Zor zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde deprem ve sel
felaketi ile içimiz sızlasa da, her zamanki güzelliği, ihtişamı ve
hissettirdiği yoğun duygularla bir ramazana daha ulaştık. Acılarımız taze,
yüreklerimiz buruk, duygularımız karışık. Bir günde tüm varlığımızın elimizden
kayıp gidebileceği, canımızın, sevdiklerimizin bu dünyadan beklenmedik bir
zamanda göçebileceği gerçeği ile bir kez daha yüzleşmenin yorgunluğu var
yüreklerimizde. Zaman da değişti, bizler de.
Sevdiklerini kaybedenlerin kalabalık iftar sofraları yok
artık. Eve girince kokusu gelen bir çorba tenceresi kaynamıyor ocakta.
Yetiştirme telaşı ile yapılan son hazırlıklar yerini sakinliğe bıraktı,
fırından sıcacık pide ya da ekmek almak için bekleyenler azaldı. Hatta belki
ekmek götürecek bir ev ya da kimse de kalmadı. Kapıdan girince “hoş geldin”
diyerek sarılanlar olmadı, gidilen bir ev ve kapısı sadece anılarda kaldı.
Akşam gün içinde yaşananların anlatılacağı aile meclisleri, sohbetler yerini
yalnızlığa bıraktı. Konuşmaların, gülüşlerin, kahkahaların yankılandığı beton
duvarların yerini çadırlar, konteynırlar aldı. Misafirler için saklanan yemek
takımları, özel günlerde giyilecek kıyafetler, bir gün lazım olur diye alınan
eşyaların bir anlamı kalmadı. Geçen yıl masada olan iftar yemeği tabaklarının
sayısı azaldı. İçilen bir damla suya, yenilen bir lokmaya, gülüşlere, seslere,
sözlere hüzün bulaştı. Akla gelmeyenler başa geldi, acılar yüreklere kitlendi.
Hiçbirimiz eskisi gibi değiliz artık, yenisi gibi de çok uzun süre
kalmayacağız. Her yeni gün ile yeni şeyler öğreneceğiz, yaşayacağız ve bir gün
bu hayatta olmayacağız. Hep bildiğimiz ama zaman zaman unuttuğumuz bu idrakle
ulaştığımız ramazan geldi, hoş geldi…
Birliğin, beraberliğin, paylaşmanın, yardımlaşmanın,
hoşgörünün tam anlamıyla hissedileceği, ruhen ve bedenen gerçek manada bayrama
ulaştıracak bir ramazan ayı geçirmemiz dileğiyle.
Sağlıcakla kalın.