Herkese merhaba sevgili Karadeniz okurları. Bugün sizlerle
yas kavramı hakkında konuşacağım.
Her birey hayatı boyunca kayıplarla karşılaşır çünkü hayatın
kaçınılmaz gerçeğidir ölüm. Farklı yaşlarda, farklı çevrelerde, farklı
biçimlerde gelir yüz yüze. Bireyler; yakınlarını, ailesini, dostlarını belki de
sadece uzaktan tanıdığı birilerini kaybeder ve bu kayıpların üstesinden gelmeye
çalışır. Sevilen birini kaybetmek kayıp yaşayan tüm bireyler için acı verici ve
zorlayıcı bir deneyimdir. Bireylerin kayıp karşısında verdiği ilk tepkiler
doğal bir tepki olduğu için hastalık olarak nitelendirilmemektedir ve normal
karşılanmaktadır.
Kayıpların ardından ise bireylerde yas süreci ortaya
çıkabilmekte ve yas bireyleri faklı şekillerde etkileyebilmektedir. Yas
kavramını şöyle açıklayabiliriz; sevilen birinin ölümünden sonra kayıp yaşayan
bireyler tarafından gösterilen fiziksel, duygusal, bilişsel ve davranışsal
tepkiler olarak nitelendirilir. Yas kişiye özgü bir durum olup cinsiyet, kültür
ve daha önceki yas deneyimine bağlı olarak her birey tarafından özgün bir
biçimde deneyimlenir çünkü her birey birbirinden farklıdır benzersizdir. Bu
nedenle bireylerin kayıplar karşısında verdiği tepkiler de tepkilerinin boyutu
da değişiklik gösterebilir.
Normal yas tepkileri kaybın yaşanmasıyla eş zamanlı olarak
ortaya çıkar. Bu sebeple bireylerin yaşadığı kaybın ardından ortaya çıkan
keder, üzüntü, öfke gibi duygularının normal olduğunun fakında olması ve
duygularını kabullenmesi yas sürecini doğru yönetmesini ve bu durumla baş
etmesini de kolaylaştıracaktır.
Elisabeth Kübler – Ross yas sürecini benlik kaybına uyum
sağlama evresi olarak beş aşamalı bir yas süreci modeli tasarlamıştır.
İnkâr: Yas tutmanın ilk aşamasıdır. Hayat anlamsız hale
gelir, şok ve inkâr başlar. İnkâr, benliğe acı verici olan durumdan kaçınmak
için bilinçdışı kullanılan kaçınma durumudur.
Öfke: Bireyin kontrol edemediği duyguları başkalarını
suçlayarak, saldırgan davranış göstererek hislerini kontrol altına alma
girişiminde bulunma durumudur. Bu aşamada birey, beklenilen tepkiyi vermeme,
geçerliliği kanıtlanmamış tedavi yöntemlerine yönelme davranışı gösterebilir.
Pazarlık etme: Bu aşamada birey anlaşmalar yaparak gerçeği
değiştirme çabasına girebilir. Bu durum kabullenmenin başladığını
göstermektedir.
Depresyon: Bu aşama, kaybı yaşamanın acısını ve verdiği
sıkıntıları içermektedir. Farkındalık düzeyi arttıkça yas düzelmeye başlar.
Kabullenme: Ölüme ilişkin duyguların çözümlendiği aşamadır.
Gerçeğin kabullenildiği, oluruna bırakıldığı, yeni yaşam sürecine uyum
sağlanmaya başlanıldığı aşamadır.
Yas sürecinde bireyin kayba karşı çözülmeyen duygularının
çözülmesi ve kişinin baş etme becerilerini arttırmak ve normal rutin hayatını
sağlıklı bir şekilde sürdürmesini sağlamak önemlidir. Eğer kayıp birey için
duygusal olarak yıkıcı özellikte ise başlangıçta başka seçeneklerinin
olmadığını ve ne yapacağını ya da yardım için nereye gideceğini bilemediğini
düşünebilirler. Bu durumda, kayıp yaşayan bireylere mevcut potansiyellerini
fark etmelerini sağlamak gerekebilir.
Kişinin hayatına devam edebilmesi için yasın
tamamlanabilmesi oldukça önemlidir. Bireyin yasını yaşamasına izin vermesi,
duygularının farkında olması ve yasa ilişkin tüm davranışları kabul etmesinin
sürecin önemli bir parçası olduğu unutulmamalıdır. İhtiyaç duyduğu zaman
profesyonel yardım almanın normal olduğunu ayrıca yakınlarından destek almanın
önem arz ettiğinin de farkında olması bireyin süreci sağlıklı bir şekilde
yürütebilmesini sağlayabilmektedir.
Merak ettikleriniz, soru ve görüşleriniz için benimle
iletişime geçmeyi unutmayın.