SON DAKİKA



Haber > Gündem > Cinayet Berkin Elvan dosyasını karartmak gayesin

Cinayet Berkin Elvan dosyasını karartmak gayesin

05 Nisan 2015 Pazar - 11:01








7 Haziran genel seçimlerine iki ay kala Türkiye çok boyutlu anlamlar taşıyan bir terör saldırısıyla karşı karşıya. Berkin Elvan davasını çözme konusunda en büyük gayreti gösteren Savcı Mehmet Kiraz'ın şehit edilmesinin; İstanbul Emnniyet Müdürlüğü'ne bombalı saldırı yapılmasının arkasında aşırı sol örgüt DHKP-C bulunuyor. Adliyede görülen güvenlik zaafı sonucu bu örgüt Berkin Elvan'ı kendi terör gayesine alet ederek bu elim cinayeti gerçekleştirdi. Kuşkusuz terör örgütleri saldırılarını kendi motivasyonları, destek aldıkları çevreler ve taşeronluk yaptıkları mihraklar açısından çok katmanlı bir düzlemde çalışırlar. Bu da sağlıklı analizi zorlaştıran ve birbiriyle çelişen komploların aynı anda kullanabildiği bir durum oluşturmakta.

KRİTİK ROL

Çağlayan saldırısının analizinde göze çarpan ilk husus, taşeron bir örgüt olarak DHKP-C'nin Türkiye'nin istikrarsızlaştırmak için son iki yılda üstlendiği kritik roldür. Bu rolün taşları gezi olaylarında Çağlayan saldırısına uzanan yolda döşenmiştir. DHKP-C'nin yabancı istihbarat birimleri ile hem Avrupa'da hem Ortadoğu'da işbirliği içine girilebilen bir terör örgütü olduğu biliniyor. Suriye iç savaşı ile birlikte Esad rejimi tarafından desteklendiği de herkesin malumu. Bugün itibariyle ise Esad rejimi ordudan istihbarata kadar ağırlıklı olarak İran kontrolüne girmiş durumda. Bu yüzden bu terör eyleminin bölgemizdeki vekalet savaşları ile irtibatını kurmak hiç de zor değildir. Bölgesel güç mücadelesinde Türkiye'ye verilen bir cevabın taşıyıcı taşeronu konusundaki bu örgüt iç siyasetteki kutuplaşmaya benzin dökecek bir eylemi yapabilecek kabiliyetlere ve örgütlenmeye sahip.

ŞEHİR GERİLLASI

Parti ve cephe şeklinde birbirinden bağımsız şekilde teşkilatlanan bu örgüt önce legal yapılanmalar üzerinden solcu gençleri aşırı bir siyasallaşma sürecinden geçirmekte, daha sonra ise illegal alana çekerek terör eylemlerine yönelmektedir. Şehir gerillası yöntemiyle bu örgüt 2013 Gezi protestolarını nasıl bir vandalizme taşıyabileceğini göstermişti. Çağlayan saldırısının ikinci anlamı muhalefetin tavrındaki sağduyu kaybıdır. Sosyal medyada verilen anlık tepkilerini teröristleri 'eylemci' olarak haklılaştırmaya yönelmesi iktidar karşılığının sınır tanımayan 'akıl tutulmasına' işaret ediyor. Saldırıyı anlamlandırmanın ikinci boyutu muhalefetin hükümet eleştirilerinin mahiyetidir. Çağlayan Adliyesi'ndeki odasında teröristlerce şehit edilen Savcı Mehmet Selim Kiraz hepimizin bildiği gibi Berkin Elvan soruşturmasını yürütüyordu.


TAM BİR REZALET

Berkin Elvan'ın ölümü hakkındaki soruşturmanın ve sorumluların tespitinde son aşamaya varıldığını okuyorduk. Adli Tıp'tan gelecek son raporlar bekleniyordu. Şehit savcının dava ile ilgili olarak son beyanatı "Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz. Biz de faillerin bulunmasını istiyoruz" şeklinde yansımıştı haber ajanslarına. DHKP-C adındaki cinayet şebekesini işlediği menfur cinayetler, Belçika, Almanya ve Yunanistan üzerindeki bağlantıları, gladyo tetikçisi olarak Türkiye'de gerçekleştirdiği saldırılar hepimizin hafızalarında iken "Berkin Elvan için adalet" gibi bir söylemin üzerinden harekete geçmiş olması tartışmaya açıktır. Berkin için adalet arıyorlarsa, Berkin için kılı kırk yararak adaleti arayan bir savcıyı imha ederek neye hizmet ettikleri konusu tam bir rezalettir. O odaya Berkin için girmediler. Tam tersine yaptıkları iş, işledikleri cinayet çözülmek üzere olan Berkin Elvan dosyasını karartmak, davayı itibarsızlaştırmak gayesini taşıyor.

YUNAN BAĞLANTILI MI?

Peki o odaya niçin gizlice girdiler? Savcıyı infaz ederek neyi kazandılar? Müzakere veya arabuluculuk anonsları ile aktarıldı haberlerde. Rehine krizindeki görüşmede; avukatlar Ümit Kocasakal, Metin Feyzioğlu ve Turgut Kazan gibi isimlerin yanı sıra Berkin Elvan'ın babası da bulunmuştu. Aynı adliyede hakim olan şehit savcının eşi Yasemin Kiraz Hanım, eşinin başına silah dayanarak kilitlendiği odanın hemen birkaç oda yakınında büyük bir telaşla beklediği sıralarda kendisine eşlik eden arkadaşlarından öğrenildiğine göre görüşmeler olumlu bir havada giderken; ne oldu da saldırganlar elleri kolları bağlı bir şekilde önlerinde rehin duran savcıyı katletmeye karar vermişlerdir? Yabancı bir ülkeyle, mesele Yunanistan'la yaptıkları telefon görüşmelerinden bahsediliyor.

AYNI KAPIYA ÇIKIYORLAR


DHKP-C ve dış bağlantılar üzerinde ciddiyetle takip edilecek bu infazın sonuçlarının, büyük ve küresel fotoğrafıyla da değerlendirilmesi mutlaka yapılacaktır. DHKP-C bir terör örgütüdür. Bir istihbarat örgütü mantığı ile özel yetiştirilmiş lojistik desteği iyi planlanmış için kullanılan bir yapıdır. Sol, sosyalist, devrimci, Alevi sıfatları ona meşruiyet kazandıramaz. Gezi kalkışması, 17-25 Aralık darbe girişimi aynı yapının ürünüdür. Baronlar, üst akıl, paralel yapı hepsi aynı kapıya çıkar. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz o yapının polis içinde yargıda nasıl örgütlendiklerinin izini sürüyordu ve tıpkı 1980 öncesi öldürülen Savcı Doğan Öz gibi anlamlı bir noktaya gelmişti. Bu örgüt Berkin Elvan'ı kimin öldürdüğünü bilmiyor mu? Onlar açığa çıkmasın diye Savcı Kiraz'ı öldürmüş olamaz mı?

TERÖRİZM HORTLADI

Bölgede Cumhuriyet ve demokrasi ile idare edilen tek Müslüman ülke olan Türkiye 70 milyonluk nüfus potansiyeli, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları, ayrıca her geçen gün gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafa kazandırabilecek milli güce ve coğrafyaya sahip bir bölge devlettir. Dünyada besin ihtiyaçlarını kendi kaynaklarından karşılayabilen ve ihtiyaç fazlası ürün sağlayabilen nadir ülkelerden biridir. Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendisi için bir çıkış noktası bulamayan bazı devletler, terörü engelleri aşmada bir araç olarak görmüşlerdir. Güçlü bazı devletlerin de uluslararası alanda kendi politikalarının işlerliğini kolaylaştırmak ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için terörü bir araç olarak kullandıkları görülmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda; özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra nükleer bir dengenin kurulması ile sıcak savaştan kaçınılmış, buna mukabil terörizm gün geçtikçe yaygınlaşmıştır.

STRATEJİK ÖNEM

Savaş ve diplomasi ile kazanılmayan sonuçları elde etmek, korkutmak ve itaat ettirmek için terör faaliyetlerine başvurulmuştur. Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında, ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve birtakım güçlerin çıkarları açısından zaruret bulunduğu, terörün amacının da sadece bu ortamın devamını sağlamak olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle terörün, bir siyasi mücadele aracı olmaktan çıkıp bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatmak ve istikrarsızlaştırmak için kullandığı bir araç haline gelmektedir. Gelişen ve daima uyanık olan Türkiye için bu metot artık asla geçerli olmayacaktır. 7 Haziran seçimlerine kaos var demek isteyenler; AK Parti'nin güçlü iktidarını engel olamayacaklarını bilmelidirler.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap