Bir komutan; yenileceğini düşünmeye başlarsa, mutlaka
yenilecektir. Cesur olmadığını düşünüyorsa, o korkak biridir. Verdiği emirleri
uygulayan astlarına sahip çıkmayan birine, komutan denemez. Necdet Özel, Türk
Ordusunun 28’inci Genelkurmay Başkanı idi. Arkadaşları 28 Şubat davası ile
saçma-sapan gerekçelerle cezaevlerine atılırken korktu, sesini çıkaramadı.
Yapması gerekeni yapamadı.
Koskoca Türk Ordusu’nun kahraman subaylarının, silah
arkadaşlarının cemaat polislerinin düzenledikleri sahte dijital delillerle
tutuklanmalarını sadece seyretti. “Karşı Devrim” hazırlayan cemaat-tarikat
artıklarının eline Türk Ordusunu oyuncak
etme fırsatı verdi. Kendi ocağına ihanet etti. 28 Şubat 1997’te rahmetli
Karadayı 22’nci Genelkurmay Başkanımız idi.
2 Eylül 2013’te açılan 28 Şubat Davasında FETÖ’cü yargıçlar
tarafından müebbet hapse mahkum edildi. “Bu bir darbe değildir, aklanmadan
ölmek istemiyorum” dedi fakat 26 Mayıs 2020’de vefat etti. Şimdi de, 14 Emekli
Paşa, AKP’nin bitmeyen “Türk Ordusu Düşmanlığı” nedeniyle zindanda ölümü
bekliyor. Eğer Özel, cesur ve gerçek bir komutan olsaydı 28 Şubat komedisi
başladığında şunları yapardı;
*TSK, başıbozuklar alayı değildir. Her şey emir-komuta
zinciri içinde yapılır.
*Benim komutamlığımda yasalara ve demokratik rejime aykırı
bir iş yapılamaz.
*Yanlış bir şey olursa bunun tek sorumlusu vardır, o kişi
komutan olarak benim.
*28 Şubat Kararları, Anayasal bir kurum olan Milli Güvenlik
Kurulunda “oybirliği” ile alınmıştır.
*Bu toplantıda, Cumhuriyetimizin, “Lâiklik İlkesi”, “Atatürk
İlke ve Devrimlerinin” tehlikede olduğu ve Hükümetin yapması gerekenler açıkça
konuşulmuş ve oybirliği ile imza altına alınmıştır.
*Batı Çalışma Grubu ve benzeri kuruluşlar, zamanın
hükümetinin bilgisi ile yapılmıştır. Çalışma yeri Başbakanlık olan bir ekipten,
zamanın başbakanı Erbakan’ın haberi ve izni olmaması mümkün müdür?
*Anayasamızın 174. Maddesi ve Devrim Kanunlarının “ihlâli”
demek olan, Başbakanlıktaki Tarikat-Cemaat Liderlerinin toplantısı bir suçtur.
Bugün olsa yine karşı çıkarım.
*Milli Güvenlik Kurulunun 28 Şubat’ta yayınladığı bildirinin
altına bugün de imza atarım. Savcı bey bu kararların hangisine karşıdır?
*Eğer yapılan eylemlerde “suç unsuru” var idiyse, zamanın
hükümetleri niçin soruşturma açmamışlar? Kendilerine baskı mı yapılmış?
*Anayasamızın 174. Maddesi ve Devrim Yasaları, savcıların
def-i hacet eyledikten kullandıkları kağıt mıdır?
*Yoksa yürürlükte olan Anayasa, “Bu Anayasa Savcıları
bağlamaz” diye bir hüküm mü içermektedir?
*Terör örgütünün önderleriyle “kucak kucağa oturmak”, Türk
Gençlerinin canını almaktan çekinmeyen katillerin başı ile karşılıklı
“şarkı-türkü” söyleyip ticaret yapmak, Öcalan’a af hazırlıkları yapmak suç
olmuyor da, teröristlerle canları pahasına mücadele eden kahramanlar mı suçlu
oluyor?
*Sözün Özü: Ben kukla bir komutan değilim. Suç varsa ben
sorumluyum. Yüreğiniz yetiyorsa beni ifadeye çağırın. Bir kişiyi bile teslim
etmiyorum!
Gerçek komutan böyle yapardı. Ömründe devletin tek kuruşunu
usulsüz olarak harcamayan namus timsali kahramanları zindana koyacaksınız! Ama
servetlerini çocuklarının “takılarına”, “Analarının çıkınlarına”, “Yardım ve
bağışlara” bağlayan, sadaka paralarını dolandıranların hamiliğini yapan
“Hırsızlar İmparatorlarının” ve CIA’in kurguladığı oyun için TSK’yı malzeme
yapan kişiye devletimizin en önemli makamlarını ikram edeceksiniz? Cumhuriyet
savcılarına ve Anayasa Mahkemesi üyelerine şunu sormak isterim; Anayasa ve yasalardan
aldığınız güçle görev yapıyorsunuz.
-Sizin bu gücünüz sadece Türk Ordusunun emekli komutanlarına
mı yetiyor?
-Meslektaşlarınızın “suç şüphesi” ile sorgulamak istedikleri
MİT müsteşarına, yardımcılarına, emeklilerine, pilotlarımızı ölüme gönderenlere,
Uludere’de 34 kişiyi öldürenlere ulaşamaz mısınız?
-Bu ölümlerden dönemin genelkurmay başkanı değil de, ben mi
sorumluyum?
-Deniz Feneri davasına dokunamazsınız değil mi? Davada
görevli bir savcının söylediği “Hırsızlar İmparatoru” kimdir diye merak etmezsiniz
değil mi?
-Milyar dolarlarla oynayan, devlete tek kuruş vergi vermeyen
göbeğine kadar sakallı ve şalvarlı-takkeli Ortaçağ kalıntılarının “haram”
servetlerini araştırmak çocuklarımızı bu sapıkların tecavüzünden korumak sizin
göreviniz değil midir?
-Anayasamızın ilk 6 maddesini korumak ve bunları
çiğneyenlerin yakasına yapışmak sizin göreviniz değil midir?
Allah, Türk milletini “ödlek”, “görevini yapmaktan korkan”,
cübbelerini ve akıllarını kiraya veren kamu görevlilerinden korusun.
Tüm dualarımız halen cezaevlerinde suçsuz yere tutulan
kahramanlar, Türk Ordusunun gerçek komutanları içindir. Allah onlara dayanma
gücü versin. Not; Mutlaka düşünülmesi ve incelenmesi gereken konular var!
-İlker Başbuğ, “Kozmik Odaya girilmesine, izin vermeseydi,
ne olurdu?
-CB Erdoğan, sonradan Ergenekon davalarının bir FETÖ
Kumpası” olduğunu itiraf etti!
-Erdoğan’ın emriyle FETÖ’cü savcı ve yargıçlara açılan
Kozmik Odadaki belgeler, PKK Narko-Terör örgütünün eline geçti. Türk Devletinin
833 istihbarat elemanı öldürüldü! Bu vatan evlatlarının katledilmelerinin
sorumlusu kim? Hesabı sorulmayacak mı?
DOĞRU Parti, “Devr-i Sabık” yaratıp, hukuk önünde hesap sorulmasının yolunu
açacaktır, izleyin görün.
Sağlık ve başarı dileklerimle…