MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milleti bölmenin adı çözüm olarak görülüyorsa, MHP olarak çözüme ve çözüm taraflarına karşı olduklarını belirtti.
Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısında, İmralı süreci ile ilgili eleştirilerde bulundu. Milletin kandırıldığını, yeni kayıplara peşinen ısındırılmak istendiğini savunan Bahçeli, Başbakan Erdoğanın teslimiyetçi ve diz çöken acizliği, her zillete boyun eğen, her kepazeliğe davetiye çıkaran politikaları Türkiyeyi ve Türk milletini sona yaklaştırmaktadır. AKP hükümeti, Şark meselesinin kalıntısı, uzantısı, parçası ve bir uzvu olmaya talip olmuştur. Başbakan Erdoğan için Haçlılarla, kafir planlarıyla bir ve aynı niyete sahip olmak rahatsız edici görülmemiştir dedi.
Parti olarak düne bakarak, mazideki karanlık dönemleri milli bir perspektifle yorumlayarak, yakın vadede karşılaşma ihtimali ve riski fazla olan sorunlara dikkat çektiklerini ve uyarıda bulunduklarını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
Çünkü biz, Türk milletine inanıyoruz, varlığına güveniyoruz ve bütünlük içinde yaşaması dışında hiçbir alternatifi kabullenmiyoruz. Milleti bölmenin adı çözüm olarak görülüyorsa, biz çözüme ve çözüm taraflarına karşıyız. Türkiyeyi yıkmanın, devleti dinamitlemenin adı barış ise biz barış denilen kılık değiştirmiş bölücü üsluba tamamıyla kapalıyız ve karşıyız. Bırakın, zalimler, kötüler, kifayetsiz muhterisler, hainler, bölücüler, teröristler dayanışma içinde olsunlar. Biz hepsiyle başa çıkarız, alayıyla diye diş mücadele ederiz. Bırakın AKP, CHP, BDP, PKK, Barzani, İmralı canisi ve Kandil artıkları aynı safta toplansınlar, aynı kalıba girsinler. Biz hepsine bozkurt gibi direniriz. Bırakın, bölünme uydusu olanların, BOP tuzağına düşenlerin, Kandil yamacına çözüm paraşütüyle inen soytarıların yedikleri, içtikleri ayrı gitmesin. Bize büyük Türk milletinin sevgisi ve bağlılığı ziyadesiyle yeter.
KÜRTÇÜLÜĞÜN MUTFAĞINDA YÜZÜNÜ KAPATAN AŞÇI SENSİN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın çelişkili beyanlarının, bir söylediğinin diğerini tutmamasının, aklının karışık ve bulanık olmasının kendisi adına olduğu kadar Türkiye açısından da kaygı verici olduğunu savunan Bahçeli, fikirlerinde tutarlılık olmayan, sözlerinde derinlik bulunmayan birisinin Türkiyeyi 10 yıldır yönettiğini ileri sürdü. Bahçeli, Başbakan Erdoğanın hafta sonunda Gaziantepte dile getirdiği Tutturmuşlar bir şey; Kürt sorunu. Ben Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum. Kürt kardeşlerimin sorununa evet, Kürtçülüğe hayır
Kürtçülüğü reddediyorum sözlerine tepki gösterdi. Başbakan Erdoğanın gerçekleri sabote ettiğini, dara düşünce kendisiyle çeliştiğini savunan Bahçeli, şunları kaydetti:
Aziz milletimiz bu ülkede Kürtçülüğün yayılmasına, bölücülüğün taban tutmasına ve etnik terörün masumiyet kisvesine büründürülerek temize çıkarılma arayışlarına kim ya da kimlerin neden olduğu iyi bilinmektedir. Merak etme Sayın Başbakan; göğe direk, denize kapak olmayacağı gibi, nafile beyanların, yalan sözlerin de kalıcılığı ve geçerliliği bulunmayacaktır. Bu sebeple, Kürtçülüğün mutfağında yüzünü kapatan aşçı sensin. Gerçekten de Başbakan Erdoğan ölüm döşeğindeki Kürtçülüğe can veren, su veren ve hayat veren kişidir.
Başbakan Erdoğanın Kürt sorunu tanımlamasında da sicilinin bozuk olduğunu ve beyanlarının sallantılı olduğunu savunan Bahçeli, Başbakan Erdoğanın 24 aralık 2002 tarihinde Türkiyede Kürt sorunu yok. Sorun var diye inanacaksan sorun olur, yok dersen sorun ortadan kalkar; 12 Ağustos 2005 tarihinde, Kürt sorunu berim sorunumdur; 21 Ağustos 2005 tarihinde, Kürt sorunu farklı bir olaydır, PKK terörü veya terör sorunu farklı bir olaydır; 30 Nisan 2011 tarihinde, Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur dediğini söyledi.
KÜRT SORUNU YOKTUR, BÖLÜCÜLÜK VE TERÖR SORUNU VARDIR VE TARAFLARI AKPNİN MÜZAKERE ORTAKLARIDIR
Bahçeli, Başbakan Erdoğanın darboğaza düşünce hemen düşüncelerinden caydığını, yön değiştirdiğini savunarak şöyle devam etti: Kendisinin, böylesi karanlık bir dönemde, PKKnın cüret ve cesamet kazanlığı bir zaman aralığında, tek millet, tek vatan ve tek devlet açıklamasında bulunması da son derece dikkat çekici bulunmuştur. Başbakan Erdoğan tek milleti tanımlamıştır tanımlamasına, ama bu milletin isminin ne olduğunu bir türlü tarif edememiştir. Yine milleti bölmüş, yine milleti etnik kimliklere havale etmiştir. Başbakanın söyleyemediği, sırrını ve anlamını bilemediği büyük kudretin ismini kendisine hatırlatırım ki, Türk vatanı üzerinde yaşayan muazzam beşeriyetin isli büyük Türk milleti, devletinin ismi Türkiye Cumhuriyetidir. Türk milletinin müşterek lisanı Türkçedir. Türk devleti ülkesi ve milletiyle, ayrılmaz, bölünmez, parçalanmaz ve devredilmez bir bütündür ve bildirmek isterim ki, ebediyete kadar kesinlikle böyle kalacaktır. Türk milleti etnik bir yapıya atıf yapmaz, biyolojik beraberliği göndermede bulunmaz, ırkı önceliğe almaz. Türk milletinin eşit ve saygın fertleri Türkiye Cumhuriyeti de vatandaşlık bağıyla bağlıdır ki bundan dolayı herkes eşittir, Türkiyedir. Türkiyede sözde Kürt sorunu yoktur, bölücülük ve terör sorunu vardır ve tarafları AKPnin müzakere ortaklarıdır. Ayrıca İmralıda yatan teröristbaşı Kürt kökenli kardeşlerimin temsilcisi değildir. Aksini söyleyen ahlaksızdır, şuursuzdur ve insanımızın başına musallat olan kan içici kenelerdir.
Teröristlerin Türkiyeye armut toplamak için gelmediğini ifade eden Başbakanın terörizme anlam yükleyen bölücülere kol kanat geren, teröristleri demokratik ortak muamelesi yapan tavrından uzaklaşması Türkiyenin çökmemesi, Türk milletinin çözülmemesi için artık bir mecburiyettir.