Deprem değil, çürük binalar, müteahhit hataları öldürür dedik yıllardır. Ülke olarak deprem kuşağında olmamıza rağmen bu anlamda gerekli çalışmaları, önlemleri alma adına aklınıza kim gelirse gelsin görevini yapmadı. Belki çok iddialı bir söz oldu ama canımız yanıyor canımız.

Onlarca vatandaşımız hayatını kaybetti, binlerce vatandaş evinden oldu, suçlu deprem mi diyelim? Siyasetçisinden, müteahhitte kadar arada kim var ise herkesin bu acı tabloda sorumluluğu vardır. Bilim adamlarının ağzında tüy bitti uyarı yapmaktan ama nafile dinleyen kim!

Bu acı tablonun yaşanmaması için karar alacak en yetkili yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2003 yılından beri verilen önergelerin büyük bölümü reddedildi, ya da tırpanlanıp kadük bırakıldı. Gel de isyan etme.

Dünyada depremde can kaybı yaşayan ülkeler arasında 3. sıradayız, deprem kuşağında olan 6. sıradayız. Bu gerçekleri bilip de hala Meclis’te önergelere kim ‘hayır’ dedi arkadaş! Belediyeler verdikleri bina ruhsatlarının takibini yapıp depreme dayanıklı olup olmadığını onayladı mı ki? Yok be yok, benden, bizden denildi anlayışı ile dumbak vuruldu ruhsatlara.

Bilim adamı Erzincan’ın 20 kez yeniden inşa edildiğini söylemesi işte içinde bulunduğumuz vahim tablonun en güzel açıklaması olsa gerek. 20 kez yıkılan yere aynı hataları yaparak yeniden şehir kuruluyor 40 bin civarında vatandaşımız hayatını kaybediyor. Arkadaş akıllanmayacak mıyız?

Şimdi bunları dile getirdik diye kızan öfkelenen olacak çok da umurumda değil. Kim depreme dayanıklı bina yapmamışsa, çimentosundan, demirinden çalmışsa, bu binaların yapımına kim onay vermişse öteki dünyada bu milletin iki eli yakısında olacaktır. Bu sorumsuzluğu sergileyip kim cebini doldurmuşsa ona o paralar haram olsun.

Depremin, dili, dini, ırkı yoktur arkadaş, yeter artık depreme karşı yaptırımları hayata geçirmek bu kadar zor mu? Müteahhitlere affı bir gecede getiriyorsunuz da depreme karşı yaptırımları neden hayata geçiremiyorsunuz? İnsanın hayatına mal olan bu binaları yapan şarlatanlara kim yol verdi arkadaş, müteahhide topu atıp kimse bu sorumluluktan kaçamaz.

İmar affı çıkartılıp geçit veriliyor, palyatif çözümlere geçit veriliyor, kamuflaja geçit veriliyor, yerinde kontroller yapılmıyor sonunda yaşanan afetin bedelini masum vatandaş ödüyor. Yok arkadaş akıllanmayacağız, imar yasası, gecekondu yasası, kentsel dönüşüm adına atılmayan adımlar bugün yaşanan depremin sonrasında can kaybına neden olmuştur.

Bunca acıya rağmen hala depremi ciddiye almayan ülkeler sıralamasında sanırım ilk sırada oluruz. Yasal tedbir alıyorsunuz ama uygulamasını yapmıyorsunuz. Yasal düzenlemedeki ve uygulamadaki çarpık ilişkilerin bedelini vatandaş ağır olarak ödüyor, siz neredesiniz?

Şunu bir kenara yazalım, yine laf tacirliği yapılacak, aradan geçen zaman sonrası yine herkes bildiğini okuyacak, yeni bir depremle yüzleşene kadar söylenilen sözler havada kalacak, yaptırımlar yine cılız uygulamalarla sürdürülecek.

Ülke olarak betona gömdüğümüz paranın miktarını hesaplarsak kaç şehir kurulur acaba. Betona gömülen paralar kimlerin cebine gidiyor ona da bakmak gerek. Betonlara gömülen paralar bu depremle birlikte insan hayatına mal olmuştur. Dilerim hesabı veren de, soran da vicdanı ile baş başa kalıp hesap sormaktan ve vermekten imtina etmez.

Yüce Rabbim’den depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.