SON DAKİKA



Haber > Gündem > Darbe, terör, ölüm, baskı-zulüm, çark ve tek adam

Darbe, terör, ölüm, baskı-zulüm, çark ve tek adam

01 Ocak 2017 Pazar - 09:10








Sanırım hiç kimsenin anımsamak istemeyeceği bir yılı geride bıraktık. Hiç kuşku yok ki, geçen yılın en önemli olayı 15 Temmuz darbe girişimiydi. Ordu içinde Fethullahçı cuntanın kalkıştığı darbe girişimi, bütün kurumları temelinden sarstı. AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den 2013’e, yaklaşık 11 yıl iktidarın bütün nimetlerinden sonuna kadar yararlanan Fethullah Gülen hareketine mensup yapılanma, küresel bazı güçlerin de desteğini alarak devleti teslim alma noktasına gelmişti. İktidar mücadelesi sertleşince AKP ve cemaat ayrıştı. Erdoğan’ın “ne istediniz de vermedik’’ tümcesinde özetlendiği gibi, bütün olanakların sunulduğu cemaat, devletin bütün hassas noktalarına yerleşti.

15 Temmuz gecesi, Kemalist damarı güçlü olan, ancak son 50 yılda NATO’cu bir çizginin de darbelere kalkıştığı orduda nasıl olup da böylesine güçlenmişti cemaat?

ORDUDA SÜRPRİZ

İçişleri, Adalet ve Milli Eğitim bakanlıklarında çok ciddi bir örgütlenme olduğu biliniyordu. Ancak 15 Temmuz gecesi, Kemalist damarı güçlü olan, ancak son 50 yılda NATO’cu bir çizginin de darbelere kalkıştığı orduda nasıl olup da böylesine güçlenmişti cemaat? Türkiye’de ilk kez bir darbe girişiminde savaş taktikleri uygulandı. Halka ateş açıldı. Meclis ve bazı askeri hedefler savaş uçakları ile bombalandı. Toplam 240 kişi darbeciler tarafından öldürüldü. Darbecilerden kaç kişi öldürüldüğü hala tam olarak bilinmiyor.

ŞANS KAÇIRILDI


Darbe girişimi başlangıçta Türkiye’de bir birlik havası yarattı. İlk kez Türk siyaseti, en geniş kesimleriyle darbe girişimine karşı ortak tutum aldı. Yazık ki bu sürdürülemedi. İktidar demokrasiyi, hukuku, Türkiye’yi güçlendirmek yerine kendini güçlendirmeyi seçti. Erdoğan’ı başkan yapma çabaları, Bahçeli’nin yardımıyla zuhur etti. Türkiye yeniden ayrışma ve siyasal gerilimin içine girdi.

AYRILIKÇI VE DİNCİ TERÖR

Türkiye’nin gerek ayrılıkçı terör konusunda yanlış politikaları, gerekse Suriye ve Irak halklarına acı, kan ve ölüm getiren fahiş hatalarının bir yansıması olarak, kentlerde polis, asker ve daha çok sivil hedeflere yönelik saldırılarda büyük artış yaşandı. Geçen yıl içinde kentlerde yaşanan 26 PKKTAK ya da IŞİD saldırısında 346 asker-polis-sivil yaşamını yitirdi, bin 200’ün üzerinde insan yaralandı. 

ÇARKLAR YILI

Geçen yıla dış politika açısından ‘’çarklar yılı’’ desek yanlış olmaz. İktidarın Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı, Suriye ve Irak’a felaket getiren, ABD-Batı ve İsrail’e hizmet eden politikasında


kökten değişiklik yaşandı. İlk adım Rusya ile geldi. Suriye sınırında bir Rus uçağının Türk Hava Kuvvetleri (THK)tarafından düşürülmesi iki ülke ilişkilerinin zehirlenmesine neden oldu. Artık bugün bu olaya, THK içinde küresel güçlerle ve bazı istihbarat örgütleriyle hareket eden bir grubun provokasyonu olarak bakılıyor. Erdoğan yönetimi, büyük yalnızlık çektiği dış politikada, yeni müttefik arayışına girdi. Tabi ki bu durum, Batı ile soğuk savaş yaşayan Rusya açısından da avantajlı durum yaratacaktı. Türk-Rus ilişkileri hızla düzeldi.

SURİYE’DE DEĞİŞEN DENGELER

Bunun en önemli yansıması Orta Doğu dengeleri ve Suriye’de meydana geldi. Daha düne kadar Rusya’ya ‘’ne işin var Suriye’de’’ diye soran, İran’a karşı sert mezhepçi mesajlar veren Erdoğan, Moskova’da imzalanan deklarasyonla Rusya-Türkiye-İran arasında yeni bir ittifak oluşturulma noktasına geldi. Her zeminde en sert şekilde eleştirilen Esad yönetimi bile bu ittifakın adı açıklanmayan ortağı konumuna geldi. Batı’ya hizmet eden dış politikadan, bölge ülkeleriyle ortak bir tavra gelinmesi elbette olumlu. Ancak sınır güvenliği ve Kürt koridoru oluşumunu önlemek gerekçesiyle askerin gönderildiği Suriye’de, başka maceralara kalkışılırsa, Türkiye yeni tehditlerle karşı karşıya kalabilir.

Bu yılı zor kılacak en önemli olay, başkanlıkla ilgili anayasa değişikliğinin meclisten geçmesi halinde mart sonunda gerçekleşmesi beklenen halkoylaması. Türkiye ciddi siyasal ve toplumsal gerilimlere gebe.

BOZUK EKONOMİ VE DOLAR


Başkanlık dayatması, terör olayları, darbecilerle mücadelenin muhalif kesimlere karşı baskıya dönüşmesi, muhalif medya üzerindeki ağır baskı-tutuklama ve kapatmalar ve güven vermeyen uygulamalar, Türkiye’de istikrar ve güvenliği ağır biçimde olumsuz etkilerken, ekonomide büyük küçülmeye, TL’nin ciddi biçimde değer kaybetmesine, halkın yoksullaşmasına neden oldu. Hükümetin dolar bozma kampanyaları işe yaramadı.

2017’DE NELER OLABİLİR

Türkiye’yi çok zor bir yıl bekliyor. Bu yılı zor kılacak en önemli olay, başkanlıkla ilgili anayasa değişikliğinin meclisten geçmesi halinde mart sonunda gerçekleşmesi beklenen halkoylaması. Türkiye ciddi siyasal ve toplumsal gerilimlere gebe. Ancak başkanlık dayatmasından vazgeçilmesi, siyasette genel bir uzlaşma havası, demokrasi ve hukuku güçlendiren yeni bir program, siyaset ve basın özgürlüğünün koruma altına alınması halinde, 2017 Türkiye için yeni şansların dönüşü olabilir. Yoksa, daha karanlık bir yıla hazır olalım. Türkiye karanlığı değil, özgür, demokrat, aydınlık bir geleceği hak ediyor.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap