SON DAKİKA



Haber > Gündem > Bütçe halka daha zor yaşam vadediyor!

Bütçe halka daha zor yaşam vadediyor!

15 Aralık 2013 Pazar - 09:39




Köşe yazarları Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu ve Sultan Göktaş bütçe konusunu değerlendirdiler.





Sultan Göktaş: Türkiye Cumhutiyeti tarihinde ilk kez 12 bütçe hazırlandı Bütçe egemen - yöneten sınıfların en önemli ekonomi ve maliye politikası aracıdır; aynı zamanda da hükümetlerin demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşlarının en önemli göstergesidir. 2014 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı 10 Aralık tarihinde TBMM Genel Kuruluna geldi ve en fazla 20 gün sürecek olan bir görüşmeler süreci sonrasında, iktidar partisinin yeterli çoğunluğa sahip olmasından dolayı kabul edilecek, sonrasında da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girecek. Böylece Hükümet 2014 yılı boyunca toplayacağı vergiler ve yapacağı harcamaları ve bunları üzerine inşa ettiği eylemlerini meşrulaştırmış olacak. Tarihsel bir süreç olarak ele aldığımızda kamu bütçelerinin çok önemli siyasal, ekonomik ve yönetsel belgeler olduğu görülür. Zira bütçeler sosyal sınıflar arasındaki mücadelenin önemli alanlarından biri ve egemen - yöneten sınıfların en önemli ekonomi ve maliye politikası araçları, aynı zamanda da hükümetlerin demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşlarının en önemli göstergeleri oldular. TBMM çatısı altında yapılan Bütçe görüşmelerinde liderlerin yaptığı konuşmalarda bütçe ve ekonomik veriler dışında vereceği ulusal mesajlar ve gündeme dair açıklamalar hep merak konusu olmuştur. Bu yüzdenden de Başbakanımızın bütçe görüşmelerindeki mesajlarına biraz deyinelim. AK Parti 11 yıldır iktidarda kalarak 11 bütçe hazırladı ve şimdi 12. Bütçenin görüşmelerini yapıyoruz. Türkiye Cumhutiyeti tarihinde ilk olarak bir siyasi parti ard arda 12 bütçe hazırlayıp TBMM ya sundu. Bu da gösteriyor ki AK parti 11 yıl üzerindeki sorumluluğunun gereğini yerine getirdi. Halkın taleplerine cevap verdi ki 3 genel seçimden 2 mahalli seçimden 1. Parti çıktı. Ve 2 halk oylamasını başarıyla kazandı. Türkiye çok uzun aranın ardından AK parti İktidarıyla güven ortamına kavuştu. YASAKLARDAN KURTARDIK Demokrasiden korkmadığımız için Türkiye’yi yasaklarından kurtardık, bugünlere taşıdık. Milletiyle tarihiyle ecdadıyla çok büyük bir devlettir. Özgürlüklerden korkacak kadar küçük bir devlet değildir. Türkiye kendi öz vatandaşında korkacak, tehdit olarak görecek olan küçük bir devlet hiç değildir. Her reform Türkiye’yi daha da büyütecek. Türkiye’nin dış ticaret hacmi 4,5 kat artış kaydetti. Bugün burada bazı rakamlar telaffuz ediliyor. Biz 230 milyar dolardan devraldık, 2012’yi söylüyorum 782 milyar dolara ulaştık. Fark bu. Ben milli geliri konuşmuyorum, borca da geleceğim. 2002 yılında 87 milyar dolar olan dış ticaretimiz 389 milyar dolara ulaştı. Kasım ayında aylık bazda tarihimizin en büyük ihracat rakamına ulaştık. Avrupa’daki daralmaya rağmen Türkiye’nin ihracat rekorlarını tazelemeye devam ettiler. Bizim dönemimizde 2003 yılında üstlenilen proje miktarı ise 220 milyar dolar oldu. sadece 2012 yılında üstlenilen miktar 27 milyar dolar. 30 yılda elde edilen miktar, 13 ayda bunu elde ediyoruz. 2002 yılına kadar Türkiye’nin toplam 15 milyar dolar uluslararası yatırım çekmişken, şimdi 150 milyar dolar yatırım çekti ve firma sayımız 35 bini aştı. 45 milyon dolar göreve geldiğimizde, dünyaya vermiş olduğumuz destek 2,5 milyar dolara ulaştı. Büyükelçiliklerimizin yanı sıra, TİKA temsiliklerimiz, AA, TRT, THY, gibi kurumlarımızla dünyanın her yerine ulaşmanın gayreti içinde olduk. MERKEZ BANKASI REZERVLERİ Merkez Bankası rezervlerimize geliyorum. Göreve geldiğimizde 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Çalıştık, gayret ettik geldiğimiz nokta 134 milyar 617 milyon dolar. Nereden nereye. Ve bu arada 5 Kasım 2012’de 27 Mart 2013’de SP, Moody’s kredi notumuzu yükseltti. Yola çıkarken bir şey söyledik. Yolsuzluk yasaklar ve yoksulluk bizim hassasiyetimiz. Uluslararası yolsuzluk algısı endeksinde, türkiye 65. Sıradaydı. Geçen yıl ülkemiz 174 ülke arasında 54. Sırada yer aldı. Bu yıl ise 177 ülke arasında 53. Sırada yer aldı. MAAŞLAR REFAHIN GÖSTERGESİ Maaşlar, bir refah göstergesi olarak bazı artışlara dikkatinizi çekiyorum. Peki ücretler ne kadar artmış. Memurların maaşı diyor enflasyonun altında kaldı. Bu biraz da matematik meselesi. Asgari ücret yüzde 336 oranında arttı. Aile yardımı dahil en düşün memur maaşı yüzde 381 maaşı arttı. Emekli aylığı yüzde 377 arttı. SSK emekli aylığı yüzde 273 arttı. Bağkur aylığı yüzde 423, çiftçi emekli aylığı yüzde 782 arttı. 65 yaş aylığı yüzde 433. Engelli aylığı yüzde 488 artmış. Korucu aylığı ise 11 yıllık süreçte yüzde 274 arttı. Yani tüm ücretler toplam enflasyon üstünde arttı. Ücretler artarken bu ücretlerin alım güçleri de arttı. Anladığınız dilden konuşuyorum. Türkiye’deki toplam otomobil sayısı 4 milyon 600 bin adetti, şu anda iki katı. Şu anda 9 milyon adet. 11 yılda 4 milyon 525 bin adet otomobil trafiğe çıktı. Hava yollarındaki yolcu sayısını da ifade etmem lazım. THY çok ciddi büyüme kaydetti. 2002’de 103 ülkeye uçan THY şu anda 236 noktaya ulaşıyor. 10 yılda on milyondan fazla vatandaşımız ilk kez uçağa bindi. Bu tabi ki refah düzeyini gösteriyor. Daha önce uçağa binmenin hasreti içinde olanlar, otobüs mü uçak mı denince uçağı tercih ediyor. İstihdam konusunda artan nüfusa işgücüne rağmen önemli başarı elde ettik. 2002’den bu yana kadar 6 milyon kişiye iş sağladık. Avrupa’da ortalama 6 milyon kişi işsiz kalırken, biz yaklaşık 7 milyon kişi için iş oluşturduk. İşsizliği yüzde 9,2’ye kadar gerilettik. İşsizlik sigortası kapsamında 605 milyar lira ödeme yaptık. DSP MHP ANAP Türkiye’nin borç konusu yıllardır istismar ediliyor. Türkiye’de 2002 yılında sahip olduğu 100 liranın 74 lirası borçtu. Bu oran şu anda yüzde 36. Kamu net borcu 100 milyar lira azaldı. 2002 yılında kamunun 76 milyar dolar net döviz cinsi borcu vardı, şu anda 32,5 milyar dolar net döviz cinsi varlığı var. dağıttığımız kitapları okursan oradan bunu da öğrenirsin. Biz görevi devraldığımızda Türkiye yüzde 63 faiz oranıyla borçlanıyordu. 2013 mayıs ayında faiz oranları, çok savunduğunuz gezi olaylarına kadar 4,67’ye kadar gerileyerek tarihin en düşük seviyesine döndü. Gezi olaylarında yüzde 9’a fırladı. 100 milyar liralık özelleştirme yaptık. 80 milyarlık kısmını aktarımı yapıldı. Geçmiş hükümetlerin cesaret edemediğini biz yaptık. Türkiye’yi ağırlıklarından kurtardık. Siz özellikle kamu kuruluşlarını zarar ettiriyor, ülkeyi geri getiriyordunuz. Biz ise özelleştirmelerle ülkeyi ayağa kaldırdık. Sadece faiz üzerinden hesap yapacağım. Bütçenin yüzde 45’,i faiz ödemelerine gidiyordu, 52 milyar lira. DSP MHP ANAP hükümeti 3 yılda 120 milyar lira faiz ödemesi yapıldı. Şu anda bütçenin yüzde 13’ü faiz ödemelerine gidiyor. Eğer faizler düşmeseydi, bizim sadece faizden kaybımız 642 milyar lira olacaktı Bu hükümet geçmişin hatalarını telafi etmiş, Türkiye’nin birikimine daha fazla birikim katmıştır. Faizdeki 4,57’den 9’a çıkış maliyeti 18,5 milyar dolar oldu. ULAŞTIRMA HİZMETLERİ Ulaştırmaya gelince 2003’te toplam 6100 kilometre yolumuz varken, şu anda bizim 17 bin kilometre biz bunun üzerine bölünmüş yol inşa ettik. YHT, Ankara-Eskişehir Konya-Eskişehir, süratle İstanbul-Eskişehir etabını tamamlamak istiyorum. Yani demir ağlarla ördük, bunu biz yapıyoruz biz. Bu iş laflarla olmuyor.Siz ne yaptınız ona bakın. Gazi Mustafa Kemal yaptı ondan sonra stop. Biz yapıyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün temelini attık. Bunun yanında Marmaray’ın altındaki güneyinde bir çift katlı tüneli de yapıyoruz, otomobille geçecek. Üçüncü köprü ve tüp geçit 2015’te de bunlar bitecek. Özellikle bir şeyi söylemem lazım. Marmaray’ı da ecdadımız hayalini kurdu, biz de gerçekleştirdik. 5 milyar 450 milyon liralık bir yatırım tutarıyla tamamlandı. Marmaray’dan geçen vatandaşımızın sayısı 7 milyon 200 bine ulaştı. *** Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu: Bütçe halka daha çok vergi daha zor bir yaşam vadediyor Bütçe, her yurttaşın, her kurumun yaşamını ya da varlığını doğrudan etkiler. Bütçenin hazırlanıp meclisin tartışma ve onayına sunulması, demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Buna ‘’bütçe hakkı’ denir. Yani halk, kendisinden toplanan vergilerin nereye kullanıldığını sorabilmelidir. Peki halk gerçekten ‘’bütçe hakkını kullanabiliyor mu’’; yani hükümetin bütçe kullanımını sorgulayabiliyor mu? Kesinlikle hayır! Bir kere vatandaşın bütçe oluşumuna katılımı ne yazık ki yok. Toplumun büyük çoğunluğu oluşturan yığınları bütçeden dışlanmış durumda. Ancak güçlü sermaye ya da hükümete yakın kesimlerinin talepleri dikkate alınıyor. Temsili demokrasilerde parlamentonun denetim görevi var. Ama Türkiye’de ne yazık ki bu mekanizma da işlemiyor. Bugün, kamuyu denetlemekle görevli Sayıştay’ın, kamu kurumlarını denetleme raporlarının meclise gelmemiş olması, bütçe adına da, hukuk ve demokrasi adına da çok vahim bir durum. KÜLLİYEN GEÇERSİZ! 2014 bütçesinin Türkiye’nin bütününü kapsadığı, halkın refah ve mutluluğunu gözettiği, kaynakların halka ayrıldığı iddiası külliyen geçersiz bir iddiadır, sadece bir aldatmacadır. Rakamlardaki sıfır kalabalığı, toplumun refahını tam olarak göstermez, hatta gerçekleri gölgeler. Kişi başına düşen ulusal gelirin (KBUG) 11 bin dolara yaklaştığı yanıltmacası gibi. Bu iddiaya göre sözgelimi kundaktaki bebek dahil kişinin yıllık geliri 11 bin dolar (22 bin TL)’dir. Ya da 4 kişilik bir ailenin geliri yıllık 44 bin dolar, yani 88 bin TL’dir. Buna göre herkes kendinden ölçsün bakalım! Ailedeki kişi sayısı ile 22 bin TL’yi çarpsın! HALKLA DALGA GEÇMEK! 5 milyonu aşkın resmi, bir o kadarının kayıtdışı asgari (ve altı) ücretten çalıştığı bir ülkede, kişi başına gelir 22 bin TL demek, halkla dalga geçmektir. Neden? Çünkü bir asgari ücretlinin yıllık geliri 9 bin 648 TL. 4 kişi geçindiriyorsa, siz ona, ‘’Hayır sizin geliriniz 88 bin TL’’ diyorsunuz! Oysa Türkiye’de en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasındaki fark resmi olarak 8 kat. Türkiye gelir dağılımında dünyanın en adaletsiz ülkelerinden biri. Vatandaşın refahı nüfusu ulusal gelire bölmekle değil, zenginlikten kimin ne kadar pay aldığına göre hesaplanır. VERGİ GELİRLERİ Gelirler açısından bakıldığında, yük neredeyse tamamen çalışanların, dar gelirli ve yoksul halkın sırtındadır. 2014 için öngörülen 403.2 milyar TL’lik gelirin 348.4 milyar TL’sini vergiler oluşturuyor. Bunun 70.8’i (ki 2013’e göre 2.3 puan azaldı) gelir vergisi, 31.1’i kurumlar vergisi (1.5 azaldı), 104.4 milyar KDV (ki 2.7 puan arttı), 89.4 milyarını özel tüketim vergisi (ki 0.7 arttı) oluşturuyor. Kalanı ithalat ve diğer vergi gelirleri. Bu ne demek? Vergi gelirlerinin 189.8 milyar TL’sı dolaylı, yani tüketiciden alınan vergiler. Vergi gelirler içindeki payı artıyor. Yani bütçenin maliyeti, geçen döneme göre daha fazla vatandaşın üzerine biniyor. YÜK ASGARİ ÜCRETLİDE Doğrudan vergilere bakıldığında çarpıklık çok daha da büyük. Dolaysız, yani gelir ve kurumların karları üzerinden alınan vergilerde, üçte iki pay çalışanlara, yani işçiye, memura, sözleşmeliye ait. Üstelik stopajın yüzde 68’i de maaşlardan alınıyor. Asgari ücretli bir çalışan yılda 650 lira vergi veriyor. Bu miktar birçok özel çalışandan fazla. Soygunu ve sömürüyü siz düşünün. VERGİ ZULMÜ VAR Temel gıdalardan, yüzde 8 KDV kesiliyor, ama pırlantada KDV sıfır. Bu bütçe kime çalışıyor? 2014 bütçesine göre vergi mükellef olan 1.8 milyon kişiden alınacak vergi, yüzde 1’i, 750 bin basit usulde vergi ise binde 1’ini oluşturuyor. Sermaye sahipler için bitip tükenmek bilmeyen vergi afları ise cabası! ÖTV, özellikle sigara, içki, akaryakıt ve iletişimde olmak üzere tam bir zulme dönüşmüş. İŞSİZLİK ARTACAK AKP’nin iktidara geldiği 2003’te bütçe, Ulusal Gelir’in yüzde 31’iydi. Şimdi yüzde 25.4’ü. Yani zenginlik bütçeye yansımadı. Bu demek ki, istihdam, sosyal harcamalar ve doğrudan halka gidecek kalemler kısıtlanacak. Bütçe’nin yüzde 25.2’si personele. Yüzde 8.6’sı mal ve hizmet alımına ayrılmış. Yüzde 2’ye yakın bir artış var. Enflasyonun yüzde 6-8 olacağı düşünülürse, işsizliğin en önemli sorun olduğu Türkiye’de, kamuya yeni alımlar düşecek. YARDIMLAR YANILTICI Maaşlara yüzde 3+3 düzeyinde zam olacak. Bu rakam çalışanlar için çok ciddi reel kayıp demek. Bütçenin yüzde 37.5’u sosyal güvenlik ve yerel yönetimlere gidecek. Emekliler için öngörülen maaş artışı yüzde 2.85. Çok büyük kesimi sefalet ücreti alan emeklileri, daha kötü koşullar bekliyor. Hükümetin en çok öğündüğü sosyal yardımlarda ise yanıltıcı bir durum söz konusu. Hükümet 2014 içinde 30.4 milyar liralık sosyal yardım öngördüğünü açıkladı. Sözgelimi yardımların 11 milyarı eğitim başlığı altında. Gerçek sosyal yardımlar bütçenin yüzde 1’i kadar, yani 4.3 milyar TL. KAYNAKLAR BELİRLİ SERMAYEYE Hükümet vatandaş üzerindeki vergi yükünü artırırken, sermaye kesimine büyük bir kaynak transfer yapıyor. Bu kesimlere 32 milyar TL’lik bir destek sözkonusu. Ama bu kesimler faturayı paylaşmıyor. Hep daha fazla istiyor. Fatura hep ücretliye, köylüye ve tüketiciye kalıyor. Ülkenin geleceği olan milli eğitime ayrılan payın yüzde 80’i maaşa gidiyor. Yeni yatırımın payı ise bakanlık bütçesinin yüzde 8. Pay almada en büyük büyümeyi gerçekleştiren Diyanet, birçok bakanlığın toplamından büyük. 128 bini kadrolu 141 bini çalışanı var. Diğer alanlarda tasarruf, Diyanette aşırı büyüme sözkonusu. Kaynaklar, ideolojik seçimlere göre ayrılıyor. Sağlıkta, bütçeyi tutturmak için, daha çok katılım payı getiriliyor. Askeri harcamalar artıyor. 11 Yıllık iktidarda 12 kat artan İçişleri bütçesiyle Türkiye bir polis devlet oluyor. HALKA KARŞI BÜTÇE Sonuç olarak hükümetin 2014 bütçesi; yatırım ve istihdam olanaklarının daraldığı, faturanın çok büyük ölçüde ücretli kesime ve tüketiciye yüklendiği, kaynakların dengeli ve ihtiyaca göre dağıtılmadığı, gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı, vergilerin gerçek bir zulme dönüştüğü, kaynakların belirli kesimlere haksız biçimde dağıtıldığı, bildik bir yeni dönem demek!
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap