Hükümet tarafından meclise getirilen enerji paketi, iktidar çoğunluğu tarafından kabul edildi.

Yasa, elektrik bedelini ödeyen namuslu vatandaşı cezalandırıyor. Elektrik bedelini ödemeyenin parası namuslu vatandaştan alınıyor. Çeşitli nedenlerle sistemden kaybolan elektriğin karşılığı da yine vatandaştan tahsil ediliyor

Diyelim ki komşunuz elektriği çalıyor, veya Doğu-Güneydoğu’da faturalar tahsil edilemiyor. Parası sizden alınacak. Diyelim ki şirket, özelleştirme sözleşmesinde söz verdiği yatırımı yapmadı ve kayıplar artarak sürüyor. Parası sizden alınacak!

Devlet, parasını ödemeyen ya da kaçak kullananı yakalamıyor. Ya da şirketleri denetleyerek, kaybı en aza indiren bir sistemi kurmaya zorlamıyor. Bu kaybı vatandaşa dağıtıyor. Namuslu vatandaştan alıp, hırsıza, arsıza, kaçak kullanana, suç işleyene, işini gereği gibi yapmayan ve vatandaşı söğüşleyen şirketlere veriyor. Amaç şirketleri korumak, onların zarar etmesini önlemek. Yaklaşık on milyonlarca abone kaybedecekmiş, kimin umurunda! ‘Kayıp kaçak bedeli’ni vatandaşa yüklemek yetmedi, ‘’Yatırım bedeli’’ adı altında yeni kesinti geliyor. Yani dolaylı veya doğrudan alınan vergiler yanında, ‘enerji yatırım maliyeti’ni de faturalardan tahsil edecek devlet. Bunlara karşı yargı yolu da kapanıyor. İşte size adalet ve kalkınma!

CİNSEL YAŞAM ÖZEL DEĞİL Mİ?

Kutsal Ramazan ayına girilirken gündem yine geldi, yatak odasına bağlandı. Cumhurbaşkanı şöyle dedi: "’Çalışıyorum’ diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkar ediyor demektir. Eksiktir, yarımdır. Daha geniş tutuyorum. İnsanlıktan vazgeçmektir.’’ Tabi ki buna karar verecek olan önce kadının kendisi, sonra da eşidir. Cumhurbaşkanı olsanız da, ‘çocuk yapmıyor’ diye bir kadına ‘’İnsan değilsin’’ demeğe ne hakkınız var? Cumhurbaşkanı, daha önce defalarca 3 çocuk telkininde bulunmuş, sonra da ‘’4-5, Allah ne verdiyse’’ demişti.

Kim bakacak çocukları? ’Siz yapın, Allah rızkını verir!’’ Ekonomimiz sakat. İnsanımızın büyük çoğunluğu geçinemiyor. Çocuklar iyi beslenemiyor. Aileler çocuklarına bakmakta, büyütüp kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamakta büyük sıkıntı yaşıyor. Bin bir güçlükle büyütüyor, hatta okutuyor. Ama iş, gelecek güvencesi yok. İktidarın da içinde olduğu mutlu bir azınlık ya da tuzu kurular dışında büyük çoğunluk, günü kurtarma çabasında. Çoğu karın tokluğuna çalışıyor. Büyük çoğunluğun çocuklarının, sizinkiler gibi bir eli yağda, bir eli balda değil ki.

İnsanların kurduğu adaletsiz, vicdansız sömürü düzeninin kabahatini, bu çocukların rızkını vermedi diye Allah’a mı bulacağız? Sen memlekette adaleti, vicdanı, eşitliği, barışı sağla. Sen insanların iş ve aş bulmasının, insan gibi yaşamasının; eğitim, sağlık gibi temel hizmetleri çağdaş ölçülerde görebilmesinin koşullarını hazırla, fırsat eşitliğini kurumsallaştır. Kime ne milletin kaç çocuk yapacağından, yatak odasından, uçkurundan?