SON DAKİKA



Haber > Gündem > Daha baskıcı, daha zorlu, daha gerilimli bir dön

Daha baskıcı, daha zorlu, daha gerilimli bir dön

22 Mayıs 2016 Pazar - 10:50








Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hoca’’ dediği ve son 10 yıla birlikte damgasını vurduğu Ahmet Davutoğlu’nu kullanılmış bir kağıt gibi buruşturup, (Trabzon deyimiyle) gafulluğa (*) attı. Bunun nedenlerini anlamadan, yen Başbakan’ın hangi gerekçelerle seçildiğini ve bundan sonraki dönemin ne olacağını anlayamayız. Erdoğan-Davutoğlu ayrışmasında, olaylara yaklaşım ve yönetim anlayışı açısından birçok farklılık oluştu. Terörle mücadele ve Kürt sorunu, AB ve ABD ile ilişkileri, sığınmacıların pozisyonu, Suriye ve Ortadoğu, Başkanlık, partiye müdahale, Can Dündar tutuklaması, cemaate yaklaşım, parti içinde oluşmaya başlayan muhalefete yaklaşım, yolsuzluklar, şeffaflık, 7 Haziran sonrası muhalefetle koalisyon kurulması gibi pek çok alanda görüş ayrılığı ortaya çıktı. Erdoğan, Anayasa’ya aykırı olarak her şeyi kendi denetiminde tutmayı, hükümet ve partiyi yönetmeyi, herkesin kendisinden talimat almasını istiyordu. Davutoğlu’nu da bu beklentilerle genel başkanlığa ve başbakanlığa taşımıştı.

ERDOĞAN’IN KORKULARI

Oysa baş gösteren görüş ayrılıkları Erdoğan’ı korkuttu. ‘Hoca’ giderek daha çok kendisine engel çıkartıyor, hatta dışlıyordu. Anayasa’daki Cumhurbaşkanlığı sınırları içinde kalmayacağını açıklayan Erdoğan, giderek edilgen (pasif) bir duruma düşmekten, etki ve denetimini kaybetmekten kaygılandı. Küresel ve yerel büyük sermayenin Davutoğlu’nu desteklemesinden çekindi. Kendisi için ‘Süper Başkanlık’ amacından uzaklaştırılacağını düşündü. Genel Başkan olarak seçime giren Davutoğlu, yüzde 49.5 gibi en yüksek oyu almış ve Başbakan olmuştu. Bu başarının Erdoğan’a değil de kendisine verildiği gibi yanlış bir düşünceye kapılmıştı. Bu nedenle Anayasa’ya, parlamenter sisteme uygun olarak başbakanlık yapmaya çalışıyor, Reis’ten habersiz işler çeviriyordu. Bu kabul edilemezdi. Hatta ‘Pelikan bildirgesi’ni anımsayalım. Erdoğan adına yazılan bu bildirgede; Davutoğlu ihanetle, yabancılarla işbirliği yapmakla, yani darbecilikle bile suçlandı.

NEDEN BİNALİ YILDIRIM?

AKP ve hükümette zaten tek seçici Erdoğan’dı. Partinin bütün kademelerini Reis seçerdi. İlçe ve İl başkanları, yönetim kurulu üyeleri, Belediye başkanları, milletvekilleri, partinin üst organları; Genel Başkan, Başbakan ve bakanlar; hepsi Reis tarafından ya da Reis adına belirlenirdi. Sonra yasal zorunluluk nedeniyle uydurma kongrelerde seçilmiş gibi yapılır, bunun adına da ‘’İstişare’’ denildi. Yani herkes iradesini bir kişiye teslim etmişti. Onun talimatı ya da söylemi dışına çıkan, çıkmasa bile yıldızı parlamaya başlayan herkes, tıpkı muhalifler gibi bertaraf edilirdi. Nitekim öyle oldu. İşte Binali Yıldırım, bu koşullarda Erdoğan tarafından seçildi. Çünkü ona, ‘itaatkar, düşük profilli ve bıyıklı Başbakan’, Genel Başkan ve Başbakan lazımdı. Binali Yıldırım da, adının belli olmasından sonra yaptığı ilk açıklamada Anayasa’ya bağlılıktan değil, ‘Reis’e bağlılık’tan söz etti.


NASIL BİR BAŞBAKAN?

Binali Yıldırım nasıl bir başbakan olur? Anayasa’da belirtilen ilkelere uygun olarak icranın başı ve sorumlu-güçlü bir başbakan mı; yoksa Reis’in sözünden çıkmayan, her şeyde saraya bakan bir memur, kimilerine göre bir kukla mı? Birincisinin olmayacağı çok açık. Yani Erdoğan’ın talimatlarıyla hareket eden, her şeyi ona soran, asla onun sözünün ve sınırlarının dışına çıkmayan biri! YENİ DÖNEM Gelinen noktada Türkiye, anayasası parlamenter sistemi öngören, ancak uygulamada ‘Süper Başkanlık’ ya da diktatoryal-despotik rejime hızla evrilen bir yola girdi. Meşru olmayan bu sistemde tek söz sahibi, tek karar verici, tek yol gösterici olacak. Bunu istikrar ve demokrasi adına iyi bir şey gibi görenlerin aklına şaşmak lazım. Bugün dünyanın neresinde böyle bir rejimde istikrar var. Her şeyin tek kişide toplandığı, demokratik ve hukuksal-idari denetimin olmadığı bir rejim asla istikrarlı olamaz. Bu durum toplumdaki ayrışmaları arttırıp, kamplaşmayı keskinleştirip, meşru-yasal siyasal yolları tıkayacağı, muhalefete daha ağır baskılar geleceği, özgür bir medya olamayacağı için farklı mücadele ve siyasal yolları, çözümleri zorlayacaktır. Böyle bir yol, daha karanlık bir Türkiye demektir. Kimse ABD ya da yarı başkanlığın olduğu Fransa’yı örnek göstermesin. Çünkü istenilen kesinlikle böyle bir başkanlık değil.

DOKUNULMAZLIKLAR KALKTI, BAKALIM NE OLACAK?

Dokunulmazlıkların kalktığı bir yanıltmacadır. Kalkan sadece şu anda mecliste bulunan fezlekelerle ilgili dokunulmazlıklardır. Yani anayasa değişikliği geçici bir kaldırma yapmıştır. Bu değişikliğin çıkışının ardından milletvekilleri tarafından işlenecek suçlarda dokunulmazlık yine sürmektedir. Oysa tutarlılık; doğrusu, kürsü-siyaset dokunulmazlığı dışında bütün ayrıcalıkların kaldırılması olmalı. Ve yine tutarlılık, yolsuzluğa karışan 4 bakanla, başta şu anda Başbakan olarak atanan Yıldırım hakkındaki iddialarda olduğu gibi, herkesi kapsamalı. Erdoğan’ın zorlamasıyla bu yola girildi. HDP’li milletvekillerinin teröre destek verdiği belirtilen tutumları gerekçe gösterildi ki, mevcut yasalar, milletvekili olsa dahi terörle ilgili yargılamayı mümkün kılıyor. Sadece HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasının, Anayasa’nın ‘eşitlik’ ilkesine aykırı olacağı düşünülerek, tüm fezlekesi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının kaldırılması yoluna gidildi.

AYRIŞMAYI ARTIRIR


Dokunulmazlıkların kaldırılması, siyasi bir proje olduğu için; sonuçları da hukuki değil siyasi olacak, ortamı daha da gerecektir. Bazı Kürt vatandaşlar açısından terörü meşru kılabilecektir. Bu karmaşa ve şiddet ortamından birileri başkanlık çıkarabilir ama Türkiye’nin daha zor bir sürece gireceği kesin. Ayrılıkçıların burada, uluslararası destek alarak ve sürgünde parlamento kurarak, ‘bölünme’ gibi geri dönülmez bir yolu daha güçlü biçimde dayatacağını söylemek, falcılık olmasa gerek...

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap