, Ülkeye demokrasi sağla, halkına eziyet etme dedik. Yapmadı. İlk temasımız 2011 Ekiminidedir.
MUHALEFETE BASKI YAPILMADI
Suriyenin aksine Mısırda muhalefete baskı yapılmadığını ifade eden Davutoğlu, "Biz Suriye muhalifleriyle uzun süre temas etmedik. Bunun vebali Beşşar Esadin omuzlarındadır. Mısırın içinde muhalefet yapma imkanı var. Suriye böyle değildi ki. Barışçıl gösterilere saldırıldı Suriyede. Mursiyi otoriter yönetimle suçlayanlar, 1 yıl içinde tek bir gazete kapatılmadı, tek bir televizyon yayını kesilmedi tek bir gösteriye polis müdahale etmedi. Ama son 1 hafta 10 gün içinde tüm muhalif televizyon kanalları kapatıldı, gösterilere müdahale edildi, 52 kişi öldü. Son günlerde tepkilerini dile getirebiliyorlar, alanda toplanabiliyorlar, niçin dışarı çıksınlar ifadelerini kullandı.
Mısır için Türkiyede herhangi bir toplantı yapılmayacağını dile getiren Davutoğlu, İstanbul insanların nefes aldığı özgürlük alanı gibi görülüyor, birçok toplantı haberimiz olmadan tertip edilebiliyor. Mısırda ne olursa olsun Mısırın içinde olmalı, uygun kanallarla yapılmalı. Yani Mısırın Türkiyede herhangi bir toplantı yapması söz konusu değil dedi.
O ATMOSFER BANA UMUT VERDİ
Çözüm sürecini de değerlendiren Davutoğlu, demokratikleşmeyle birlikte terörün bataklığının kurutulduğunu ifade ederek, Çözüm süreci belki 30 yılın iç barış anlamındaki en büyük hamlesidir. İç barış bir darbeler bir de terör faaliyetleri yoluyla engellendi. Bu iki unsur birbirinden de beslendi. 12 Eylül şartları terörün doğabileceği bir bataklık oluşturdu. Türkiyede demokratikleşme arttıkça, toplumsal zeminde tartışıldıkça terörün o bataklığı kurumaya başladı. TBMMde açıkça fikirlerinizi dile getirebiliyorsanız, hatta hayal edilmesi bile zor olan adımlar siyasi hükümet tarafında dile getirilip adım atılıyorsa, o bataklık kurur. Son hamlemizde büyük bir iç barış psikolojisi oluştu. Diyarbakır sokaklarında hissettiğim atmosfer o kadar büyük bir umut verdi ki bana... Siz içeride sağlıklı bir demokrasiye sahipseniz dış politikanız da emin adımlarla yürür. Aynı şekilde dışarıda da etkiniz artmışsa içeride ekonominiz gidecek yeni kaynaklar bulur. Bunlar birbiriyle bağlantılıdır diye konuştu.
SÜRECİ BALTALAMAK İSTİYORLAR
30 yıl boyunca terörün ekonomik bir sektör oluşturduğunu belirten Davutoğlu, Bu sektörü sürdüren iç mihraklar, bu sürecin devam etmesini istemiyor dedi. Bazı mihrakların Türkiyede yaşayan halkları birbirlerine soğutularak teröre zemin hazırlamaya çalıştığını ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu: O mihraklar, ülke ismi vermek istemiyorum. Aynı zamanda bunlar çevredir, lobilerdir. Bunların bir kısmı da haritalar ürettiler. Ortadoğu Projesi, Türkiye ile Ortadoğu halkları arasında bir Çin duvarı oluşsun, bir soğukluk olsun isteyen mihraklar var. Ah Türkiyenin ayağı bir sendelese diye bakanlar aynı zamanda çözüm sürecini baltalamak için çaba gösterenler.