Ekonomi
adına güzel sözlere inanmak istiyoruz ancak diğer taraftan ülkemizde 33 milyon
kişinin kredi borcu ile boğuştuğunu duyunca bu inancımız yerini hüsrana
bırakıyor. Yaşanan salgın sonrası bankaların neredeyse sıfır faizle dağıttığı
kredilerin ödeme tarihleri başlayınca korkunç gerçek ortaya çıktı.
Kredi kartı
sahibi olan 26 milyondan fazla kişinin 133 milyar lira kredi borcu var.
Ortalama kişi başı 5 bin lira herkesin borcu var. Bireysel kredi ve kredi kartı
borcu olan kişi sayısı 5 milyona dayandı. Ekonomideki etkileri azaltmak için
batık kredilerin bildirim süreleri değiştiği için gerçek veriler henüz
bilinmiyor.
Vatandaşın
kredi borcunun yanı sıra çek senette de yaşadığı sorunlar devam ediyor. Yılın
ilk 10 ayında 23 binden fazla kişinin 11.1 milyar liralık 169 bin 874 adet
çekine karşılıksız işlemi yapıldı. Protesto olan senet sayısı ise ilk 9 ayda
459 bin 146 adet olurken bunların toplam tutarı 8.6 milyar lirayı geçti.
Vatandaş ve iş dünyasının içinde bulunduğu tablo bu, diğer taraftan ortalama
kişisel gelir yüzde 4.6 azalırken hanelerin yüzde 42.7’nin borçları arttı.
YURTLAR
KİMİN ELİNDE?
İnsanın
nevri dönüyor. Tarikat ve cemaatlerin toplumda nasıl bir erozyona neden
olduklarını bilmeyen, görmeyen, duymayan kalmadı. Daha dün bir tarikat lideri
denilen kişinin cinsel saldırı nedeniyle davası görüldü.
Ülkemizde
tarikat yurtlarının arttığına bütçe görüşmeleri sırasında dikkat çekilmiş ve
tarikatların yatak sayısının 180 bine ulaştığına parmak basılmış. Bu nasıl
uygulama Allah aşkına? Yurtlar kimin elinde?
Bakın,
devlet yurtlarımızın yetersiz olması nedeniyle, evde oturmaya ekonomik gücü
yetmeyen sayısız evladımız tarikat ve cemaat yurtlarında kalma yolunu seçiyor.
Neden ortaöğretim ve yükseköğretimde eğitim öğretim gören çocuklarımız için
yeterli barınma imkanı sunulmuyor şaşırıyorum. Tarikat ve cemaatler boş
bırakılan meydanı doldurmaya ve evlatlarımızı kandırmaya devam ediyor. Hiç
kimsenin evlatlarımızı böyle bir seçimle karşı karşıya bırakma hakkı yoktur.
Çözümü bulacak olanların şikayet değil icraat yapma zamanı geldi de geçiyor.
VİRÜSLE
MÜCADELE
Mart ayından
itibaren koronavirüsle mücadele ediliyor. Sayısız vatandaşımız hayatını
kaybetmeye devam ediyor. Alınan önlemlerde ilk akla gelen 65 yaş üstü kişiler
oluyor. Sokaklarda sigara içmek yasaklanıyor, mekanların kapatma saatleri
kısıtlanıyor, sayı yine artıyor.
Hepimiz
yaptığımız sohbette, duyarsız ve sorumsuz kişilerin virüsün yayılmasında neden
oluyor, milleti iki hafta eve kapatıp bu virüsün yüzde 90 civarında yayılması
önlenir diye konuşuruz. Diğer taraftan millet ne yiyecek ne içecek ne yakacak, elektrik,
su, doğalgaz borcunu nasıl ödeyecek, kirasını nasıl verecek diye de sorarız.
Akla
devletin her vatandaşına gerekli desteği sağlaması gelir. Gelir de nasıl
sağlanacak bu destek, kasa tamtakır, gömmüşüz parayı betona, yola, köprüye
borçlanmışız müteahhide, hazine onlara çalışıyor. Sonuç olarak salgının önüne
geçilmesi için en tepeden en aşağıdaki kişiye kadar herkes bu fedakarlıkta
üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini artık görmek lazım.