SON DAKİKA



Haber > Gündem > Atatürk melami miydi? (ı)

Atatürk melami miydi? (ı)

10 Haziran 2017 Cumartesi - 10:35








Atalarımız: “Parayla, imanın kimde olacağı belli olmaz” demişler. Toplumumuzun çoğunluğunun; ‘Melamilik’ kavramının ne olduğu hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadığını düşünüyorum. Melamiliğin tanımını yapmadan önce 4. Murat’a atfedilen bir tarihi hikâye var. Bu hikâyeyi kısaca hatırlatmak Melamilik hakkında daha iyi bir fikir edinmemizi, konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

Bir gün 4. Murat halk içinde tebdili kıyafet gezerken yolda karşılaştığı adamın birisi tam da önünden geçerken padişahın gözlerine bakar ve birdenbire yere yığılıverir. Adamcağız oracıkta ölmüştür. Padişah, komşudan, esnaftan, çevredekilerden yardım ister ama hiç kimse oralı bile olmaz. Hatta bazıları yardım talep eden bu yabancıya kızar ve ölen adam için: “Onun cesedine el sürmek bile günahtır.

Bu rezil adam İstanbul’un bütün fahişelerini toplayıp hem de karısının gözü önünde evinde onlarla zina eden, İstanbul’da ne kadar esrar benzeri zararlı ot varsa satın alıp, içen din, diyanet düşmanı, ALLAH korkusu nedir bilmeyen alçak bir adamdı.” derler. İnsanlık ölmüş mü diye düşünen 4. Murat, cesedi, adamlarına sırtlattığı gibi doğruca adamın evinin önüne getirtir ve kapıyı çalar. Kapıyı açan kadın kocasının cesedini karşısında görünce feryadı figanı basar.

“ O,  ne iyi bir adamdı” der. 4. Murat: “Kadın senin kocan İstanbul’un bütün fahişlerini evinde toplayıp senin gözünün önünde onlarla zina eden bir adammış. Böyle bir adam için niye ağlıyorsun?” der. Kadın: “Yok bey, vallahi billahi yalan! O, biriktirdiği paralarla İstanbul’un bütün fahişelerini eve toplar, onlara güzel nasihatlerde bulunur, ümmetin zina yapmasını engellerdi” der. 4. Murat şaşırır! “Peki, kadın, İstanbul’daki esrarı toplayıp içtiği de mi yalandı” diye sorar. Kadın: “Geçenlerde İstanbul’un bütün esrarını topladığı doğrudur.

Hatta Ona dedim: ‘Bey yapma, bu senin son paran’ dedim’ ama dinlemedi. Bütün esrarı satın aldı ve evin tuvaletinde ümmeti Muhammet içmesin diye imha etti. ‘Bey şimdi ne olacak ölürsen kefen paran bile kalmadı’ dedim.” 4. Murat hepten şaşırarak! “Eee o ne dedi” diye sorar: Kadın: “Ne diyecek güldü ve ‘Cesedimi de 4. Murat düşünsün dedi” der. İşte Melami denilen kavram tam da bu hikâyede anlatan şeydir. Yani; Melamiler, ibadetleri açıkça yapmayı sevmezler, ibadetin sadece ALLAH ile kul arasında huşu içinde yapılmasını severler. Bir nevi gizli Müslümandırlar. Kendilerini genellikle insanlara dinle ilgileri yokmuş gibi gösterirler. ‘’Doğ, görevini yap ve öl’’ işte Melamiliğin temel prensibi budur.


Peki, Atatürk’ün Melami olabileceği iddiası nereden kaynaklanıyor? Atatürk’ ü, ısrarla bu topluma din düşmanıymış gibi göstermeye çalışan içimizdeki bir avuç zavallının aksine, bu iddia bir araştırmacı Dr. Christos Retoulas’ın Oxford Üniversitesi’ndeki doktora tezinden geliyor. Oxford Üniversitesi gibi ciddi bir üniversitenin kabul ettiği bu tezin, üzerinde durulup, düşünülmeye değer bilimsel bir tez olduğunu kabul etmek gerekir. Dr. Christos Retoulas’a göre: “... Atatürk Vahdet-i Vücut tasavvufunun piri, efendisiydi. Bazı birincil Yunanlı kaynaklar, Zübeyde Hanım’ın Selanik Mevlevihanesi ile yakın bağları olduğuna kişisel tanıklık etmektedirler. Kendisinin anne tarafı Yunanistan’ın Sarıgöl bölgesindendir ve orası tümüyle Bektaşi etkisindedir. Atatürk’ün aslen Kocacıklı olan baba tarafının Bektaşilik/Alevilik ve Mevlevilikle dini bağlantıları vardır. Kendisi de çocukken Mevlevi ayinlerine katılmıştır.  

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın ‘Hak dili Kur’an dili’ adlı Sünni Vahdet-i Vücut tasavvufuna kılavuz olan tefsiri yazmasını bizzat yönetmiş ve düzeltmiştir. Atatürk 3 tasavvuf geleneğine önem vermekteydi: Bektaşi/Alevi, Mevlevi ve Melamilik” demektedir. Bu iddiaları kamuoyumuzun yakından tanıdığı bazı önemli tarihçilerimiz, din adamlarımız da destekliyorlar. Örneğin Tarihçi İlber Ortaylı, merhum Yaşar Nuri Öztürk, Haydar Baş hocalarımız gibi. Bu konunun daha da aydınlığa kavuşması için öncelikle konuyla ilgili bilgi be belgelerin okuyucunun takdirine sunulmasına bağlıdır ama takdir edersiniz ki bize ayrılan bu köşemizde şimdilik buna imkân yoktur. Bu nedenle yazımızın 2.bölümünde ilgili belgeler ışığında konuyu sizlerle tartışmaya devam edeceğiz.

Beğendim
2
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap