SON DAKİKA



Haber > Gündem > Anayasa kitapçığı nasıl fırlatılmıştı?

Anayasa kitapçığı nasıl fırlatılmıştı?

24 Şubat 2017 Cuma - 06:45








Türkiye referanduma giderken kartlar açılmış durumda...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve MHP lideri Devlet Bahçeli ‘İki başlılık ortadan kalkacak’ diyerek halka ‘Evet’ oyu çağrısı yapıyorlar.

Başını CHP ve Kılıçdaroğlu’nun çektiği muhalefet bloğu ise “Bu tek adam rejimi, bu bir rejim değişikliği” diyerek ‘Hayır’ diyor...

“ÇİFT BAŞLILIK OLMAYACAK” sözüne en önemli örnek olarak yıllar önce 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, dönemin koalisyon hükümeti Başbakanı Bülent Ecevit’e Anayasa kitapçığını fırlatması gösteriliyor...

Çünkü Sezer’i Cumhurbaşkanlığı için öneren ve seçtiren Ecevit böyle bir olaya maruz kalmıştı!


Cumhuriyet tarihi için kırılma noktası bir olaydı...

20 yıla yakın süre geçti. Dün usta gazeteci Güneri Cıvaoğlu Anayasa kitapçığını fırlatma olayının perde arkasını “Özellikle 18 yaşındakiler de -referandum sandıklarından EVET çıkarsamilletvekili seçilme hakkı elde edecekleri için gençlere anlatmakta fayda var. Daha ileri yaşta olanlara da hem hatırlatalım hem de pek de bilinmeyen ayrıntıları yazalım” diyerek kaleme aldı.

Diyor ki;

Merhum Ecevit’in Cumhurbaşkanı seçimleri için bir tutkusu vardı.“Yüksek mahkeme başkanlarını” aday göstermek isterdi.

Çok önceleri dönemin Danıştay Başkanı’nı Cumhurbaşkanı seçtirmek için diğer partilerle pazarlıklarda dayatmıştı.


Süleyman Demirel’in Çankaya’daki görev süresi dolunca dönemin başbakanı Bülent Ecevit gene bir yüksek mahkeme başkanının Cumhurbaşkanı seçilmesini istedi; dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer’i ‘aday’ gösterdi.

Sezer’in, ‘adaylığı’ değil de o giderse yerine gelmesi ihtimali olan Haşim Kılıç’a karşı ‘ana akım medyada’ alerji vardı.

Yeterince ‘devrimci’ görülmüyordu. (Oysa yıllar geçmiş, bu görüşte olanların hepsini, çok dirayetli bir başkanlıkla mahcup etmiştir Haşim Kılıç.)

Kamuoyunu oluşturabilecek kanaat önderlerine Ecevit’in kurmayları kapalı kapılar ardında “Kılıç’ın yeni başkan olmayacağının” güvencesini fısıldadılar.

Sezer’i Ecevit’in yanı sıra hükümetin bütün krizlerini yapıcı yaklaşımları, ılımlı üslubuyla çözen üçlü koalisyonun devamını adeta üstlenmiş olan Hüsamettin Özkan da destekliyordu.


Sonuç...

Ahmet Necdet Sezer 10. Cumhurbaşkanı seçildi. 

Ve...

Sezer ile hükümet arasında daha ilk günden başlayarak gerilimler sık sık gündeme geliyordu. (Sezer’in alınganlıkları ve üslubu ilişkileri zorlaştırıyordu. Ama hukuk kurumları için titizliği ve yolsuzluk konularında hassasiyeti dikkate alınırsa temelde haklı çizgideydi. Dürüstlüğü tartışılmaz olan Ecevit ile diyaloğu keşke, özelli üslupta olabilseydi belki o döneme ait bazı şaibe söylentileri geçmişin karanlıklarında kalmazdı.)

“Anayasa kitapçığı fırlatma olayı” en ses getiren, en dramatik olanıdır. Bir savcı Türkiye’nin enerji dosyasıyla ilgili bir araştırma için yurt dışından bilgi sormuştu. Bunun üzerine Bülent Ecevit de bir açıklama yaparak devletin Adalet Bakanı ve soru sorulan ülkedeki büyükelçilik atlanarak böyle bir soruşturmanın yanlışlığına işaret etmişti.


Şimdi olaya gelelim...

Açıklamadan iki gün sonra Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Protokol şöyleydi... Toplantı öncesi Cumhurbaşkanı ve Başbakan baş başa gelir, özel olarak konuşurlardı.

Sonrasında yaver gelir, başbakan yardımcılarına ve Genelkurmay Başkanı’na “Sayın Cumhurbaşkanımız sizlere emrediyor efendim”derdi. Hep birlikte salona geçilirdi.  Komutanlar, diğer bakanlar ve MİT Başkanı salona daha önce girmiş ve yerlerini almış olurlardı.

O gün zaten teni esmer olan Bülent Ecevit’in yüzü simsiyahmış. Günler sonra medyaya sızdığına göre baş başa oldukları süre içinde Cumhurbaşkanı tek kelime etmemiş, karşılıklı susmuşlar.

Daha ilk dakikalarda Sezer sert ve buz gibi soğuk bir sesle Ecevit’e dönerek, “Soruşturma yapan bir devlet savcısı Başbakan tarafından nasıl olur da eleştirilir ve bunu kamuoyuyla paylaşır” ekseninde konuşmaya başlar.


Söylemlerine ve üslubuna girmek istemiyorum. Ama yenilir yutulur şeyler değil. Ecevit, yüzü daha da kararmış bir halde, çok üzgün dinliyormuş. Bir ara Sezer duraklayınca, Ecevit “Bitti mi?” diye soracak olmuş.

Sezer “Hayır, bitmedi” diye cevap vererek hazmedilmez bir üslupla konuşmayı sürdürmüş.

Ecevit’i babası gibi seven ve sayan, Sezer’in Cumhurbaşkanlığı’nı adeta hazırlayan Hüsamettin Özkan dayanamamış, araya girmiş:

“Sayın Cumhurbaşkanı, eğer konunun bu olduğunu bildirseydiniz anayasalarımızı alır, önümüze koyar, biz de gerekli açıklamaları yapardık!..”

Sezer bunu “sözel” değil “eylemsel” yanıtlamış.

Elindeki Anayasa kitapçığını “İşte Anayasa” der gibi, Başbakan Bülent Ecevit’in önüne fırlatmış. Bu arada bir “nankör kedi” söylemi de o dönemin medyasına yansımıştı.

Sonrasında ne olduğunu, medya vermişti.

Başbakan’ın yanında oturan Hüsamettin Özkan da fırlatılan Anayasa kitapçığını, nasıl geldiyse adresine aynı şekilde göndermiş.

Bu olaydan sonra Cumhurbaşkanı Sezer ve Bülent Ecevit görevlerine devam ettiler.

Resmi protokol gereği bir araya gelindiğinde, -ki çoğu zaman, Ecevit’i Özkan temsil ediyordu- sanki o dramatik sahneler aralarında yaşanmamış gibi devletin işlerini sürdürdüler. Merhum Ecevit ne yazık ki “kriz yönetimini” iyi yapamadı.

Medyanın karşısına çıkıp “Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi krizini yaşıyoruz” dedi ve zemberekler boşaldı.

9 büyüklüğünde bir deprem gibi ekonomik kriz Türkiye’yi salladı. Anayasa fırlatma olayı sadece bu olayın aktörleri için değil, ekonomik anlamda Türkiye için de çok pahalıya mal olmuştu..

İşte Güneri Cıvaoğlu o olayı böyle anlatıyor...

Bence AK Parti’nin doğuşunun miladı da o Anayasa kitapçığının fırlatılma olayıdır!.. Bir düşünün, Anayasa kitapçığının Cumhurbaşkanı tarafından Başbakana fırlatılma olayı gibi, Başbakanlığın önünde Ecevit’e yazar kasa fırlatan esnaf da tarihe geçiyordu...

Ne ilginçtir ki;

O günlerin finalinde Türkiye yine bir Bahçeli sürprizi ile karşılaştı.

DSP’nin dışarıdan müdahalelerle kendi içinde ikiye bölünmesi, Ecevit’in başbakanlık görevini yapamaz noktaya getirilip hastanelere düşürülmesi oyununu gören Bahçeli ‘erken seçim resti çekerek ülkeyi seçime getirmişti..’

Nitekim millet o gün DSP, ANAP’ı tarihten silip atarken ve MHP’yi de ‘Sana da ders olsun’ diyerek barajın altına atmıştı.

İşte millet o günden bugüne AK Partili dönemin başlangıcına imza atarken ‘muhtar bile seçilemez’ denilen Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına kadar yolunu da açmıştı.

İşte Türkiye 16 Nisan’da referanduma giderken Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” için milletten istediği ‘Evet’ çağrısının nedenleri arasında o günkü Anayasa kitapçığı fırlatılma olayı ‘çift başlılık’ örneği gösterilerek damgasını vuruyor.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap