23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın tarihimizdeki yeri ve anlamı büyüktür. 1920 yılında büyük bir heyecanla, büyük bir azimle ve dualarla kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, devleti ve vatanı işgal altında olan Türk milletinin var olduğunu ve esareti kabul etmediğini bütün dünyaya ilan etmiştir.

Ve ardından İstiklal Savaşı’nı yürütmüş, büyük bir başarıya ulaşmıştır. TBMM dünya tarihinde başka hiçbir ülke meclisinde olmayan bir karaktere sahiptir. O karakter de şudur: TBMM, ordusu ve milletiyle birlikte İstiklal Savaşı yapan ve kazanan tek meclistir. Türk milletinden başka hiçbir milletin tarihinde benzeri bir durum yoktur. Batı ülkelerinin bir kısmında egemenlik Kilise’den, bir kısmında ise Kral’dan meclise geçmiştir. Bunlar masa başı olaylarıdır. Millet, meclis ve ordu beraberliğinin sonucu değildir. Bundan dolayı TBMM’nin adı Gazi Meclis’tir. Yine bu sebepten dolayı TBMM’ye “Yüce Meclis” de denir. Biz bugün var olan bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, hatta varlığımızı bu Yüce Meclis’in üyelerinin çalışmaları ile ordumuzun Başkomutanı’nın azim ve kararlılığına borçluyuz. 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı gelişigüzel bir gün değildir.

23 Nisan’ın bayram yapılmasının en büyük amacı; kanı ve canı pahasına vatanı kurtaran şehit ve gazilerin geride bıraktıkları evlatlarına, devletin ve milletin birlikte sahip çıktığını ve onlara verilen değeri göstermektir. Ülkemizde var olan terörü bahane ederek TBMM’nin kendi kuruluşunun bayramını ve şerefini kutlamasının iptal edilmesini anlamak mümkün değildir. Aksine, 23 Nisan yurdun her yerinde, her zamankinden daha büyük ve muhteşem törenlerle kutlanılmalıdır. Kendi makam ve itibarını düşünenler, bu makam ve itibarlarının bir asır önce atalarımızın yaşadıkları ve yaptıkları büyük fedakârlıklardan geldiğini iyi bilmelidirler. Bunun için 23 Nisan milletle birlikte yaşanır, saray müsameresiyle değil.

- “Ne pahasına olursa olsun AB” diyenler Türk Milleti’nin bayramını anlayabilir mi?

- “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınırım” diyenler anlayabilir mi?

- “Biz, milliyetçiliği ayaklarının altına alıp ezmiş bir iktidarız” diye övünenler Milli bayramlarda sizin Hissettiklerinizi hissedebilir mi? Bu mümkün mü, sevgili okurlar?

Devlet terör karşısında yılıp, bayramını yok etmez. Ne yazık ki devleti yönetenler 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim tarihlerini sevmiyorlar; bu tarihlerde bayramların kutlanmasını engelleyecek bahane bulamazlarsa, kulaklarında uğultu başlıyor ve hastaneye yatıyorlar. Aslında Milli bayramlar, Milli birliğin güç ve kudret kazandığı günlerdir. Fakat, 36 etnik gruptan bahsedenler ise bundan korkarlar! Oysa Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti ebediyen var olacaktır. Buna inancımız tamdır. 23 Nisan, birilerinin oyun oynadığı sadece bir “Çocuk Şenliği” değildir.

Hele uluslararası bir “Çocuk eğlencesi programı” hiç değildir. Bu tarz davranışlar, hem tarihte yaşananları hem de vatanın sahibi olan Türk Milleti’ni inkâr anlamı taşır ki, böyle bir durum da insanlıkla bağdaşmaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığını ve değerlerini korumak ve yüceltmek bizlerin, bütün Türk Milleti’nin asli görevidir. Ne yazık ki; bu koca millet vatan için bedel ödemesini biliyor, gönüllü canını veriyor da, nedense düşünmesini iyi beceremiyor galiba! Yüce Millet, Yüce Devlet’e layıktır.

Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize huzur ve sağlık diliyoruz. Onlara minnettarız. 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızın 96. Yılı kutlu olsun. Gelecekteki Milli bayramlarımızı “Trabzon Atatürk Spor Alanı”nda kutlamak dileğiyle, Ne Mutlu Türküm Diyene...