Kuvvetleri içinde Fethullah Gülen Cemaati’ne bağlı bir cunta, kanlı bir darbe girişimine kalkıştı. Aradan geçen bu zaman içinde darbe ortamının neresindeyiz acaba?

Darbeye kalkışan askerlerin önemli bir kısmı tutuklandı. Girişime destek veren ve görev için bekleyen polislerin, yargıda önemli mevziler ele geçirmiş yargıç ve savcıların önemli bir kısmı hakkında da tutuklama kararı çıktı. Yüz binin üzerinde kamu görevlisi ya ihraç edildi, ya açığa alındı ya da şu ya da bu biçimde soruşturmaya konu oldu. Ki, en az 100 bin kişinin daha soruşturulması bekleniyor.Çok sayıda işadamı tutuklandı, yeni operasyonlar bekleniyor.

Ancak bütün bunlara karşın,siyasi ve toplumsal muhalefette, kamuoyunda bir tatminsizlik var.Bunun ana nedeni, darbe girişiminin siyasi ayağı konusunda ciddi bir çalışma yapılmadığı düşüncesi.

Öyle ya, darbe kalkışması gerçekleşseydi yönetime getirilecek kadrolar kimler olacaktı?Bu isimlerin kaçının haberi vardı darbeden? Neden, hangi özelliklerinden dolayı seçilmişlerdi?

Aradan 2 ay geçmesine karşın,soruşturmaya uğrayan birkaç eski siyasi kimlik dışında kimseyi göremedik.

Peki neden?

Siyasi ayağa yönelik operasyon,gerek bürokrasi ve gerekse özellikle siyasi iktidar içinde deprem yaratacaktır. İktidar, ülkenin bu çok duyarlı döneminde memleketin kaldıramayacağı bir kaosun oluşabileceğini mi değerlendiriliyor?

Bunu göreceğiz. Siyasi ayak konusunu zamana bırakan, seçimlerin erkene alınmasıyla da siyasi tasfiyenin ardından önemli bazı isimlerin darbe soruşturmasına dahil edilebileceği bir süreç yaşanabilir..

Ancak sürecin uzaması ister istemez, darbe ile mücadele ve iktidarın bu konudaki samimiyetini tartışma konusu yapıyor.

DIŞ DESTEK KARANLIK MI?

Darbe girişiminin 2. ayı biterken,aydınlığa kavuşturulması gereken en önemli noktalardan biri de, dış destek.

‘’Bu olayların içinde Batı ülkelerinin parmağı olduğunu düşünüyorum.Ancak bunu NATO üzerinden değil, gizli servisler üzerinden gerçekleştirmişlerdir’’

Bu sözler, Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Ulusoy'un ifadesinden alındı.

İşin içinde, çok önemli bir mevkide bulunan bir komutanın değerlendirmesi bu. Birçok kişi tarafından paylaşılıyor bu değerlendirmeler.

ABD, NATO, bazı sözde müttefiklere ne kadar bu işin içinde? Bazı çevrelerce savunulduğu gibi ABD’de meşru yönetim dışında CIA ya da benzeri istihbarat ve özel operasyon birimlerinin işi mi bu? Neden ABD ve Avrupa tepki vermekte bu kadar geç kaldı? Bu sadece Erdoğan karşıtlığı ya da alerjisiyle açıklanabilir mi?

Gülen’in ABD’ye tezgah kurması,hatta ona her tür desteğin sağlanmasından tutun da,ABD’nin Suriye ve Orta Doğu’da yaratmaya çalıştığı yeni coğrafya ve oldu bittilere, Türkiye’ye biçilen rollere ve yazılan senaryolara kadar bütün göstergeler, başta ABD (‘den) olmak üzere bir dış desteği gösteriyor.

Daha da ötesi, bir destekçinin ötesinde planlayıcı konumu da söz konusu.

Tıpkı siyasi ayak gibi dış destek sorunu tam ve ikna edici biçimde açıklığa kavuşturulmadan,bununla hesaplaşılmadan, karanlıklar aydınlığa çıkamaz, Türkiye arınamaz, yeni bir sayfa açamaz.

Türkiye demokrasi ve hukuk devletini güçlendirerek, içeride ya da dışarıda kendi gerçekliğiyle yüzleşerek, hukuk içinde hesap sorarak, özeleştiri, yapıp hesap vererek darbe girdabını aşabilir.