(Dünden devam...)

Ömrü hayatında başkası için taş üstüne taş koymamış, risk almamış, kimsenin hakkını savunmamış, adaletsizliklere ses çıkarmamış, konjonktüre uygun pozisyon almış ve daha da ötede hiçbir konuda toplumsal duyarlılık taşımamış kişilerin milletin gözünün içine baka baka “size hizmet etmeye talibim” yalanını ne delege ne de seçmen yutmamalı.

Bu nedenle önce yerel parti teşkilatları sonra seçmenler kimlerin gerçekten hizmet etme amacı taşıdığını ve bunu realize edecek niteliğe-kaliteye-tecrübeye-bilgiye ve samimiyete sahip olduğunu iyi etüd etmeleri ve sadece bölgeye değil ülkeye hizmet edecek çapta adayları ön plana çıkarmaları gerektiğinin sosyal sorumluluk olduğunu anlamalıyız.

Oldum olası partilerin il veya ilçe başkanlarının istifa edip milletvekili adayı olmalarına karşıyım. Aslında il başkanlığı gerçek anlamda hizmet yeri olması gerekirken kadrolaşarak milletvekili olabilme desteği için kullanılıyor yıllardır. Bu yanlış hemen hemen bütün partiler için geçerli (Sahi...Trabzon’da milletvekili adayı olmayan il başkanı var mı?).

O zaman kalkıp da “size hizmet için varım” haykırışları içi boş bir slogandan başka anlam taşımıyor. Yoksa il başkanlığı en stratejik hizmet yeri. Şunu anlarım: 3-4 dönem il başkanlığı yaptınız, yerel hizmet kapasitenizi doldurdunuz, kendinizi geliştirdiniz ve ulusal ölçekte hizmet yapmaya talip oldunuz.

**

Değerli aday adayı olacak arkadaşlar, halk sizi en ince ayrıntılarınıza kadar tanıyor/tanıyacak. “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” kantarında sizi değerlendirecek. Bu nedenle, eğer partililerin ve halkın teveccühü kazanılmak isteniliyorsa; yapacaklarınızdan önce, şu ana kadar toplum-halk için yaptıklarınızı anlatmaya hazırlanın derim.