SON DAKİKA



Haber > Gündem > AK Parti ile hesaplaşma seçimi!

AK Parti ile hesaplaşma seçimi!

01 Aralık 2013 Pazar - 09:43




Köşe yazarları Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu ve Sultan Göktaş yaklaşan seçimleri değerlendirdi.





Mollamehmetoğlu: AK Parti ile hesaplaşma seçimi! Ülkemizde son 15 yılda gerçekleşen seçimler, gerek dönemsel ve gerekse cumhuriyet tarihi açısından özelliği-özgünlüğü olan seçimlerdi. Çünkü bu seçimler, devletin nitelikleri, egemenlik hakları, kuruluş felsefesi, normalleşme adı altında devletin ve toplumun dönüştürülmesi, ulus devletin tasfiyesi, cumhuriyete karşı tarihsel rövanşın alınması, Türkiye'nin adım adım din-mezhep ve etnik esasa göre ayrıştırılması, küresel egemenlerin dayattığı yeni dünya düzeninin inşası dahil, birçok temel konuda değişiklikler getirdi. TÜRKİYE BÜYÜK BÖLÜNME YAŞIYOR Gelinen noktada, büyük bir toplumsal, siyasal, kültürel, moral bölünme-kamplaşma yaşanıyor. İktidara karşı olanların ötekileştirildiği, muhalefet etmenin teröristlikle, bozgunculukla, çapulculukla eşdeğer sayıldığı bir toplum. Siyasal, toplumsal, hukuksal travmaların yanında, Kürt sorunu gibi bütün siyasal toplumsal alanı baştan aşağı etkileyen bir belirsizlik de cabası. Türkiye, "çözüm süreci" adı altında birleşen ve kucaklaşan değil, ayrışan ve yeni yeni sorun alanları, yeni bataklıkların oluşmasına neden olan politikalarla büyük kan kaybediyor. DIŞARIDA YALNIZLIK, İÇERİDE TEK ADAM... Siyasi iktidar, uyguladığı günübirlik, hesapsız, maceracı ve bağımlı dış politikası nedeniyle dışarıda büyük bir dışlanma, yalnızlık yaşarken, içeride temel sorunlar hala yerinde duruyor. İktidar ülkenin olanaklarını görülmedik oranda partizanca kullanıyor. Kamudan sivil toplum örgütlerine, medyadan spor kulüplerine kadar yaşanan kadrolaşma ve yandaşlaştırma operasyonu, bütün hızıyla sürüyor. Kaynaklar, işler, ihaleler yandaşlara dağıtılıyor. KUTSAL İTTİFAK SALLANTIDA Ergenekon, Balyoz başta olmak üzere birçok büyük sindirme ve gözdağı operasyonları ile Türkiye’nin tasfiyesinde ortak çalışan güçler, şimdi ayrışma yolunda. "İktidar nimetlerinden kimin yararlanacağı" kavgası ile "kutsal ittifak" sallantıda. Erdoğan ve Gülen cemaati arasında dershanelerle başlayan kavga, önümüzdeki günlerde öldüresiye bir hale dönüşmesi beklenen hesaplaşma, önemli olaylara gebe. Küresel güçlerin de içinde olduğu bir yeni tasfiye süreci yaşanıyor. Belki burada dikkate alınması gereken önemli unsurlardan biri de Cumhurbaşkanlığı ve sonrasında yaşanacak milletvekilliği seçimleri. İşte böylesine bir ortamda Türkiye, 30 Mart yerel seçimlerine gidiyor. Başa dönecek olursak Türkiye, yine olağanüstü anlamlar atfedilen, sonuçları itibarıyla çok önemli değişimlere yol açabilecek bir seçime hazırlanıyor. Kuşkusuz yerel seçimlere iktidar olarak girmenin çok büyük avantaları var. AKP’nin 11 yıllık bir iktidar gücü bulunuyor arkada. Buna çok büyük ölçülere vardığı görülen para ve medya gücünü de eklemeliyiz. TRABZON FİLMİ VE GERÇEKLER Başbakan Erdoğan’ın belediye başkan adaylığını açıkladığı toplantılarda gösterilen propaganda filmleri, büyük bir yanıltmaca. Sözgelimi cuma günü Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'nun Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığının açıklandığı anda gösterilen Trabzon filmi, bunun en somut örneği. Belediye çalışmaları ile ilgili neredeyse tek görüntü yoktu. Hepsi, başta TOKİ, Karayolları ve DSİ olmak üzere devletin-kamunun, hükümetin gerçekleştirdiği işlerdi. Bütün bu işler belediye tarafından yapılıyormuş gibi sunuldu. Yani AKP bu seçimlere, bütün siyasi gücüyle girecek ve "hizmet almak istiyorsan başkanın da iktidar partisinden olmalı" mesajını verecek. YÜZDE 50 PSİKOLOJİK EŞİK Erdoğan ve AKP’nin son iktidar dönemine damgasını vuran olay "yüzde 50" söylemiydi. "Yüzde 50" söylemi bir yandan iktidarı çoğunluk yapar, muhalefet azınlığa düşürürken, bir yandan da iktidar destekçilerini kenetleyen ancak diğerlerini ötekileştiren bir rol de onadı. Erdoğan’ın Gezi direnişi sırasında "Yüzde 50’yi zor tutuyorum" yaklaşımı, AKP’ye oy veren herkesi fanatik-militan gören ve ötekiler karşısında üstün bir konuma koyan çok tehlikeli bir yaklaşımdı. İşte yerel seçimler, AKP için çok önemli bir psikolojik eşik olan yüzde 50’nin varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği açısından yaşamsal öneme sahip. AKP’nin yüzde 40’lara, hatta daha altlara gerilemesi, "Muzaffer ve sarsılmaz iktidarın da gidebileceği" düşüncesinin oluşması, siyasette son derece ciddi depremlere ve yeni seçeneklere zemin hazırlayabilir. CEMAAT AKP'YE OY VERECEK Mİ? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın önünü kesmeye çalışan muhalefet ve hatta Gülen cemaati, yerel seçimlerde AKP'ye bir ders verme arayışında. Erdoğan ile Gülen cemaati arasındaki kavganın büyüme eğilimi göstermesi, hatta yıkıcı bir özellikle kazanması söz konusu. Cemaatin kaç oyu etkileyebildiği hep tartışma konusudur. Kimilerine göre yüzbinler, kimilerine göre milyonlar. Ancak olağanüstü bir değişiklik olmaması halinde, cemaatin genel olarak AKP karşısındaki en güçlü adaylara yönelebileceğini söylemek yanlış olmaz. Zaten İstanbul başta olmak üzere birçok kentte böyle bir desteğin olabileceği görülüyor. Yani cemaat Erdoğan’a okkalı bir ders verme niyetinde. CHP-MHP; TABANDA İTTİFAK CHP ve MHP’deki dağınık görüntüye karşın, özellikle büyük şehirlerde esaslı bir yarışın olacağı görülüyor. Seçimin bütününe bakılacak olursa, gerek büyük şehirler gerek il ve ilçe belediyelerinde muhalefetin iktidara "esaslı" bir darbe vurması ittifaka bağlı. Genel merkezler arasında böyle bir ittifak olasılığı görülmüyor. Ancak il ya da ilçeler bazında örgütsel arayışlar var. Her şeye karşın bu konuda asıl belirleyici olacak şey tabanda, seçmen bazında oluşacak ittifak olacak. Burada formül belli: Güçlü olan muhalif adayın desteklenmesi. Seçmen bazında sandıkta ittifak, geçen seçimlere göre çok daha etkili sonuçlar verebilir. Çünkü bu konuda büyük bir farkındalık yaşanıyor. Eğer tabanda belirli adaylara yoğunlaşma olursa, Trabzon ve Samsun gibi AKP'nin kağıt üzerinde güçlü göründüğü yerler dahil birçok büyük şehir, il ve ilçede AKP için şok, muhalefet için zafer sonuçlar yaşanabilir. Göktaş: Halkımız Başbakan’a güveniyor Şahsıma ait olan bu cümle Trabzon siyasi literatüründe olduğu gibi Türkiye siyasi literatüründe de zaman zaman kullanılmaktadır. İnsanlar seçimi hayatının her safhasında, her dakikasında yaparlar. Örneğin, bugün hangi elbiseyi satın alsam veya hangi elbiseyi giysem gibi. Farkında olsak da olmasak da bir seçim yapıyoruz. Yaklaşan yerel seçimler bireysel seçim tercihlerimizden çok toplumsal tercihlerimize yönelik bir tercihtir. Yaşadığımız günlerde vereceğimiz seçim kararı bizler için ve gelecek nesillerimiz için önemli bir karardır. Seçim, demokrasilerde vazgeçilmez unsurlardır. 2001 yılında kurulan AK Parti'den sonra 2002 yılından beri yapılan her seçim genel olsun yerel olsun birbirinden daha önemli hale gelmiştir. CİDDİ BİR FAY HATTI KIRILMASI 2002'den 1973 yıllarına gittiğimizde Türkiye'de seçmen tercihinde ve profilinde ciddi bir fay hattı kırılmasının olduğunu görmekteyiz. 2002'deki değişimin izlerinin 1973'lerde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 1973 yılına kadar oy deposu olarak görülen muhafazakar kesim, sadece kısıtlı seçme görevinin olmadığını, Ankara'da Meclis'te olabileceğini, hükümetlerde bakanlık yapabileceğini, o zamanın Milli Selamet Partisi lideri merhum Erbakan Hoca tarafından kavratılmıştır. Bu inanç CHP, MSP koalisyonu ile başlamıştır. Bu koalisyon hükümetinde MSP kanatı çok başarılı olmuş ve Kıbrıs Harekatı bu koalisyon zamanında zafere dönüşmüştür. Lider, sadece partiyi yönetmez. Toplumu da yönetir. Teşkilatlarında liderler yetiştirir. Tıpkı bu cenahtan yetişen Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınçlar gibi. Bugün TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in 12 Eylül öncesi MSP il başkanı olduğunu çoğumuz bilmeyiz. Bugün Türk siyasi hayatına baktığımızda ne CHP ne MHP merhum Türkeş'ten, merhum Ecevit'ten sonra lider kişilerce yönetilmemektedir. MHP'de Devlet Bahçeli, CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu asla lider değildirler, lider de olamazlar. Sadece delegelerin seçtiği genel başkanlardır. Bugün Türk siyasi hayatında genel başkanlardan sadece AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan liderdir. LİDER SONRADAN OLUNMAZ Seçim konumuza tekrar girersek… Lider kişilikli genel başkanın toplum ve seçmen üzerinde söylediği her söz ciddi etki etmektedir. Lider olmayan genel başkanların söylemleri toplum üzerinde yönlendirici olamamaktadır. Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğini çok iyi kullanmakla vatandaşta olan güvenilirliğini her an yenilemektedir. Net olarak şunu söyleyebiliriz: AK Parti'nin, Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel karizmasıyla tabanını başarılı bir şekilde genişletmesi kendisinin temsil ettiği kitleye karşı bir liderlik misyonu da yüklemiştir. Yazının başlığında da belirttiğim gibi seçim-geçim-defin hata ve gevşeklik kabul etmez. Seçilmek için sıfır hata, iyi bir propaganda ve seçim sürecini gevşetmeden iyi yürütmek çok önemlidir. MHP'NİN KOLTUĞU SALLANABİLİR 30 Mart yerel seçimlerine baktığımızda AK Parti şimdiden rakiplerine aday tanıtım programlarında dahi büyük bir fark atmıştır. Adaylarını tespit ederken bile, bütün toplum ve seçmenleri AK Parti adaylarına dikkati çekmeyi başarmıştır. Siyasette ilk çıkışlar çok önemlidir. Bu çıkışlar bir program dahilinde güçlü olmalıdır. Aday tanıtım safhasında AK Parti dışında hiçbir parti çıkış yapamadı. Örnek olarak, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, Başbakan'ın, Trabzon programında 'Plaka numarası olan 61 rakamını oy ortalaması olarak istiyorum' sözüne verdiği cevapta 'Adana'dan yüzde kaç istiyorsun' diyerek Adana ile kendini imtihana tabi tutmuştur. Bu ifade MHP tabanında ciddi rahatsızlıklar oluşturmuştur. 30 Mart akşamı AK Parti Adana'yı aldığı zaman Adana'nın 1 numaralı plakası MHP'nin 1 numaralı koltuğunu sallayacaktır. CHP SARIGÜL'E SARILDI Bu yerel seçimler Türkiye için hem yerel hem genel seçim havasında geçecektir. Yerelde AK Parti Başbakan'ın İstanbul Büyükşehir Başkanlığından beri 20 yıllık büyük bir belediyecilik tecrübesi vardır. Bu nedenle CHP, sermayenin de desteğiyle kendi içindeki muhalefete rağmen Mustafa Sarıgül'e sarıldı. CHP önemli bir şeyi gördü: "AK Parti ile yarışamayız. Sarıgül gel, sen yarış!" Veya sonuca göre bir kaçış… Yerel seçimde bölgemize gelirsek, Trabzon Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için AK Parti'den ismi geçenlerin hepsi gayretli ve yürekli kişilerdir. BELEDİYEDEKİ USTALIK DÖNEMİ Sayın Başbakan, Belediye Başkanımız Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'nu yeniden Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterdi. Gümrükçüoğlu Trabzon Belediye Başkanlığına seçildiği tarihten bu yana Trabzon'da en çok çalışan ve en az uyuyan, dinlenmeyi çalışarak geçiren bir belediye başkanı, tıpkı Başbakan gibi. Trabzon sorunlarının üzerine cesaretle gitti, başarılı oldu. 61 proje dedi, 161'i aştı. İkinci dönemi yaşayan herkes görecek, tam bir 'ustalık dönemi' olacaktır.
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap