Kendini çok beğenmiş, herkese korku salmış bir kral varmış. Giyime çok meraklı bu kral, terziye bir elbise sipariş etmiş. Kralın altınlarını epey söğüşleyen terzi, “Sadece akıllıların görebileceği bir elbise yaptım” demiş. Aptal durumuna düşmek istemeyen kral da, olmayan elbisenin çok güzel olduğunu söylemiş. Dilden dile yayılmış bu olmayan elbise. Herkes “Kralım çok yakışmış” diyerek, yağ çekiyormuş. Kral bir gün bu olmayan elbiseyi giyip halkın karşısına çıkmış. Ama kimse krala “Çıplak” diyememiş. Ta ki bir çocuğun “Kral çıplak, kral çıplak” diye bağırmasına kadar.

“Sadece Erdoğan’a bakınca; ‘tek kişinin her şeyi kontrol ettiği, demokratik olmayan bir başkanlık sistemi isteniyor’ diyebiliriz.”

Bu sözler, bir önceki dönemde AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Prof. Osman Can’a ait.

Sadece Can değil, artık Erdoğan’ın eski yoldaşları arasında pek çok kişi, Türkiye’nin nasıl bir felakete götürüldüğünü fark etmeye başladı. Hatta hükümetle Saray arasında AYM kararı üzerinden gerilen ilişkiler, bunun bir sonucu.

“Günaydın!” mı demek gerek; yoksa geç de olsa bu durumun fark edilmesini memleket için hayırlı bir gelişme olarak mı görmeli? Muhalif kesimlerin malumu bu tespitlerin AKP içinden geliyor olması, Türkiye adına önemli.

Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi kararı için, ‘’AYM kararına uymuyorum, saygı duymuyorum’’ sözleri, bir “Kral çıplak” olayı yaratır mı dersiniz

Bu sorunun yanıtını yaşayarak göreceğiz. Ancak anayasal yetkilerine çekilmeyen, Anayasa’yı Çiğneyerek gayrı meşru bir yönetim tarzı kullanan Erdoğan’ın, memleketi çok daha büyük sıkıntılara sokabileceği görülüyor.

Yani; bir gün herkes kralın çıplak olduğunu görecek, umarız ülke için geç olmaz.

AKP’Lİ YÖNETİCİDEN İKTİDARA İSYAN

AKP Trabzon İl Örgütü Mali ve İdari İşler Başkan Yardımcısı- Nakliyeciler Derneği (UND) Trabzon Temsilcisi Abdullah Özer, çok dikkat çekici bir açıklamaya imza attı. Özer, “Devlet turizmi desteklerken; uçağını düşürdüğü, iç işlerine karıştığı, siyasi istikrarsızlık yaşadığı ülkelere ihracatın yok oluşu sebebiyle, bu ülkenin ihracatını taşımak için yatırım yapmış uluslararası nakliyeciye, ülkeye turizmden sonra hizmet alanında en yüksek döviz girdisini sağlayan bu sektöre, ihracatı sırtlayan, yolsuz kahrı çekilmez ülkelere yol açan, kutsal bir mesleği icra eden bu sektör için ne yaptı?’’ diye sordu.

İktidar politikalarının, komşu ülkelere kan ve gözyaşı götürmesinin, ülkemizi hedef haline dönüştürmesinin, Rusya ve İran’la ülkemizi savaş konumuna taşımasının yanında; ekonomiyi, ihracatı ve taşımacılığı ne duruma sürüklediğinin en somut kanıtı bu sözler.

AKP yöneticisi olmasına karşın, gerçekleri bu kadar çarpıcı dile getirmekten çekinmeyen Abdullah Özer’den herkes ders almalı...