İnsanın ‘yeni bir paralel devlet mi kuruldu’ diye sorası geliyor. Öyle ya, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana 2 aya yakın zaman geçti. Hükümet olağanüstü hal ilan etti ve 6 adet kanun gücünde kararname çıkardı. Cumhuriyet tarihinde görülmedik ölçüde soruşturmalar yürüyor. Bugüne kadar 100 binin üzerinde kamu çalışanı ya işten çıkarıldı ya açığa alındı. Yaklaşık 20 bin kişinin tutuklu olduğu belirtiliyor. Yeni açığa almalar, tutuklamalar, atılmalar söz konusu. Ama ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı ‘’At iz iti izine karışıyor. Dikkatli olunmalı’’ diyerek uyarmak zorunda hissediyor. Bırakın muhalefeti, iktidar partisi mensupları bile cemaatle yeterince mücadele edilmediğini, hatta yanlış işler yapıldığını söylüyor. Vatandaşın kafasında ise ‘’İyi de ülkeyi başkaları mı yönetiyor, bu uygulamaları başkaları mı yapıyor’’ kaygısı var.

İŞTEN ATILMALAR

Kamudan 50 binin üzerinde çalışanın, Fethullahçı yapılanma nedeniyle atılması tartışılırken, Cumhurbaşkanı’nın istem Başbakan, haksız yere atılanları geri döndürecek bir mekanizma üzerinde çalışıldığını açıklıyor. Böylece soruşturmalar tamamlandığında bu durumda olanlar işlerine döndürülebilecek. Ancak bu açıklamadan sonra, bu kez PKK ile ilişkili oldukları belirtilen 11 binin üzerinde öğretmen kamu görevinden ihraç ediliyor ki, diğer kamu görevlerinde çalışan on binlerce memurun sırada olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. Hadi cemaat konusunda aldatıldınız, yanıltıldınız, tehlikenin bu kadar büyük olduğunu fark edemediniz, PKK ve onunla ilişkisi olduğu ileri sürülenleri de mi fark edemediniz? Bu kadar insanın terörle ilgili olduğunu yeni mi anladınız?

KOY ÇUVALA, VUR DUVARA

Kim yanlış yaparsa hukuk içinde hesabını vermeli, cezasını çekmeli. Cemaatçi darbeye karışanlar da, destek olanlar da, bu ortamın yaratılmasına bilerek ve isteyerek katkı verenler de, canavarın büyümesine çeşitli gerekçelerle göz yumanlar da. Elbette ayrılıkçı ya da dinci teröre destek veren ya içinde bulunanlar da. Ama bunları belirlerken toptancı bir zihniyetle hareket ederseniz, idari tasarrufu yargısal titizlikle yapmazsanız; yanlışla doğruyu, suçluyla suçsuzu ya da suçları birbirine karıştırırsanız; fırsat bu fırsat, onu-şunu da çuvalın içine doldurup sallayıp sallayıp duvara vurursanız, ortaya çok vahim bir tablo çıkarırsınız.

BİR KAŞIK SU CHP

Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in şu uyarısı çok çok önemli: “Hükümet asıl sorumluların üzerine gitmiyor. Fethullahçı yapılanmanın daha yüzde 20’si ortaya çıkarılabildi. Cemaat AKP’yi bir kaşık suda boğabilecek bir güce sahip.” Durumun bu kadar vahim olduğunu üst üste telaşla üzerinde yeterince düşünülmeden çıkarılan kanun gücünde kararnamelerden, Cumhurbaşkanına varana dek açıklanan kaygılarla anlıyoruz. 3 ANA YOL O zaman yapılması gereken, bu mücadeleyi gerçek anlamda bir hukuksal zemine oturtmak. O zaman yapılması gereken, alt kademelerle, büyük rakamlarla iş yapıyor gibi görünmek yerine, asıl sorumlulara yönelmek. O zaman yapılması gereken, darbe gerçekleşseydi oluşacak sivil kadroları ve siyasi ayağı ortaya çıkarmak. Bu 3 temel başlık gerçekleşmediği sürece, daha kaygı verici ortamlara gidebiliriz