SON DAKİKA



Haber > Dünya > Libya’da savaşın seyri değişiyor

Libya’da savaşın seyri değişiyor

16 Nisan 2020 Perşembe - 13:01




Türkiye ile Libya arasında imzalanan güvenlik mutabakat muhtırası sonrasında UMH’nin askeri kapasitesini artırması, bir yılı aşkın süredir başkent Trablus’u ele geçirmeyi başaramayan Hafter’e bağlı LUO’nun hedefini daha da imkânsız hale getirmiş bulunuyor.





4 Nisan’da birinci yılını  geride bırakan Libya’daki savaş, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve  ateşkes girişimlerine rağmen halen devam ediyor. Ocak ayından itibaren Birleşik  Arap Emirlikleri (BAE) ve Rusya’nın Libya’nın doğusuna gerçekleştirdikleri yoğun  kargo uçuşları, o dönem devam eden ateşkes ve siyasi çözüm görüşmelerine rağmen  büyük bir savaşın kapıda olduğunun habercisiydi. Sonuç itibarıyla yoğun askeri  ikmallerin ardından darbeci general Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu  (LUO) 28 Şubat itibarıyla yeniden Trablus’a saldırmaya başladı. Ulusal Mutabakat  Hükümeti’ne (UMH) bağlı Öfke Volkanı Operasyonu güçleri ise 25 Mart sabahında  Trablus ablukasını kırmak için bütün cephelerde “Barış Fırtınası Operasyonu”nu  başlattı. Böylece Giryan’ın ardından UMH, ikinci defa savunma yerine saldırı  pozisyonuna geçmiş oldu. 
Libya’da savaşın oldukça uzun zamandır aynı cephe hatlarına sıkıştığı  tespitinden yola çıkıldığında, tırmanan savaşın seyrinde birtakım sorular da ön  plana çıkıyor. Sahada neler yaşandığı ve mevcut durum itibarıyla büyük bir  değişimin yaşanıp yaşanmayacağı ve yeni gelişmeler ışığında olası senaryoların  neler olabileceği ön plana çıkan sorular olarak masada.
 
Esasen Libya 2020 yılına bir dizi diplomatik girişim öncülüğünde  siyasi çözüm umuduyla girmişti. Kasım ayında UMH ile iki mutabakat muhtırası  imzalayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Eylül 2019’dan itibaren  Wagner üzerinden Libya savaşına doğrudan müdahil olan Rusya Devlet Başkanı  Vladimir Putin 12 Ocak’ta Moskova’da siyasi çözüm için tarafları bir araya  getirmişti. UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac ateşkes metnini imzalarken Hafter ise  metni imzalamadan Moskova’dan ayrıldı. Kısa bir süre sonra ise Almanya Başbakanı  Angela Merkel 19 Ocak’ta Berlin’de, siyasi çözümün yol haritasını belirlemek  amacıyla ana uluslararası aktörlerin de katılımıyla Berlin Konferansı’nı  gerçekleştirmiş ve 55 maddelik bir metin çerçevesinde Cenevre’de görüşmeler  başlamıştı. Bu görüşmelerin gerçekleştirilmesi adına Birleşmiş Milletler (BM)  öncülüğünde “askeri, ekonomik ve siyasi” olmak üzere 3 ayrı görüşme masası  kurulmuş, Libya’da kalıcı ateşkes sağlanmasını hedefleyen 5 5 formatındaki ortak  askeri komite toplantılarıyla görüşmeler başlamıştı. 26 Şubat’ta başlaması  planlanan “siyasi masa görüşmeleri” ise büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı.  Aynı günlerde UMH, BAE’nin Ocak ortasından bu yana Libya’ya silah gönderdiğini,  Halife Hafter liderliğindeki LUO’yu desteklemek için yaklaşık 100 uçuş  gerçekleştirerek Libya’ya tahmini 6 bin 200 ton ağırlığında cephane ve askeri  mühimmat ulaştırdığını açıkladı. Bahsi geçen uçuşların BAE’deki Suveyhan Hava  Üssü’nden ve Eritre’deki Assab hava üssünden kalktığı biliniyor.
 
28 Şubat ise çok sayıda ihlalle devam eden ateşkesin sahada sona  erdiği tarih oldu ve Hafter’e bağlı LUO, Trablus’a yönelik saldırılarına hız  vermeye başladı. Keza aynı tarihte BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Salame de  Libya’da ateşkes ihlallerinin yaşandığını belirtmiş ve ateşkesin tamamen  bozulabileceği yönünde uyarıda bulunmuştu. LUO’nun Trablus’a yeniden  saldırılarını yoğunlaştırması ve Cenevre görüşmelerinin kadük kalmasının  ardından, iki yıldan fazla bir süredir görevde bulunan Salame, Mart ayında  sağlığının stresi daha fazla kaldırmadığını açıklayarak istifa etti. Fakat  Salame’nin istifası da Trablus’a yönelik saldırıların durdurulması adına güçlü  bir uluslararası inisiyatifin önünü açmaya yetemedi. Benzer şekilde Kovid-19  salgını nedeniyle ABD, birçok Avrupa ülkesi, Türkiye ve BAE tarafından  desteklenen bir insani ateşkes çağrısı yapılmış ancak bu ateşkes kabul edilmesine  rağmen anında ihlal edilmiştir. LUO daha geçtiğimiz hafta içinde Kovid-19  hastalarını tedavi etmeyi amaçlayan bir hastaneyi iki kez bombaladı. Başkentte  yaşanan su ve elektrik kesintisiyle devam eden füze saldırıları, Trablus halkının  salgınla mücadelesini imkânsız hale getiriyor.
 
Sahada neler oluyor?

LUO’nun 28 Şubat’tan itibaren Trablus saldırılarına yeniden  başladığını ifade etmiştik. Ayn Zara başta olmak üzere pek çok cephede bu  saldırılar devam ederken, LUO’nun saldırılarının ana hedeflerinden biri; Giryan,  Zuvara, Zaviye ve diğer cephelerde UMH güçlerinin -özellikle savunma zaaflarını  anlayabilmek için- füze ve top atışlarıyla test edilmesiydi. Bunun yanı sıra,  Ocak ayından itibaren Türkiye’nin sağladığı askeri yardımlarla elde edilen askeri  kapasiteyi hedef alan saldırılar ise Mitiga ve Trablus havalimanları ile  limanlarına yoğunlaşmaktaydı. 22 Ocak’ta Mitiga havalimanını hedef alan Grad  roket saldırıları daha sonraki aylarda da devam etti. Benzer şekilde Trablus  Limanı da gelen yardımların engellenmesi amacına yönelik füze saldırılarına maruz  kaldı.
 
Buna mukabil UMH de içinde bulunduğu ablukayı kırmak için cepheleri  kuvvetlendirmeye çalışmakta ve özellikle güney-doğu Trablus üzerindeki tehdidi  ortadan kaldırmak için Nefusa Dağlarındaki Cadu’ya ikmalde bulunmaktaydı.  Cephelerin güçlendirilmesi için askeri koordinasyon ile ikmallerin yoğunlaşmasına  ek olarak yeni elde edilen askeri yardımlarla hava savunma ve hava saldırı  alanları başta olmak üzere UMH’nin askeri kapasitesinin de artırılması söz konusu  oldu. 2014’ten itibaren ülkede ilerleme kaydeden LUO, BAE’nin sağladığı drone  filosu, Kadim Hava üssünden savaş uçaklarıyla verdiği hava desteği, Rusya’nın  sağladığı hava savunma sistemleri sayesinde hava üstünlüğünü elinde tutuyordu.  Nisan 2019’dan bu yana karada ise müttefikleri BAE ve Rusya tarafından sağlanan  silahlarla Sudanlı, Çadlı ve Rus paralı askerleri sayesinde oldukça avantajlı  konumdaydı. BAE, 2016’dan beri Hafter güçlerine destek sağlayan ve Bingazi’nin  yaklaşık 170 kilometre doğusunda yer alan Kadim Hava üssünü inşa etmişti. Hava  üssünde, Rus ve Fransız yapımı savaş uçaklarının yanı sıra Hawk hava savunma  sistemlerinin kurulduğu daha önce teyit edilmişti. BAE, LUO’ya ayrıca Çin yapımı  Wing Loong II SİHA filosu da tedarik etmiş bulunuyor. Çin yapımı Wing Loonglar  Trablus’a yönelik büyük sivil kayıplarına neden olan gece baskınlarında  kullanılmaktaydı. BAE tarafından sağlanan bu hava desteği ile LUO, UMH kuvvetleri  üzerindeki hava üstünlüğünü korumaktaydı ancak Kasım 2019’da Türkiye-Libya  arasında imzalanan güvenlik mutabakat muhtırası sonrası Türkiye’nin UMH’ye  sağladığı askeri yardım, UMH’nin askeri kapasitesini artırmış, özellikle hava  üstünlüğünü ele geçirmesini sağladı. Özellikle Ocak 2020 sonrasında Trablus’a  verilen radar, hava savunma sistemleri, frekans/sinyal karıştırıcı cihazlar ve  gece görüş cihazları LUO’nun ve BAE’nin hava kuvvetlerini köreltti ve özellikle  BAE’nin savaş uçaklarıyla hava operasyonları gerçekleştirmesi zorlaştı. Bu  nedenle de Ocak sonrasından itibaren saldırılar, Grad roketleri ve diğer karadan  atış unsurları ile bombardıman şeklinde gerçekleşmekte. Ne var ki sahada  gerçekleşen bu değişim, LUO’nun Trablus merkeze yönelik karadan gerçekleşen füze  bombardımanını engelleyememesini beraberinde getirdir. Bu saldırılar aynı zamanda  sivil kayıpların artmasına neden olmakta. Bu duruma ek olarak LUO’nun Ayn Zara’da  ufak da olsa elde ettiği ilerleme, UMH üzerindeki baskıları artırdı.
 
UMH’ye bağlı güçler Trablus ablukasını kırmak amacıyla, 25 Ocak günü  başlatılan “Barış Fırtınası Operasyonu”nu çerçevesinde karşı saldırıya geçti ve  LUO kontrolündeki Vatiyye hava üssüne operasyon düzenledi. UMH’nin son dönemde  yoğun şekilde askeri ikmal yaptığı Nefusa Dağlarındaki Cadu’nun 60 km güneyinde  bulunan Vatiyye hava üssü Ağustos 2014’ten itibaren LUO kontrolünde. Nisan  2019’da kısa süreliğine de olsa UMH birliklerinin kontrolüne geçmiş ancak tekrar  kaybedilmişti. Başkent Trablus’un güneybatısında yer alan ve ikinci en stratejik  üs konumundaki Vatiyye hava üssünün, Terhune ve Trablus’un batı kanadındaki LUO  cephelerinin ikmal merkezi olması nedeniyle UMH tarafından öncelikli bir hedef  olarak seçildiği görülüyor. Buna karşılık LUO, UMH’nin Cadu’ya ikmalini  engellemek adına Nefusa dağlarının batı ucunda yer alan Nalut bölgesindeki askeri  hedeflere hava operasyonları düzenlemişti. Düz bir alanda inşa edilmiş olan  Vatiyye hava üssü ele geçirilmesinden ziyade savunması zor bir hedef. 2014  sonrasında BAE başta olmak üzere dış ittifakları sayesinde sahip olduğu hava  üstünlüğüyle LUO Vatiyye’yi elinde tutmayı başarabildi; fakat UMH, devraldığı  hava üstünlüğü ile Vatiyye’nin kontrolüne ele geçirerek güney ve batı cepheleri  arasındaki bağlantıyı kesmeyi ve böylece bu iki cephede ilerleme kaydetmeyi  hedefliyor. UMH 25 Ocak’ta kısa bir süre içinde Vatiyye hava üssü ele geçirmiş,  ama hava desteğine rağmen karadan ilerlettiği birliklerinin sayısının yeterli  gelmemesi nedeniyle aynı gün üssün kontrolünü kaybetmişti. Saldırıya katılması beklenen farklı cephelerden gelecek güçlerin son anda vazgeçmesi bu geri  çekilmenin ana sebebi olarak görünüyor.
 
Vatiyye’nin kontrolünü yeniden ele geçiren LUO, karşı bir saldırıyla  Trablus’un batı kapısında hızlı bir ilerleme kaydederek Rikdalin, el-İsa,  Ajaylat, Zlatan, Sabrata ve Surman’ı da ele geçirdi. En batıda Tunus sınır  kapısına kadar ilerleyen LUO, sınır kapısının olduğu Ras Ajdir’deki UMH güçlerini  ablukaya aldı ancak Tunus ile olası bir gerginliğe mahal vermemek adına şimdilik  çatışmasızlık içinde ablukayı devam ettirmekte. Ülkenin batı kıyı şeridindeki  önemli bir Amazig kenti olan Zuvare de, Ras Ajdir gibi abluka altında. Batı  kanatta ilerleyen LUO’nun, kısıtlı bir askeri varlıkla bölgede bulunmakla  beraber, bu cepheye askeri yığınak yapmaya başlamasının ardından 13 Nisan’da UMH  güçleri, Sabrata ve Surman’ı ele geçirmek için saldırı başlattı. Hava  saldırılaryla başlayan operasyon sonrasında iki gün içerisinde kaybedilen  Rikdalin, el-İsa, Ajaylat, Zlatan, Sabrata ve Surman yeniden ele geçirildi ve  sınır kapısının olduğu Ras Ajdir ile yeniden kara bağlantısı sağlanmış oldu.  Vatiyye hava üssüne yönelik hava saldırıları ise devam ediyor.
 
Güneybatı cephesinde çatışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Ayn  Zara ekseninde bulunan Ebu Selim mahallesi, savaşın başladığı Nisan 2019’dan  itibaren LUO’nun yoğun saldırılarına hedef olan bölgelerden biri. Bu hat üzerinde  bulunan güçlerin taraf değiştirmesini başaramayan LUO, bir yıldan fazladır hava  ve füze saldırılarıyla Trablus merkeze doğru ilerleme kaydetmeye çalışmasına  rağmen mesafe alamazken, UMH’nin hava operasyonları ile LUO’ya büyük kayıplar  verdirdiği görülüyor. Ancak bu cephedeki tehdidin ortadan kaldırılması için  UMH’nin Terhune’nin kontrolünü yeniden ele geçirmesi gerekiyor.
 
Bir diğer hareketli cephe ise Misrata’nın güvenliğini doğrudan  etkileyen doğu kanat. UMH, daha önce aşiretlerin ve askeri milislerin taraf  değiştirmesi sonucu LUO kontrolüne geçen Sirte kentini yeniden ele geçirmeyi  hedeflerken, LUO ise Zemzem Vadisi ve Abu Grein bölgesi üzerinden Misrata’ya  girmeye çalışmakta. Öte yandan bu cephedeki gelişmeler UMH’nin hava üstünlüğü de  ortaya koyması açısından da ön plana çıkıyor. 27 Mart günü karadan ilerlemeye  çalışan güçlerin UMH tarafından püskürtülmesinin ardından, 28 Mart’ta Sirte’nin  batısında stratejik hedeflere yönelik düzenledikleri hava saldırısında Sirte  Operasyon Odası vuruldu ve bu saldırıda LUO üst kademesinden önemli isimler  öldürüldü. Sirte Operasyon Odası Komutanı Tümgeneral Salim Diryak, asistanı  Kaddafi el-Sadai, Rabea el-Fercani, Salim el-Tavergi ve Hamid el-Şaeri’nin  öldürüldüğü bu saldırının LUO’ya büyük bir darbe vurduğu açık. Ayrıca 12 Nisan’da  UMH Ordu sözcüsü Albay Tayyar Muhammed Kanunu, Ebu Kıreyn bölgesinde  gerçekleştirilen operasyonlarda LUO’ya ait iki Çin yapımı Wing Loong II SİHA ile  bir MI-35 helikopterin düşürüldüğünü açıkladı.
 
Hava üstünlüğü mücadelesi

Hava üstünlüğünün kimin elinde olduğu da savaşın nasıl ilerleyeceğini  belirleyen en önemli unsur olmaya devam ediyor. Türkiye-Libya arasında imzalanan  güvenlik mutabakat muhtırası sonrasında UMH’nin askeri kapasitesini artırması,  özellikle hava saldırı ve savunma sistemlerine sahip olması, bir yılı aşkın  süredir başkent Trablus’u ele geçirmeyi başaramayan Hafter’e bağlı LUO’nun  hedefini daha da imkânsız hale getirmiş bulunuyor. UMH’nin Tümgeneral Usame  Cuveyli komutasında başlattığı Barış Fırtınası Operasyonu batı, güney ve doğu  olmak üzere tüm cephelerde ilerleme kaydetmeyi, böylelikle Trablus ablukasını  kırmayı hedefliyor. UMH, LUO kontrolündeki hava üslerine operasyon yapmaya ve  buradaki askeri güçleri yıpratmaya çalışıyor. Bu hedefler çerçevesinde UMH’nin;  Vatiyye hava üssünü ele geçirerek Terhune ve batı cepheleri arasındaki ikmal  hattını koparmayı,Terhune’ye doğru ilerleyerek güney cephesindeki LUO tehdidini  ortadan kaldırmayı, batı cephesinde Sirte üzerinden ilerleme kaydederek Misrata  kentinin güvenliğini sağlamayı kısa vadeli askeri hedefler olarak belirlediği  gözlemleniyor.
 
Buna mukabil Kadim Hava üssündeki Miragelar başta olmak üzere BAE’ye  ait savaş uçaklarının hava operasyonlarına katılıp katılmayacağı bu açıdan  önemli. Ayrıca UMH’nin elde ettiği hava üstünlüğünü kırmak adına LUO’nun hava  savunma füzesi Fransa yapımı Mistral MANPADS’ler aldığı söylentileri de var. Bu  söylentilerin doğru olup olmadığı henüz bilinmezken, LUO’nun UMH’nin hava  üstünlüğünü kırmak amacıyla bazı adımlar atması muhtemel. Hava üstünlüğü  mücadelesi Libya’da devam eden uluslararası mücadelenin çok boyutlu yapısının  kristalize olmasına da katkıda bulunuyor. Her ne kadar BAE, Mısır ve Rusya’nın  Halife Hafter ve LUO’ya sağladığı destek daha çok ön plana çıksa da batı  kanadında gerçekleşen UMH ilerlemesi sonrası ele geçirilen askeri mühimmatlar,  Libya savaşındaki İsrail bağlantısını da “hava üstünlüğü” mücadelesinde gündeme  getirdi. BAE’nin bir İsrail firması tarafından üretilen ve Mısır üzerinden  aktarılan gelişmiş hava savunma sistemlerini LUO’ya ulaştırdığı iddiaları  Libya’da savaşın tansiyonunun düşmeyeceğini ortaya koyuyor.
 
 [Tunus, Libya ve Mısır konularında serbest araştırmacı olarak çalışan  Nebahat Tanrıverdi Yaşar Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası  İlişkiler Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir]
 

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap