“Doğan Görünümlü Şahin” , “Legal Görünümlü İllegal Yapı” gibi deyimleri  Türk Siyaset lügatına sokan kişi, maalesef “Cumhurbaşkanı Görünümlü (Genel Başkan+ Ulema+ Jinekolog+ Ekonomist) Tek Adam”dır. Can çıkar huy çıkmaz, dervişin fikri ne ise, zikri de odur, demiş atalarımız. Erdoğan ve ekibi, kökleri aldatmaya-kandırmaya-kazıklamaya dayanan bu deyimleri kullanmaktan çok hoşlanırlar! Bu üslubun “Devlet Adabına” hiç yakışmadığı, kullananı küçülttüğü, bu konuşmaların ancak Kasımpaşa bitirimhanelerinde geçerli olduğu gerçeğini umursamazlar bile!

Erdoğan ve ekibi “Legal Görünümlü İllegal Yapı” demekle sadece cemaati işaret eder. Bu illegal yapının [Cemaatin] Hasan Sabbah’ın Haşhaşin denen suikastçılarına benzediğini, ülkeye her türlü kötülüğü yapabileceklerini, en galiz küfür ve hakaretleri kullanarak söylerler. Hâlbuki gerçek bambaşkadır. AKP iktidarında geçirdiğimiz 20 sene sonunda, Türkiye’de YÜZLERCE legal görünümlü illegal yapı oluşmuştur. Evet, yanlış okumadınız yüzlercesi at koşturmaktadır!

Tarikatlar-Cemaatler- Saraya bağlı vakıflar-AKP’nin kurdurduğu Vakıflar- AKP’nin kurdurduğu Gıda Bankaları- AKP’ nin kasası gibi çalışan yurtdışı ayakları da bulunan Yardım (!) Dernekleri- Kaçak Kurslar-Kaçak Medreseler-Kaçak Apartman Kiliseleri vs… Bunların hepsi Anayasa’ya, Lâik Cumhuriyete, özellikle mali yasalara aykırı işlemlerde bulunan legal görünümlü illegal yapılardır!  Bu kaçak yapılar aynı zamanda AKP’nin oy deposunu oluşturduklarından,  AKP Hükümetleri tarafından korunurlar ve teşvik edilirler!

Bu illegal yapılar TC Devletinin denetim organları tarafından incelendiğinde devletin nasıl soyulduğu, dolandırıldığı, din istismarı yapılarak insanların yardım duygularının nasıl sömürüldüğü, Cumhuriyetin ve Türk Milletinin nasıl ihanete uğradığı net olarak görülecektir. Türkiye’deki yüzlerce mahallî illegal yapıların yanında, esas 3 (ÜÇ) adet Legal Görünümlü İllegal Yapı vardır; Beraberce bakalım;

1)Adalet ve Kalkınma Partisi; AKP, TC Anayasası ve Yasalarına göre kurulmuş legal bir yapıdır. Fakat faaliyetleri- demokratik rejim hakkındaki açıkladıkları görüşleri, Cumhuriyetin temel değerlerine bakışları, illegal kuruluşlarla işbirlikleri, defalarca “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu, Anayasa’yı ihlal suçu işlemeleri AKP’ nin Legal Görünümlü bir İllegal Yapı olduğunun kanıtıdır. AKP, iktidar olmasa idi ve Türk Yargısı da gerçek anlamda bağımsız olsaydı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu partiyi defalarca kapatması gerekirdi!

2) Cemaat; FETÖ

Dünyanın çeşitli ülkelerinde okulları bulunan, bankaları, medya kuruluşları,  100 milyar dolardan fazla kaynağı olan fakat devlet karşısında “Hayalet” bir görünüş sergileyen illegal bir yapıdır. 2002-2014 arasında, (Erdoğan- AKP Hükümetleri ve CIA) işbirliği ile  TC Devletinin en hassas birimlerinde çöreklenmiş, devleti ele geçirecek ve darbe yapabilecek güce erişmiş tehlikeli bir yapıdır.

Cemaatte şeffaflık yoktur, her işleri saklı gizlidir. Biat kültürüne göre tek kişinin talimatlarıyla yönetilir. Bu İllegal yapıya devletin koridorlarını açan bizzat Erdoğan ve AKP’ dir. Bu konuda Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedik” sözü birlikteliğin ve gizli operasyon ortaklıklarının açık ifadesidir. AKP’de Bakanlık, Milletvekilliği, Parti üst yöneticiliği yapıp da FETÖ ile kucaklaşmayan yoktur!

AKP’ nin sadece bu faaliyeti bile, onun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılması için yeterli kanıttır!

3)KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği)

Bugün için elle tutulur gözle görünür, aynı zamanda terör estiren, gerektiğinde can alan, yakan yıkan illegal yapıların başında KCK gelir.  KCK, Güneydoğu bölgemizde, kendi Adalet-Vergi-Güvenlik sistemini kurmuş,  TC Devletine ve güvenlik güçlerine meydan okuyan illegal bir yapıdır. Türkiye’den başka hiçbir demokratik ülkede böylesine sapık ve kanlı bir illegal yapının oluşmasına izin verilmez, anında kafası ezilir.

Her seçimden önce yapılan AKP-KCK işbirliği ve bu sebepten sarsılan devlet sistemi, başlı başına AKP’nin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılması için yeterli gerekçedir! AKP’nin 20 yıllık yönetiminin bu pervasız tutumu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini zora sokmakta ve yakında Türkiye’nin Uluslararası Mahkemelerde “Teröre Yardım ve Yataklık” eden devletler içinde yargılanması ile karşı karşıya bırakacağı yakın bir tehlikedir. Uluslararası Ceza Mahkemesinin  “Mavi Marmara” olayı ile ilgili kararı sizlere bir şeyler anlatmıyor mu?

Sağlık ve başarı dileklerimle…