Tarih 23 Temmuz 2009... Karadeniz Ulaşım ve Çevre Gönüllü Çalışma Grubu Sözcüsü Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu’nun Doğu Karadeniz’deki sel-heyelan-taşkın olayları ve ölümler sonrası yaptığı açıklamadan bazı bölümler:

“Olanları doğal bir felaket olarak görmek mümkün değil. Bilimi rehber almayan; çevreye, doğaya aykırı rant amaçlı talancı zihniyetin kaçınılmaz sonudur bu...

... 10 yılı aşkın bir süredir yürüttüğümüz mücadelede basın açıklamaları, panel ve konferanslar, çeşitli eylemlerle defalarca uyarıda bulunduk. O nedenle durumu acı bir tebessümle izlemekteyiz...

Sahil yolunda çevre koşullarına daha uyumlu; ekonomik, kentsel ve toplumsal ihtiyaçlara çok daha iyi karşılık veren, maliyeti daha düşük, daha estetik bir proje mümkündü. Ama ekonomik ve siyasal rantı esas alan anlayışla seçilen bu yol, birçok onarılmaz yaranın açılmasına neden oldu...

Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin'de kıyı yerleşim merkezlerinde projenin denizle kent arasına dev setlerin koyulması, yerleşim birimlerini çukurda bıraktı. Yeterli tahliye sistemi olmaması da taşkın ve sel etkisini arttırdı...

Öte yandan, vadi tabanları ve dere yataklarındaki yapılaşma, bizzat devletin ulaşımı dere yataklarına indirmesi, dereleri daraltıp kanala çeviren sözde ıslah projeleri, yapılaşmanın özendirilmesi, facianın boyutlarını büyülttü...

Trabzon ve Akçaabat (Trabzon’da 45, bölgede 65 ölü) sel felaketi ile Beşköy faciası (47 ölü) başta olmak üzere yaşanan facialara karşın, gerekli önlemleri almayan siyasal iktidarların ve yetkililerin hepsi, olan bitenden sorumludur...’’

DAHA ÇOOOK AĞIT YAKARIZ!

Bu açıklama tam 6 yıl önceydi. Daha ne demeli?

En son Hopa’da, Artvin’de gerçekleşen ölümlere “Takdir-i ilahi” diyen; “Efendim 50 yıldır ilk kez bu kadar şiddetli yağdı” diyerek, cinayetleri doğanın bir kabahati gibi gösteren, “Meteoroloji, belediye ve kaymakamlıklar yağış konusunda uyarı yaptı” diyerek, neredeyse ölen kurbanları suçlu gösteren Bakan, ‘zihniyet felaketi’nin geldiği boyutu gösteren en vahim örnektir.

Bakan’a göre ne yapacak vatandaş, evini sırtına alıp dağa mı çıkacak?

Hopa’da 50 yılda bir oldu da, bölge çapında 5-10 yılda bir yaşanan büyük felaketlerden örnek alınmayacak mı?

Her sel ya da heyelan sonrasında; çözüm sözü verip sözünü yerine getirmeyenler, gerekli denetimleri yapmayıp doğal olaylara açık imara izin verenler, bütün bu yıkımların ve ölümlerin sorumlusudur.

Ancak bütün uyarılara ve yaşanan örneklere karşın su yolları üzerine ve sakat zeminlere yerleşmekte ısrar eden vatandaşların sorumluluğu da unutulmamalıdır.

Bu rantçı ve katil zihniyetle; bu bilimi dışlayan, doğanın sesine kulak vermeyen anlayışla daha çok felaket görüp, daha çok ağıtlar yakacağız.