SON DAKİKA



Haber > Dünya > ABD - İran krizinde bu noktaya nasıl gelindi?

ABD - İran krizinde bu noktaya nasıl gelindi?

08 Ocak 2020 Çarşamba - 16:02




Orta Doğu'da önemli değişikliklere neden olan 1979 İran devriminden sonra, ABD-İran ilişkileri, 41 yıl önce ABD'nin Tahran Büyükelçiliğinin basılmasıyla bozulmaya başladı.





"1979’da ABD’nin Tahran Büyükelçiliğinin işgali ve 52 Amerikan diplomatının 444 gün boyunca rehin tutulmasıyla başlayan ve süreklilik arz eden İran-ABD gerilimi, 40 yılın muhtemel bir “nihai tırmanışı” ve son dönemde birbirini izleyen “yanlış muhasebeler” yüzünden açık bir savaşı kaçınılmaz hale getirebilir." diyor  Hadi Khodabandeh Loui ( İran Araştırmaları Merkezi’nde (İRAM) araştırmacı olarak görev yapmaktadır)

ABD’nin yıpratıcı yaptırımlarını bir “ekonomik savaş” olarak tanımlayan İran, Trump yönetimine ve bölgedeki müttefiklerine yönelik baskıyı arttırmak için “kontrollü gerilimi tırmandırma” stratejisini uygulamaya koymuştu. ABD’ye ait insansız hava araçlarının düşürülmesi, Suudi Aramco tesislerine düzenlenen saldırı, Kerkük’te Amerikan askerlerinin bulunduğu K1 üssünün vurulması ve nihayetinde ABD Bağdat Büyükelçiliğinin basılmasıyla kritik bir “eşik” aşıldı. 
Washington ve Tahran'ı topyekün savaşa yaklaştıran süreç iki yıl önce başladı.
  



Hemen ardından İran'a yaptırımlar yoğunlaştırıldı. Amaç İran ekonomisini çökerterek İran'ın Ortadoğu'daki etkisini kırmaktı.
İran petrol sektörünü de hedef alan yaptırımlar nedeniyle giderek köşeye sıkışırken, Tahran ve Washinton hattı iyice gerildi.
Tansiyon yükselirken ABD, Körfez bölgesine uçak gemisi ve B-52 bombardıman uçakları gönderdi.

Gerilim geçen yıl mayıs ve haziran aylarında Umman Körfezi'nde 6 petrol tankerinin hedef alınmasıyla daha da tırmandı. Amerikan yönetimi saldırılardan İran'ı sorumlu tuttu.



İran ordusu 20 Haziran'da ise Hürmüz Boğazı'nda insansız bir ABD hava aracını düşürdü. ABD Başkanı Donad Trump, İran'a misillemede bulunmaktan son anda vazgeçti. Bunun yerine İran'a yönelik ambargolar artırıldı.

Eylül ayında bu kez tansiyonu yükselten haber Suudi Arabistan'dan geldi. İnsansız hava araçlarıyla Suudi Arabistan'daki iki petrol tesisi hedef alındı. Suudi Arabistan petrol üretimi bu saldırılarla büyük sekteye uğradı. Saldırıların sorumluluğunu Yemen'deki Husi milisler üstlendi.
  
ABD ve Suudi Arabistan ise, İran'ı sorumlu tuttu. Ancak ABD bu saldırıya doğrudan misilleme yapmaktan kaçındı.



ABD ve İran arasındaki gerilim son olarak Irak'a da taşındı. İran'ın destek verdiği Iraklı milislerin, son dönemde ABD askerlerinin bulunduğu üsleri hedef alan roket saldırıları düzenlemesi iki ülkeyi yine karşı karşıya getirdi.
En son 27 Aralık'ta Kerkük'teki bir askeri üsse 30'dan fazla roket atıldı. Bir Amerikalı öldü, 4'ü yaralandı.

ABD saldırıdan İran'ın destek verdiği Haşdi Şabi bünyesindeki Hizbullah Tugayları'nı sorumlu tuttu.
29 Aralık'ta Irak ve Suriye'de Hizbullah Tugayları'na ait üslere misilleme saldırısında bulundu. ABD'nin hava saldırılarında 25 Iraklı milis öldü.



Bu saldırıya öfkelenen Iraklı misiler 31 Aralık'ta Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği'ne baskın düzenledi. Büyükelçiliğin güvenlik kulübeleri ve bazı duvarları ateşe verildi.
  
ABD saldırıdan İran'ın destek verdiği Haşdi Şabi bünyesindeki Hizbullah Tugayları'nı sorumlu tuttu.
29 Aralık'ta Irak ve Suriye'de Hizbullah Tugayları'na ait üslere misilleme saldırısında bulundu. ABD'nin hava saldırılarında 25 Iraklı milis öldü.
Bu saldırıya öfkelenen Iraklı misiler 31 Aralık'ta Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği'ne baskın düzenledi. Büyükelçiliğin güvenlik kulübeleri ve bazı duvarları ateşe verildi.




ABD güvenlik birimleri Süleymani’yi ortadan kaldırma seçeneğini devamlı masada tutsalar da bunun tırmanmaya giden bir tehlikeli adım olduğunun bilincindeydiler. Hatta Mossad’ın 2015 yılında Süleymani’ye Şam yakınlarında bir suikast planladığından haberdar olan Washington, Tel Aviv’i bu kararından vazgeçiremeyeceğini görünce doğrudan Tahran’ı uyarmıştı.
  
ABD basını, güvenlik bürokrasisine mesafeli tavrıyla bilinen Trump’ın Süleymani suikastının emrini verirken, hasım bir ülkenin iki numaralı isminin ortadan kaldırılmasının ağır stratejik sonuçlar doğurabileceği konusunda pek bir fikrinin olmadığını ve farklı öncelikleri dikkate aldığını öne sürüyor. 
  
Özellikle 1979 ABD Tahran Büyükelçiliği baskını ve 2012 yılında ABD’nin Libya Büyükelçisinin Bingazi’de öldürülmesinin ABD’li seçmende bıraktığı travmatik etkinin farkında olan ve benzer bir durumun Irak’ta yaşanmasının seçim kampanyasını yerle bir edeceğinden kaygılanan Trump, Bağdat’taki elçilik baskınının sorumlusu olarak gördüğü Süleymani’nin ortadan kaldırılması emrini vermiştir.
  
ABD’nin Bağdat Büyükelçiliğine düzenlenen saldırı ve İran’ın bölgesel politikasının baş mimarı olan Süleymani’nin öldürülmesi, iki ülkeyi uçurumun eşiğine sürüklediği gibi, Orta Doğu’yu da yıkıcı bir çatışma sahnesine dönüştürebilir.
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap