Suudi Arabistan kralı Ankara’ya geldi. Mübarek adam 600 mersedes araba ile dolaşıyormuş. Üstelik her birinin 1.000.000 TL’den pahalı model olması da istenmiş! Bunlar çok güzel. Güzel de... Türkiye’de bulunan sığınmacı Suriyelilere ne kadar yardım etti acaba? Arabistan’a kaç tane sığınmacı alıp bakıyor? Müslümanlık Bu ise...!!! İnsanlık bu ise...

Onu karşılayanların Bir lafı vardı: - “İtibardan tasarruf olmaz” diye. Hani saray falan yaparken söylenmişti ya... Zavallı kralcık altın kaplamalı özel tuvaletini de getirmiş. Bildiğimiz kadarıyla bazıları, erkekler altın yüzük kullanmaz diye yırtınıyorlar. Demek ki şu, uğruna dünya savaşları çıkan altın parmağa değil de popoya layık, adi bir maden imiş! Bunu da öğrenmiş olduk hazretin sayesinde! Bu konuda Sayın İbrahim Okur’un “ALTIN” isimli kitabını siz okurlarıma tavsiye etmiştim. Ve Müslüman âleminden ses çıkmıyor. Acaba bu vurdumduymazlık nasıl açıklanır? Hiç şüphe yok ki idareci bu ise, idare edilen bu ise İslâm âlemi denilen zümre hiçbir zaman adam olmayacaktır! Kim ne derse desin bu böyle! İşte bu noktada bize aklımızı başımıza toplamaktan başka bir şey düşmüyor. Onu da becerebilirsek tabii! Başka ne diyelim ki? Adamın parası varmış, bize ne deyip geçebilir miyiz? Hayır! İşte Arap bu! Aklınıza yatarsa! Her şeyiyle dünyalık!

Arap kültürüne meraklı olanlar, varsın hayallerine devam etsinler, ama gerçek onların rüyaları gibi değil. Türkiye’mize gelince akıl çok mu farklı? Zannetmiyorum. Hemen hemen hiçbir alanda ciddi üretim yapacak bir yatırım yok. Varsa yoksa inşaat. Sadece inşaat yapmakla ülke kalkınabilir mi? Trabzon’da neredeyse insan sayısı kadar daire sayısı oldu. Anlaşılan bu gidişle her evde tek bir kişi yaşayacak. Zaten verilen rakamlarda hane başına 1,5 (bir buçuk) kişi düşüyor. Bunun sosyolojik sonucu ne olur ki? İlerde nasıl bir toplum ortaya çıkar? Bunları düşünen yönetici gördünüz mü?

Bir de Trabzon (kanatlanmadan!) uçacak, cek, cak, cağız, ceğiz gibi bol bol nutuklar atılıyor. Yahu, devlet adamı hayalle değil, yaptıkları ile öğünür! Hatta övünmez bile. Bu sözleri duymak istemiyoruz. Yapın araştırmanızı: Ülkenin ve milletin neye ihtiyacı var, öncelik neye verilmeli diye. Akıllıca sonuçları çıkarın. Ardından yapın planlarınızı, başlayın uygulamaya. Sizin ürettiklerinizi millet görecek zaten. Ben oldum olası ileriye dönük boş vaatlerden tiksinirim. Hatta bir tesis için niye temel atma töreni yapılır, niye açılış töreni yapılır, bu yaşa geldim hala anlayabilmiş değilim. Haydi yalanlarınız bedava, fakat, en az yarısı asgari ücretle geçinen zavallı milletin parasını boş yere harcamaya ne hakkınız var, saygıdeğer efendiler! Trabzon’a bir de görev verelim isterseniz. Birçok yerde futbol sahaları yapılıyor, onların var olan isimleri değiştiriliyor; “arena” ismi takılıyor. Türk Dil Kurumu sözlüğüne baktım, arena için şu açıklamalar yapılıyor: 1) “Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan”. 2) “Siyasi çekişmelerin geçtiği yer”. Arena sözü Türkçe değil, hangi akılla Türk tesislerine veriliyor! Anlamak mümkün değil. Başka dillerde çok değişik anlamları var. Almancada savaş alanı anlamında kullanılıyor. Başta Trabzon Belediyesi olmak üzere herkese düşen görev, yeni yapılan stada “ATATÜRK SPOR ALANI” ismi verilmelidir. Bize yakışan budur. Haydi, görev başına!