Ersun Yanal'la patlak veren kasırgalı bir dönemin ardından Rıza Çalımbay'la alınan Galatasaray galibiyeti Trabzonspor'u şimdilik sütliman bir takım yaptı. 2-1'lik galibiyet kış mevsimi öncesinde bordo-mavili taraftarları biraz olsun ısıttı, umutlandırdı.

Çalımbay'ın en büyük artısı ise Yanal'ın basınla arasına inşa ettiği duvarı yıkması oldu. Eleştirileri kulak arkası eden Yanal'ın aksine Çalımbay söylenenlere kulak kabartmayı tercih etti. Rıza hoca, önce idmanları basın mensuplarına açtı, ardından basınla her hafta bir araya gelerek değerlendirmeler, takımın geleceğine yönelik eleştiri odaklı toplantılar yapmaya başladı.

Şüphesiz Yanal'ın en büyük kayıplarından biri de basınla arasında estirdiği soğuk rüzgarlardı. Çalıştığı süreçte gerek yerel gerekse ulusal bazda yayın yapan gazete ve televizyonların, internet sitelerinin tenkitlerini dikkate almayan Yanal bunun sonucunda takımının aldığı mağlubiyetlerle alabora oldu ve Karadeniz'in serin sularına gömüldü.

Peki, Rıza Çalımbay, basınla arayı ısıttığında başarıya ulaşabilir mi? Kuşkusuz eleştiri, başarıya giden yolda en önemli argümandır. Yanlışları görmezden gelip, tavsiyeleri ve önerileri kale almazsan kabuğundan çıkman güçleşir. Sonunda varacağın köyün adı 'Hayal Kırıklığı' olur.

Çalımbay, basınla buluşmaları sayesinde takımı daha yakından tanıma, göze batan hataları tespit etme fırsatı buluyor. En azından 'Her şeyi ben bilirim' havasında değil. 

Yanal, şayet kendi bildiğini okumak yerine basına yansıyan eleştirilere odaklansaydı özellikle 4-3'lük Alanyaspor ve 6-1'lik Akhisar hezimetlerini yaşamayabilirdi. 3-0 öne geçilen bir maçta bir teknik adam nasıl olur da başına gelebileceklerden bihaber olur? Ya da Trabzon orijinli Akhisar takımını nasıl olur da hafife alır?

Nitekim bunların bedelini Yanal giderek ödedi; ancak cezasını Trabzonspor ve bordo-mavili camia çekti, çekmeye devam ediyor. Oysa son günlerde Çalımbay, rakip takımları mercek altına alıyor, artılarını, eksilerini öğreniyor, özellikle Trabzon basınını takip ediyor ve o hafta oynanacak maça takımını ona göre hazırlıyor. Yani Yanal gibi don kişotluğa soyunmuyor.

Yanal krizi iyi yönetemedi; Çalımbay kadro mühendisliğini bildiğini, 'krizsavar' olduğunu daha ilk günlerden itibaren belli ettiriyor.

Yanal güneşi balçıkla sıvamaya çalıştı; Çalımbay ise 'bir elin nesi var, iki elin sesi var' atasözüne uygun hareket ediyor. Elbette biz ameliyata giren cerrahın işine karışmıyoruz; ama Trabzonspor'un silsile halinde ışığı göreceği inancındayız.