SON DAKİKA



Haber > Gündem > "Cami ve cemaat haftası" derken, Diyanet İşleri Ba

"Cami ve cemaat haftası" derken, Diyanet İşleri Ba

12 Ekim 2016 Çarşamba - 11:05








Geçen hafta kutlanmasına başlanan “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebeti ile bu konuda geç kalmış birtakım beyanlar ve tasarılar duyduk, okuduk. Elbette en çok dikkatimizi çeken özellikle sayın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in "Camiler 24 saat açık olmalı" ifadesi ile ‘camilerin tüm gün açık olması’ üzerine eğildiklerini ifade eden sözleri ve "Camiler, namaz vakitlerinde açılan, namazdan sonra kapatılacak devlet daireleri değildir. Camiler, Allah'ın evleridir.

Bizim Diyanet olarak camilerin kapısına kilit vurma hakkımız olamaz, olmamalıdır” sözleridir. Gerçekten, son yıllarda en çok üzerinde durduğumuz hususlardan bir tanesi de, camilerimizin açık bulundurulması meselesi ve görevlilerin iş yerleri olan camilerde sürekli (yasal mesai saat toplamı kadar) bulunmaları meselesidir.

Ayrıca Sayın Diyanet İşleri Başkanı; “Caminin, din gönüllüsünün mesai saati olmamalı” sözleri şahsen beni çok mutlu etmiştir. Ammaaa... Görüntü hiç te Sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın dediği gibi değildir. İşte bizim şikâyetimiz de bu minval üzere olacaktır. Meselâ; bendenizin muhatap olduğu birkaç konuyu peşinen Sayın Başkan’a iletmek isterim.

Bir gün sabah namazını kıldıktan ve cemaat çıktıktan sonra camide kalıp kendimce biraz tefekkür ve tespih ile uğraşmak istediğimde falanca(!) cami müezzinince “Dışarı çıkar mısınız, camiyi kapatacağım” denilerek, camiden (kibarca) kovulduğumu! Yine bir gün, namaz sonrası imam efendiye “Hocam bu cami havasız, çok fena kokular geliyor, biraz havalandırsanız” dediğimde, yine camiden kovulduğumuzu, başka bir camiye bir kış günü ikindi namazı 20 dakika önce gittiğimde caminin kapalı olduğunu ve son cemaat yerinde beklediğimi  müezzin efendi ezana bir dakika kala gelince, “Müezzin efendi cami kapısı ezana bir dakika kala mı açılır?” dediğimde, “Beğenmiyorsan başka camiye git” cevaplarını aldığımı da iletmeden geçemeyeceğim. Sayın Diyanet İşler Başkanı kaldı ki, camilerin yirmi dört saat açık kalması gereğinden bahsediyor.

Bakın cami imam ve müezzinlerinin günlük mesaisi, toplasanız bir saati bulmaz. Bu mesai ile maaş alınıyor. Öncelikle bu helâl oluyor mu? İkincisi bazı imam efendiler (ne yazık ki!) namaz sonrası cemaatten önce camiden dışarı fırlıyor. Neden? Dükkânları, iş yerleri var.


Camiler onların ikinci adresi olmuş. Bunları geçtik. Asrımızda insan ortalama ömrü uzayınca yaşlılık miadı arttı ve camilerimizde sandalyelerin(!) sayısı da arttı. Özellikle Cuma namazlarında camilerimiz adeta (Allah affetsin de) kiliselere döndü.

Portatif plastik sandalyeleri geçtik bazı camilerde sabit maroken profil koltuklar ihdas edilmiş. Bu adamların çoğu sırf ufak tefek mazerete binaen biraz da kilolu olduklarından sandalyelerde namaz kılmayı keyfi adet edindiler. Bunların sadece çay- kahveleri noksan. Camilerin klasik görüntüleri süratle deforme oldu. Kaldı ki Sayın Başkan; eskiye dönüp buraların ibadetten başka diğer ek görevleri de yüklenen külliyelere dönüştürülmesi güzel ve yerinde fikri, bu şartlar altında nasıl tahakkuk edecek? Önce camileri şeklen ıslah edin.

Sonra hoca ve artık minarelere dahi çıkmayan müezzinleri camilerde kanuni görev suresi olan sekiz saat saklayın. Maaşlar helalleşsin, sonra da bu projeler gerçekleşsin. Olursa ne mutlu bize...

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap