Seçim ortamı kızıştıkça siyasi parti liderleri halkın bir kısmından özellikle radikal uçlardan on paralık oy koparmak için ne gerekirse(!) yapmaya çalışıyorlar. Bu yapmaya çalıştıkları, ister halkın bölünmesine varsın, ister halkın değer ölçülerini sarssın hiç fark etmiyor. Yeter ki bir kaç oy koparılsın da nasıl olursa olsun, bunu hep mübah görüyorlar. Meselâ; Bizim Selahattin Demirtaş hemen ortaya atlıyor, yeter ki %10 barajını aşsın, geride isterse ortalık yangın yerine dönsün asla umurunda değil. Tabii ki asla umurunda değil. Zaten bundan kimsenin en ufak şüphesi dahi yoktu. Adam Taksim’deki heykel için dahi “Bizim Kâbemiz” dedikten sonra. Kâbesi Taksim olan adamın halkın birbirini öldürmesinden ne pervası olur. Diğer taraftan Diyanet'i de kapatacağını söylüyor. E canım 'bekara hanım boşamak kolay' derler ya. Nasılsa iktidar miktidar göreceği yok salla dursun. İşte bu beyanatı yüzünden bizim Selo’nun hakkından bizzat Müslüman Kürtler gelecek. Şunun şurasında az kaldı, dayanın göreceksiniz.

Hadi Zerdüştleri, ateistleri anladık ta, halkın miliyetçi bir partisi olan CHP’ye ne oluyor ki? 'Diyanet'i kapatmak' sallamasına o da sıraya giriyor. Peki, Diyanet kapatılırsa, acaba halkın din hizmetleri kimin tekeline geçer? Ortalıkta cemaatler ve sahte tarikat şeyhleri cirit atmayacak mı? Türkiye’de Müslüman kitlenin mezhep ayrılığına set olan laiklik zarar görmeyecek mi? Buna rağmen, CHP’nin neden Diyanet üzerine yürüdüğünü de anlamakta zorluk çekiyorum. Zira laikliği Türkiye’de ençok benimseyen ekol CHP ekolü ile Alevi kesim değil mi? Bu arada Aleviliği de siyasete alet edip, istismar saiki yapmış olmuyorlar mı? Ortadoğu’daki yabancı fitnelerinin en kolay aletinin mezhep ayrımı olduğunu hadi bırakın HDP’yi CHP'li yöneticiler de mi göremiyor? Atatürk tarafından kurulmuş olan bir kurumun kapatılmasını istemek, tamamen 'Düşmanımın dostu da düşmanımdır' sapık mantığının ürünü olsa gerek. Diyanet’in, sadece temeli atılırken sağlam atılmamış o kadar.

Kurum bünyesinde tüm İslami anlayışların da yer alması gerektiğini ben otuz yıldan beri savunmuşumdur. Fakat bu konu savsaklanmış ve Diyanet'in 'Sadece Sünni İslam anlayış üzerinden yürümesi' yanlışı sürdürülmüştür. Oysa Diyanet İşleri herkesin cebinden çıkan vergilerle ayakta duran bir kurum olduğuna göre, tüm kesimlerin temsil edildiği bir kurum olması gerekirdi. Yani fetvalar tüm kesimlerin ihtiyacına cevap verecek tarzda çoğullaştırılmalı idi. Fakat, Sünni mezhep dışında kalıp ta, başka bir mezhebe bağlı insanlar hizmet alamadıkları Diyanet için “Neden vergi ödeyelim, bize faydası ne?" demeleri, hiç çocuk sahibi olmayan insanların "Benim çocuğum yok ki Milli Eğitim Bakanlığı’na niye vergi ödeyeyim?" demesine benzemez mi? Diyanetin kapatılmasını 'lâf ola' istemek yerine 'adil ve tüm fraksiyonları kucaklayan bir kuruluş olarak revize edilmeli' şeklinde ifade etmek kanımca daha akılcı olacaktı.