SON DAKİKA



Haber > Gündem > ALLAH, ONLARA DA ŞEHİT YAKINI OLMAYI NASİP ETSİN D

ALLAH, ONLARA DA ŞEHİT YAKINI OLMAYI NASİP ETSİN D

01 Eylül 2015 Salı - 09:36








ALLAH, ONLARA DA ŞEHİT YAKINI OLMAYI NASİP ETSİN DE!

Aklıma, vicdanıma, kanıma dokunduğu için kaç zamandır yazmadan edemiyorum. Bu akılsızlar, vicdansızlar, kanına dokunmayanlar olduğu müddetçe de yazmaya devam edeceğim.

*

Osmaniyeli Şehit Yüzbaşı Ali Alkan'ın cenazesinde ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan, kardeş acısıyla ciğerinden gelerek ne demişti?

-"Düne kadar ‘çözüm’ diyenler, ne oldu da ‘sonuna kadar savaş’ diyorlar. Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı araçlara binip, 'şehit olmak istiyorum' diye bir şey yok."


*

"Böyle acıyı Allah kimseye yaşatmasın" diyerek, Yarbay'ın feryadını anlayacak yerde, bazıları ne yapmıştı? Neler yazmışlardı? Hem de Üstât Necip Fazıl'ın "İğreniyorum" diye tarif ettiği insanlık dışı grupta yer alarak. Hem de; "İnsafsız avcıya hizmet edercesine."

*

Bakın bu yetkili ve etkili erk sahiplerinin, vicdansızca ithamları, söylemleri nedeniyle Konyalı Şehit Uzman Onbaşı Mustafa Kemal Özata'nın cenazesinde Babası Mustafa Özata ben diyeyim "Şunları dedi", siz söyleyen "İçinden geleni diyemedi".

-"Konuşsam bazı şeyler çok derin. Konuşmayayım. Konuşmama gerek yok. Konuşursam çok diyeceğim var. Beyler rahatsız olur."


*

Şehit babasının, vicdanına sığmayan, dilinin ucuna gelen ama söyleyemediği, içine attığı feryat, sözün bittiği yerdir.

*

Ama ben yine de, aklını başkalarına kiraya verip, dünya çıkarlarına emanet etmiş bu vicdandan yoksunların da öyle veya böyle, bir şekilde şehit yakınlarının feryadını anlayabileceklerine inanıyorum.

*


Nasıl mı? Hani, "En büyük öğreti yaşamaktır" denir ya!

Başlarına gelince!

*

Cenazelerde başta ekabir takımı olmak üzere şehit edilenlerin, anasına, babasına, kardeşlerine "Ne mutlu size ki, şehit anası, babası, kardeşisiniz" diyorlar ya.. İşte o anda onlara; "Allah böyle bir mutluluğu sana da nasip etsin" diye dua edilmesini söylemek gerektiğini düşünüyorum. Belki o zaman neyin, ne olduğunu anlarlar.

ZİYAD NEMLİ'NİN MEZARI BAŞINDA..


30 Ağustos 1990'da aramızdan ayrıldı. 30 Ağustos'un ne anlama geldiğini, nasıl kazanıldığını bilen adam. Ağabeyimiz, meslektaşımız, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin başkanlarından Ziyad Nemli. Bir gün gecikmeli de olsa, Trabzon Asri Mezarlık’ta yine bizi başına topladı. Ama bu kez bir elin parmakları kadardık. Turgut Özdemir, Tahir Orhan, Ergun Ata, Yusuf Turgut ve ben ile kızı Umay ile aileden 4 kişi. Bir de bizim Münevver. Ziyad Nemli, iyi bir gazeteci-yazar olmanın ötesinde usta bir hikayeci idi de. Ama O tercihini basından yana kullanınca, Kırmızı Paçalı Güvercin'i yazan Hikmet Aksoy'un dediği gibi, "Türk Edebiyatı büyük bir hikaye ve romancısından oldu". Ziyad Nemli, ölüm günü olan 30 Ağustos'un 1966'sında Yenigün Gazetesi'nde şunları yazmıştı: ”30 Ağustos, yalnız Türk askeri tarihinde değil, vatanları istilâya uğramış bütün esir milletlere örnek bir silkiniş hamlesidir. Toprakları ve egemenliği için bir milletin kükremesinin dünyadaki ilk büyük örneğidir.”

*

Allah rahmet eylesin

 

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap