Ülkemizdeki toplumsal yapının bu kadar güçlü olması, ancak bizi bir arada tutan aile kurumunun sağlam olmasıyla açıklanabilir. Gerçekten de dünya devletleri içerisinde ülkemiz, aile kurumunun kuvvetli olmasıyla diğer ülkelere fark atıyor. Fakat son yıllarda aile yaşantısına yönelik tehlikeler daha çok dikkat çekiyor. Gündelik ilişkiler özendiriliyor.

Batı bizi topla tüfekle yıkamadı. Artık aile yapımızı hedef almış durumdalar. Mahremiyetimize kapıdan giremeyen Avrupalılar, bacadan girmeyi deniyorlar. Bunun için de bütün sosyal medyayı ve televizyonları kullanıyorlar. Bunun en bariz göstergesi yıllardan beri televizyonlarımızı işgal eden sözde evlilik programlarıdır. Milyonlarca takipçisi olan bu rezil programlarda ailevî değerler ve mahremiyetler ortalığa seriliyor.

Kimin eli kimin cebinde belli değil. En kötüsü de bu programlarda sözde inançlı tipler, hiç hakları olmadığı halde temsil ettikleri inancın tersi hâl ve hareketlerde bulunarak o kesimleri de rencide ediyorlar. Bizim radyo ve televizyon yayınlarını denetleyen ve bir kısım yaptırımlarda bulunan Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) adında bir kurumumuz olmasına rağmen onlar da bu konuda yeterince caydırıcı olamıyor. Halkın bu programlarla ilgili şikayetleri pek de dikkate alınmıyor. Alınsa bile bu konunun çok da üzerine gidilmiyor.

Herhalde "Kumanda elinde. Bas düğmeye kapat. Seyretme kardeşim" denmek isteniyor. Oysa bizim düğmeye basmamızla seksen milyonluk Türkiye bu kanal(izasyon)ların kirlerinden ve kokularından kurtulamıyor. Aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi için Diyanet teşkilatına büyük görevler düşüyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı son cuma hutbesinde aile kurumunun maruz kaldığı tehlikelere vurgu yaparak sanal alemdeki evlilik programlarını kibarca şöyle eleştiriyor: "Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikâhsız birlikteliklerin adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır.

Evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma, şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların etkilenmesidir.

Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602.982 çift evlenirken, 131.830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar neticesinde 109.978 çocuk, anne şefkatinden, baba merhametinden mahrum bırakılmıştır." Ne diyelim, bizden söylemesi... Kalp kırılınca toplaması zor olur. Kalpler kırılmasın. Aileler dağılmasın. Düşmanlara inat, birliğimiz ve beraberliğimiz daim ve kaim olsun.