Siz, insan mısınız? Siz, gerçekten
Müslüman mısınız? Siz, Anayasa-Yasa tanımaz mısınız? Siz, Türk milletinin
koyduğu yasalardan üstün müsünüz? Siz, ahlaklı, dürüst insanlar mısınız? Siz,
dinî ahlakı dibe vurdurdunuz! Neden mi? Çünkü ahlakın sınırı, kanunların
sınırından daha dardır. Ahlakı çiğnemeden yasaları çiğneyemezsiniz. Yasaları
çiğnediğinize göre, ahlak çizgisini çoktan paramparça etmişsiniz demektir! Siz,
kendi kıt aklınızla 17/25 Aralık 2013 tarihini MİLAT ilan ettiniz! Siz, hangi
anayasal-yasal yetki ile, işinize gelen bir tarihi milat ilan ediyorsunuz?
Milat koymak sadece Türk milletinin
yetkisindedir, bunu da Anayasa’da kullanır. Türk milleti, Cumhuriyet Tarihi
boyunca sadece bir tek milat ilan etmiştir. O da, can vererek, kan dökerek ilan
ettiği milattır. Tarihi de 29 EKİM 1923’tür… Siz, ağzınızı açtığınızda YALAN
püskürtüyorsunuz. Yalan ağzınıza yuva yapmış! Siz, yolsuzlukla, hırsızlıkla,
kul hakkı yemekle yoğrulmuşsunuz! 17/25 Aralık Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet
olaylarına “Darbe” diyorsunuz. Bizzat suçlanan bakanlar, olayın bir “Hırsızlık
Çuvalı” olduğunu, ses ve görüntü tapelerinin gerçek olduğunu televizyonlarda
söylüyor.
Siz, Reza Zarrab denen İranlı
dolandırıcı ile iş tuttunuz. Yetmedi, uluslararası dolandırıcı SBK ile de iş
yaptınız. Bu iki sahtekar, normal bir dönemde bırakın siyasetçileri, bir
kaymakamın makamına bile sokulmayacak tiplerdir. İstihbaratınız mı yok, ya da
bu itleri bile bile mi baş tacı yaptınız? Siz, sakın bir daha 15 Temmuz’dan
“Destan” diye bahsetmeyin! Siz, 11 sene aynı yatağı paylaştığınız CIA
elemanını, paylaşımda kavga çıkınca mı tanıdınız? Türk Devletinin binlerce
yıllık sırlarını FETÖ kanalıyla düşmanla paylaştınız da FETÖ ile neyi
paylaşamadınız? Siz, Boğaz Köprüsündeki “Dürbünlü Tüfekli Usta Nişancı
Katillerin” öldürdüğü 251 insanımızın sorumlususunuz! (Tek merminin bile
balistik kontrolu YOK) Siz, Erol Olçok ve oğlu Abdullah Olçok’un ölümünün
sebebisiniz! Siz, tüfeğinde mermisi olmayan üç aylık Mehmetçiklerin, canlı
canlı kafalarının kesilmesinin günahını ne bu dünyada ne de ahirette asla
ödeyemezsiniz. Siz, vatan evlatlarının katline engel olmamakla, tüm insanlığı
öldürdünüz…
Aziz Türk milleti; siz,
kendinizdeki cevherin farkında olamayabilirsiniz. Siz, algı operasyonları ve
devlet gücünün ahlaksızca kullanılmasından dolayı korkmuş olabilirsiniz. Ama
şunu iyi bilin, siz yani Türk milleti, bugünkü
halinizdeki gibi bir millet değilsiniz. Siz, boğazına kadar yolsuzluğa
batmış bu İhvan iktidarına da, pısırık beceriksiz muhalefete de mahkum
değilsiniz. Yapacağınız iş çok basit: Ayağa kalkacaksınız, vatanın sahibi
olarak kaderinize el koyacaksınız ve güvendiğiniz bir öz evladınıza görev
verecek ve onu denetleyeceksiniz… Atatürk iki kuruma çok güvenirdi; Türk
Ordusuna ve Türk Gençliğine! Ama Cumhuriyeti sadece Türk Gençliğine emanet
etti. Nedenini merak etmiyor musunuz?
Eyy Atatürk’ün Cumhuriyeti Emanet
Ettiği Türk Gençliği; “Töremizde Yöremizde Söz Buyurur, Yazıyı Başkası da Okur.
Sözü Biz Söyleriz. Eğip Bükmeden, Kırıp Dökmeden, DOĞRU söyleriz.” (Prof. Dr. Mahir Aydın)
Şimdi, söz söyleme zamanı! Biz
vatanımızın sahibiyiz, demek zamanı! Kaçıp gitmek zamanı değil, kalıp
dedelerimize, atalarımıza, şehitlerimize sahip çıkma zamanı! Anayasal
çerçevede, demokratik direniş hakkımızı kullanarak…
Değerli okurlar; şimdi sizler, “SİZ”
diye bahsettiğimiz “Siyasi Kişiliğin” kim olduğunu merak ediyorsunuzdur. Şu
şartla açıklarım; AKP’nin mevcut kabinesinde halen görev yapan bir Bakan,
“Serdaroğlu, ben o hırsızlardan değilim, ben çalmadım, ben kul hakkı yemedim,
ben harama el sürmedim, ben hırsızlığı görüp susmadım, gereğini yaptım”
(Davutoğlu ve Babacan dahil) desin, ben de size o “SİZİ” açıklayayım. Bu da
size bizim sözümüz, yani özümüz olsun.
Sağlık ve başarı dileklerimle…