SON DAKİKA
SON DAKİKA


Enflasyonumuzu da Çaldılar!
7.08.2022

Türk Devletinde yeniden Atatürk İlke ve Devrimlerinin hakim olmasını istiyorsak, ne dediğini ne yapacağını bilen, bir tarafı onarırken diğer tarafı yıkmayan, herkesi kucaklayan, itibarlı devlet insanlarına çok ihtiyacımız var!

Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı ve 6’lı ittifakın kaptanı Kılıçdaroğlu, kimin aklına uyduysa “Helalleşme” turlarına başladı. Elbette ki bu onun tasarrufudur, fakat Kılıçdaroğlu önce kendi partisi ile helalleşmeli ve CHP Programını değiştirmelidir. Neden mi? Anlatalım; Kılıçdaroğlu önce Diyarbakır’a helalleşmeye gitti. “Türkiye’ye Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” diyen

Demirtaş’ın babasını ziyaret edip, helallik istedi! Ülkemizdeki hukuksuzluğun sonucu, haksız yere cezaevinde yatan çok insanımız var. Demirtaş bunlardan biri olabilir.

Hukuksuzluğa işaret etmek ve düzeltilmesini istemek başka, bu ülkede Şehitlerimiz, Gazilerimizle birlikte 54 bin insanımızın hayatını çalan bir katilin, heykelini dikmek isteyen bir siyasetçinin babasını ziyaret etmek bambaşka bir şeydir. Vatan uğruna Şehit ve Gazi olmuş, asker-polis-sivil insanlarımızın yakınlarının, sevdiklerinin, çocuklarının bu ziyareti nasıl karşılayacakları bilinmiyor mu? Bu yapılan “Helalleşme” değil, doğrudan “Yaraya Tuz Basmaktır.”

Kemal Bey daha sonra, 28 Şubat 1997’de başörtüsü yüzünden işinden olmuş bir Öğretmeni ziyaret edip, helalleşti! Kemal

Bey 28 Şubat’ta kendisinin de mağdur olduğunu, fişlendiğini ve yargıya müracaat edip hakkını aradığını söyledi! Türkiye o zaman bir hukuk devleti idi. 28 Şubat, Türk Devletinin Anayasal kurumları eliyle kendini “İrtica’ya” karşı koruma girişimidir.

Kemal Bey, 28 Şubat’ta “hakkında mahkeme kararı olmadan” tek kişinin işine son verilmediğini bilmiyor mu? Şimdi ikna odalarından şikayet eden Kemal Bey, Anayasa Mahkemesinin “Başörtüsü Yasağı” ile ilgili kararından habersiz miydi? İkna odaları kurmakla suçladığı rektör yardımcısı CHP milletvekili değil miydi?

Öğretim üyeleri ne yapacaktı ki?

Anayasa Mahkemesi kararına karşı mı çıkacaklardı?

Türkiye’de “İrticai yapılanmanın” önünü kesmek için yapılan 8 yıllık kesintisiz eğitim de Kılıçdaroğlu’nu rahatsız mı etti? O

zaman CHP’nin amblemi olan 6 Ok’tan, “Laiklik İlkesini” çıkarması gerekmez mi? Zaten “Diyanet Akademisine” olumlu oy vermesi, 15 Temmuz Yenikapı mitingine katılıp konuşma yapması, CHP’nin laiklik okunu kırdığının ifadesi değil mi?

Kemal Bey son olarak 28 Aralık 2011 de olan Uludere (Roboski) olayında ölen insanlarımızın yakınlarıyla helalleşmek

için gitti.

Orada, iktidar olunca tekrar geleceğini ve bu olayın suçlusunu bulacağını söyledi. Tam da bir siyasetçi gibi! Kemal Bey bir devlet adamı gibi davranabilseydi, şunu görecektik; Devlet adamı, Türk Ordusunu dolaylı da olsa suçlamaz. Çünkü

Kemal Bey’in muhatabı Asker değil, kendisi gibi siyasetçilerdir!

Uludere olayları sırasında yaşanan can kayıplarının sorumluları şunlardır;

Cumhurbaşkanı A. Gül- Başbakan Erdoğan- Başbakan Yardımcısı Babacan- Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve ülkeyi yöneten siyasi iradeye karşı tek sorumlu olan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel...

Devlet insanı, siyasi sorumlulardan hesap sorar. Uludere olaylarının suçluları, siyasi sorumluluk taşıyan yukarıdaki heyettir. Kemal Bey, hesap soracaksa bunlardan hesap sormalıdır...

Peki, hesap sorabilir mi? Soramaz! Çünkü, sorumlu olan heyetteki iki kişi ile 6’lı ittifakta ORTAKTIR! Nasıl hesap soracak ki?

Yazıyı bağlayalım. Kemal Bey önce partisi ile helalleşmelidir.

Bakalım gerçek CHP’liler, İkna Odalarından- Diyanet Akademisine, 15 Temmuz mitingindenlaiklik ilkesinin çarpıtılmasına,

Yargıtay’da dualı açılışı tepkisiz seyretmekten-tarikatlar için tek söz söylememeye evrilen CHP’nin Barzani destekli kaptan

köşkünün bugünkü halinde razı mıdırlar? Kemal Bey önce, gerçek CHP’liler ile helalleşsin, sonra isterse İmralı’ya isterse Saray’a gider, helalleşir...

Sağlık ve başarı dileklerimle...

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap