“Trabzon ve Trabzon insanı sahipsiz” dediğim zaman bazıları rahatsız oluyor…

Varsın olsun…

“Karadeniz’in başkenti, bölgenin kalbi Trabzon” sözleri sadece hikaye kardeşim…

Bunu görmek için fazla konuşmaya da aslında hiç gerek yok…

Görünen köy kılavuz istemiyor!

Trabzon şehrini diğer şehirlerden farklı kılan özelliği nedir?

Biri anlatsın da yazalım…

Trabzon şehrinin Trabzon ismi dışında hiçbir özelliği ve etkinliği kalmamıştır…

Hiç kimse kusura bakmasın kal-ma-mış-tır!

Daha önce de yazmıştım…

Trabzon üretim şehri mi?

Hayır…

Trabzon sanayi şehri mi?

Hayır…

Trabzon tarım şehri mi?

Hayır…

Trabzon turizm şehri mi?

Hayır…

Uzungöl’ü öldürüyoruz…

Meryem Ana yıllardır kapalı…

Trabzon deniz şehri mi?

Mazide kaldı…

Koca Trabzon şehrinin plajı dahi yok...

Trabzon futbol şehri mi?

İşte o da bitmek üzere…

Şehrin tek markası olan Trabzonspor, iflas noktasında kurtuluş savaşı veriyor…

Şehrinin göbeğinde tek bir futbol sahası kalmayan bir şehir nasıl futbol şehri olacak ki?

Bütün bunları neden yazıyorum!

Çünkü sahipsizliği bu şehrin insanı adına birilerinin yüzüne vurmak, bu şehrin gazetecisi olmak adına sorumluluğumuz olsa gerek…

Çünkü bu şehrin insanı olmanın sorumluluğunu herkes üzerinde hissetmeli…

Öyle “Trabzonluyum” demekle bu işler olmuyor...

Trabzon için ne yaptın sorusuna cevap vermekle oluyor…

Şöyle baktım hava yolu ile özellikle Trabzon-Ankara arasında yolculuk yapmak elini ateşe sokmak gibi bir olay haline gelmiş…

Türkiye’de Ankara’dan hiçbir şehre uçak ile yolculuk yapmak bu kadar pahalı değil…

Anadolu-Jet fiyatlarına bir bakın…

250 TL’den aşağı zor bulursunuz…

300-350 TL’ye kadar çıkın…

Bu ülkede Ankara’dan başka şehirlere 100 TL’ye yolculuk yapma şansınız olur ama Trabzon’a o fiyata yolculuk yapmak neredeyse imkansız!

Ankara’dan en pahalı yolculuk Trabzon’a yapılıyor!

Domates, biber, patlıcan fiyatı derken buna neden kimse bakmaz!

Neden?

Trabzon’a Ankara’dan yeterli uçak seferi yok!

Sadece Trabzon değil Giresun, Rize, Gümüşhane, Bayburt’ta tüm bölge insanı Anadolu-Jet’e mahkum kalmış durumda. 

Rekabet olmayınca o da burnundan kıl aldırmayan bir şirket haline gelmiş!

Bunları neden birileri dile getirmez…

Bu şehrin siyasetçisi, yerel yöneticisi, mülki amirleri, STÖ temsilcileri başkente uçmuyorlar mı?

Uçuyor tabii ki…

Ama Allah versin önemli görmüyorlar sanırım!

Biliyorum diyorsunuz ki Trabzon’da yürümek bile zorlaşmışken, trafik çilesi alıp başını gitmişken, marka(!) şehrin göbeği adeta köy minibüsleri durağına çevrilmişken sen ne diyorsun Osman Diyadin!..

Haklısınız..

O zaman iyi yolculuklar!..

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!..

Dünyanın zulüm tarihinde insan aklının sınırlarını tarumar eden binlerce hadise vardır.

Zalimlerle mazlumlar, iyilerle kötüler, hakka inananlarla şeytanın yolundan gidenler arasında kıyamete kadar bir mücadele sürüp gidecek ve zalimler daima olacaktır. 

Çetin bir imtihan!.

*

Mısırın meşru başkanına darbe yapan, siyonistlerin alçakça uşaklığını şeref madalyası sayan, firavun torunu diktatör si(n)si denilen zalim, 9 müslüman, münevver, muvahhidi idam ettirdi. 
Düzmece ve işkence altındaki itiraflar ile...

Ama ne yazık ki dünya gündeminde yer almadı…

*
Zalim savcı ile mazlum şehit Mahmut el Ahmedi arasındaki son konuşmaya bakar mısınız.

ŞEHİT MAHMUT: 

“Göklerin yargıcından yerin yargıçlarına veyl (yazıklar) olsun. Allahın önünde kıyamet günü bunun hesabını soracağız. Ben ve yanımdakilerin mazlum olduğunu çok iyi biliyorsun.”

Zalim YARGIÇ: 

“Fakat sen suçunu itiraf etmişsin Mahmut”

ŞEHİT MAHMUT: 

“Bana o elektirik düzeneğini getir seninle bir odaya geçelim. Vallahi sana Enver Sedatı senin öldürdüğünü itiraf ettiririm. BİZE MISIRA 20 SENE YETECEK KADAR ELEKTRİK VERİLDİ.”

*
Acı ama gerçek bu işte…

Dünyanın sesi çıkmadı…

Çıkmadığı yetmezmiş gibi o idama karşı olan AB ne yaptı?

Aksine AB  o katil Sisi’yi gidip ziyaret edip toplantı yaptı..

Söylenecek söz kaldı mı!..

Kaldı tabi;

Zalimler için yaşasın cehennem!..

**

Trabzonspor üzerine…

You’ll Never Walk Alone

(ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN) 

Fazla söze gerek yok…

“Tam zamanı şimdi” deriz ya…

İşte Trabzonsporluların Trabzonspor’ları  için Liverpool’un o ünlü şarkısını  söylemesinin tamda zamanıdır şimdi..  

Haydi başlayalım..

*

When you walk through a storm,

(Bir fırtınaya karşı yürürken)

Hold your head up high,

(Başını yukarda tut)

And don’t be afraid of the dark.

(Ve karanlıktan korkma.)

At the end of a storm,

(Fırtınanın sonunda)

There’s a golden sky,

(Altından bir gökyüzü ,)

And the sweet silver song of a lark.

(Ve eğlencenin tatlı gümüş şarkısı var)

Walk on through the wind, Walk on through the rain,

(Rüzgarda yürümeye devam et,yağmurda yürümeye devam et)

Though your dreams be tossed and blown..

(Hayallerin havaya atılmış ve uçurulmuş olsa bile)

Walk on, walk on, with hope in your heart,

(Yürümeye devam et,yürümeye devam et,kalbindeki umutla)

And you’ll never walk alone…….

(Ve asla yalnız yürümeyeceksin)

You’ll never walk alone.

(Asla yalnız yürümeyeceksin)