Hayat, yüzde on başımıza gelen olaylar, yüzde doksan da,
olayları nasıl ele aldığımızdan oluşur, der bazı bilgeler. Bu hayata gelirken
Allah, maalesef yanımıza birer kılavuz vermiyor! Ama kılavuz yerine bizlere
AKIL veriyor. Okuyalım, araştıralım, başkalarının hayatlarından hatalarından
yararlanıp, doğruyu, güzeli, iyiyi öğrenelim diye. Beyin sosyal bir organdır.
Gelişmesi, öğrenmesi, ilerlemesi için kendisinden büyük beyinlerle
sosyalleştirilmesi yani ilişki kurdurulması gerekir. Eğer sizi yönetenlerin beyinleri
sizden daha akıllı, daha dolu değilse bunlar
sizi de, ülkenizi de dibe doğru çekerler.
Dünyada yaklaşık 8 milyar civarında insan var. Türkiye’de
ise 85+10 milyon sığınmacı+3 milyon da sınırımızın dibinde, toplam 98-100
milyon nüfusumuz var. (Bugünkü yoksulluğumuzun bir sebebi de, AKP’nin yıllardır
bu 13 milyon kaçağa Türk milletinin paralarını dağıtmasıdır. AKP, Türk’ü
sevmez, Arap’ı sever) Yani insan nüfusunun yüzde birinden fazlayız. Nüfusumuzun
yüzde kırk sekizi ilkokul mezunu! Daha da kötüsü, ülkemizin eğitim ortalaması
sadece üç yıl!
Dünyadaki her yüz insandan yalnızca biri Türkçe düşünüyor.
Dilimizin sınırı, dünyamızı da sınırlıyor! Yabancı dil bilmeyen insanlarımız,
dünyadaki milyarlarca insanın beslendiği “Ortak Akıl Havuzundan”
yararlanamıyor. Üstüne üstlük, AKP’ nin 20 yılda milli eğitim sistemimizi
çağdaşlıktan, millilikten, bilimden koparması eğitimdeki gerilemeye hız
kazandırdı.
Bilimden, ilimden, aydınlıktan, araştırmadan kopuk bir
eğitim gören, üstelik İslam dininin gerçeklerinin yanından bile geçmemiş
yobazların eğittiği bir neslin, 20 yılda ülkeyi getirdiği nokta herkese ibret
olmalıdır. Cumartesi günü, Erdoğan’ın Kayseri konuşmasını dikkatle izledim.
“Taç giyen baş, akıllanır” denen deyişi ters-yüz eden konuşmalardı. Erdoğan
aynı Erdoğan! Taç giymiş ama hiç akıllanmamış!
Kendi suçunun, kendi yanlışları sonucu geldiğimiz yoksulluk-yolsuzluk-rüşvet
sorumluluğunu, saçma sapan ifadelerle ilgisiz ve yetkisiz kişilerin üzerine
atma gayretine, yalana ve iftiraya devam ediyor! Erdoğan’ı dinlerken tipik, üç
yıllık ortalama eğitim sistemimizin yetiştirdiği, çağdaşlıktan, demokrasiden, terbiyeden
yoksun bir kafadan çıkan argo konuşmalar işittik. Bu kişi mi Türkiye’nin
birliğini koruyacak?
Tavuk, kocası horoza dönerek; “Yahu bir sabahta öperek
uyandır, öterek değil. Üstelik o bet sesinle” demiş! Erdoğan’ı bir kez olsun
bağırmadan, hakaret etmeden, yalan söylemeden, iftira atmadan konuşabilir diye
bekledim ama boşa beklemişim. Üstelik konuşmuyor da, önündeki cama ne
yazdılarsa onu okuyor! Hem de bağırarak okuyor! Niye bağırıyorsunuz Erdoğan
Bey;
-20 senedir tek başınıza Türkiye’yi siz yönetmiyor musunuz?
20 yılda yapamadığınızı şimdi mi yapacaksınız? Geçti Bor’un
pazarı! Sonunda ülkeyi getirdiğiniz noktaya bakın;
-Boğazına kadar yolsuzluğa, hırsızlığa-rüşvete boğulmuş,
haram havuzlarında yüzen bir iktidar!
-Bakanları, hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet sebebiyle istifa
etmiş bir yönetim!
-Üç-beş senede Türkiye’nin en zengin insanları haline gelmiş
Bakan çocukları!
-Servetlerinin yarısını AKP’nin yanlış ekonomik politikaları
yüzünden kaybedip fakirleşmiş, yoksulluk seviyesinin altına düşmüş bir toplum!
Tüm bunların sorumlusu olmasına rağmen, kendi suçunu örtmek
için, dünya devletleri dâhil herkese bağıran, hakaret eden bir cumhurbaşkanı!
Niçin bağırıyorsunuz? Niçin doğruları konuşmuyorsunuz? Ne kadar inkâr etseniz
de, kendi medyanızı kullanıp propaganda yapsanız da, Türk milletini artık
kandıramayacaksınız. Çünkü siz Türk milletinin “TÜRK” olan adından utandınız,
ona adıyla hitap etmediniz. Türk milleti de sizi en yakın zamanda “İsimsiz,
kimliksiz siyasetçilerin” arasına gönderecektir. Ne isminiz kalacak ne
resminiz! Keşke böyle olmasaydı! Keşke Türk Tarihinden ders alabilseydiniz!
Keşke HAYATTAN DERS ALABİLME ERDEMİNİ gösterebilseydiniz…
Not: Antalya’da dolu dolu üç gün siyasi çalışmalar yaptık.
Sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettik. Çok faydalı görüşmeler yaptık.
Hepsine teşekkür ederiz. Cumartesi “DOĞRU Parti 1. Olağan İl Kongremizi”
yaptık. Antalya teşkilatımız Türk Siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştirdi!
Kongreyi yöneten divan, tamamen kadınlardan oluştu ve mükemmel bir yönetim
sergilediler.
Bir daha anladık ki; “Türkiye’de devlet yönetimine kadın eli
değmeli!”
Sağlık ve başarı dileklerimle…