SON DAKİKA
SON DAKİKA


Trabzonspor'u yönetenler itaat etmemeli itaat ettirmelidir!
12.02.2019

Dikkat edin!

Sürekli “Hakkımız yendi” diye bağırıp çağırıyoruz.

2011 yılından bu yana “Şampiyonluğumuz şike ile çalındı” diye feryat ediyoruz. TFF’ye, MHK’ye tepki gösteriyoruz.

Peki sesimizi duyan var mı?

Ne yazık ki yok!

Kendi kendimize bağırıp çağırıp hak arayan kulüp olduk velhasıl.

Sonuç?

Elde var sıfır.

Bir başka anlamda ağlama duvarına döndürüldük. Çanakkale edebiyatı bile yapar olduk! 

Takan yok ne yazık ki.

Bir gün, iki gün bağırıp çağırıp, taraftarın gazını alıp kenara çekiliyoruz. TFF’nin “Ne yapıyorsunuz” sitemlerine karşılık “Ne yapalım taraftar üzerimize geliyor” diyenleri biz yaşadık.

Acı ama gerçek...

Çünkü namerde muhtaç edilmişiz.

Bir başka hakem hatalarına kadar!

İcraat ne?

Sıfır.

Konuşmakla bu işler olmuyor.

Trabzonspor kulübünün İstanbul kulüpleri, federasyon ve MHK karşısında ne yazık ki hakkını hukukunu koruyacak gücümüz ve etkinliğimiz yok.

Acı ama gerçek bu.

Sesimiz Trabzon’da kalıyor.

Lobimiz kaybolup gitti.

İktidarıyla, muhalefetiyle siyasi güçler sadece lafla yanımızda.

Şike sürecinde hepsini birden Fenerbahçe’nin yanında yaşamadık mı?

Peki neden?

Aynaya bakacağız!

Kendimizi test edeceğiz.

“Biz ne yapıyoruz?” sorusunu sorup cevap alacağız.

Çünkü bu böyle gitmez!

Sıradan bir Anadolu kulübü büyüklüğüne mahkum kalıyoruz farkında mısınız?

Şapkamızı önümüze koyup “NEDEN, NİÇİN, NEREDE YANLIŞ YAPTIK?” diye düşüneceğiz.

Çünkü Trabzonspor kulübünün hakkını hukukunu korumadaki büyüklüğü bu değil sevgili dostlar.

***

Hey gidi günler!

Hatırlıyorum...

Uzun yıllar önce yine bir Galatasaray maçı...

Yine İstanbul’da...

Trabzonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz.

MHK Başkanı ünlü hakem hocası Hilmi Ok.

O dönem babam da Trabzon’dan MHK üyesi.

Ali Sami Yen’deki maçta hakem Trabzonspor’u resmen katlediyor.

Başkan Mehmet Ali Yılmaz stadı başı dik şekilde terk ederken “Yeter artık! Bize yanlış işler yaptırmayın. Bu MHK Türk futbolunun üzerinden elini çekecek” diye resti çekiyor.

Peki o gece ne oluyor biliyor musunuz?

MHK Başkanı Hilmi Ok istifa ediyor. Yani yapanın yanına kâr kalmıyor.

Yaşayanlar bunu iyi bilir.

Canlı tanıkları ortada...

Bitmedi!

Avni Aker’de Trabzonspor-Fenarbahçe maçı...

Başkan yine Mehmet Ali Yılmaz.

Fenerbahçe’nin başkanı ise Ali Şen.

Maç oynanırken Fenerbahçe Teknik Direktörü Otto Bariç sırtına tribünden küçük bir taş geldiği için kendini kasıtlı olarak yere atıp bir türlü ayağa kalkmıyor.

Fenerbahçe soyunma odasına gidiyor.

Ali Şen takımını sahadan çekiyor.

Maç tatil ediliyor.

Peki ne oluyor?

Başkan Mehmet Ali Yılmaz TFF karşısında masada gücünü gösteriyor. Trabzon’un genel sorunu şehre ve Trabzonspor’a sahip çıkması gerekenlerin ittatkar zayıf iradeleridir.

Çünkü büyük bir oyun oynandığını görüyor.

Herkes Trabzonspor’un hükmen mağlup ilan edilmesini beklerken, Trabzonspor hükmen galip, Fenerbahçe hükmen mağlup ilan ediliyor.

Bu arada o yıllarda TFF başkanlarının seçilmesinde söz sahibi kim dersiniz?

Mehmet Ali Yılmaz.

Haluk Ulusoy’un bu ülkede TFF başkanı olmasının önünü açan kim?

Yine o.

Spor bakanı iken bir dediği iki olmuyordu.

Aksini kim inkar edebilir ki?

Bitmedi!

Naklen yayın gelirlerinin paylaşımı masaya geliyor.

İstanbul kulüplerinin üçü Trabzonspor’u aralarına almadan aslan payını almak için anlaşıyor.

Mehmet Ali Yılmaz devreye giriyor.

“Trabzonspor bu ülkede şampiyonluk yaşamış bir kulüp. En az Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kadar havuz gelirlerinden pay almalı” diyerek rest çekiyor.

Peki ne oluyor?

Trabzonspor havuz gelirlerinde 4 büyük kulüpten biri olarak değer görüyor.

Trabzonspor camiasının duayenleri iyi bilirler.

Şunu da belirtelim ki; Havuz geliri çıktıktan sonra Trabzonspor’da mertlik bozuldu.

Uzun yıllar Mehmet Ali Yılmaz’ın sırtından geçinenler havuza dalınca bir daha çıkamadılar!

***

Demek istediğim hiç kuşkusuz Trabzonspor’un hakkının yenildiği maçlara şahit oluyoruz.

Dün de oldu bugün de... 

Ama Trabzonspor başkanları arkalarında büyük bir kitle olduğunu bilerek masaya yumruğunu vurup, kulübün hakkını hukukunu koruma noktasında gereğini yapmalıdırlar.

Konuşmakla, bağırmakla bu işler olmuyor.

Trabzonspor’un büyüklüğünün o karanlıkları yırtıp geçecek büyüklükte olduğunu bilmek gerekir.

Şöyle geriye dönelim. 

2010-2011 sezonunda Trabzonspor’un şike ile şampiyonluğunun çalındığı UEFA kararları ile tescilli olmasına rağmen bordo-mavililerin bu hakkını TFF’nin vermemesi karşısında Trabzonspor camiası ve başkanları ne yaptılar?

Sadece konuştular?

Ankara’da ses getirdi mi?

Hayır.

Fenerbahçe ne yaptı?

Ankara’ya çıkarma yaparak şike kanununu bile TBMM’de değiştirip başkanlarını ve kulüplerini korudu.

Biz ne yaptık?

Trabzon’dan Ankara’nın yolunu bile bir bütün olarak bulamadık.

Sadece konuştuk.

Taraftara layık olamadık...

Yalan mı?

***

Söylemek istediğim şu:

2000 kongresinde yaşanan bölünme, parçalanma, kulübün değerlerinin yok sayılması, küstürülmesi kulübün onursal başkanına karşı sözde devrim yaptığını sananlar yüzünden koskoca camia güçsüz kılındı, büyük bir borç sarmalı içine düşürüldü, sonucunda iflas eden kulüp batmasın diye siyasetin ve TFF’nin şefkatli (!) kucağına atılmış oldu.

Acı ama gerçek bu...

Şimdi TFF’ye karşı sesimiz bile doğru dürüst çıkamıyor. 

Çünkü namerde muhtaç edildik. 

Tabii ki bu Başkan Ağaoğlu’nun suçu değil. 2000’nin sözde devrimcilerine sormak gerekir. Bakın herkes Trabzonspor’da başkan olabilir.

Herkesin tarzı farklı da olabilir.

Ama ‘LİDER’ olmak başka bir şeydir.

Lider kulübü ağlama duvarına çevirmez. Lider bütün camiayı, taraftarı arkasına alarak kulübünün hakkını, hukukunu korumak için vurduğu yerden ses çıkarır.

Hele hele o lider Trabzonspor gibi Anadolu’nun beyi bir kulübün başkanı ise tuttuğu yeri koparır.

***

O nedenle “Hey gidi günler hey!” dememek mümkün değil.

Trabzonspor’un ve taraftarının büyüklüğünü, gücünü arkasına alan başkanlar neler yapmazlar ki? 

Bunları yaşadığımız ve gördüğümüz için, bugünkü başkanların Trabzonspor’un hakkını, hukukunu koruma noktasında sadece konuşma sanatları yaptıklarını görünce üzülüyoruz.

Vurduğunuz zaman ses getireceksiniz ses!

Konuşmakla bu işler olmuyor.

Gönüllerin takımı olmak para etmiyor.

Sakin bir denizde herkes kaptan kesilir, önemli olan fırtınalı denizde kaptan kesilmektir.

Biz öyle gördük.

Liderlik pozisyon değil aksiyondur sevgili başkan.

Gandhi’nin güzel bir sözü vardır:

“Gelecek bugün ne yaptığınıza göre şekillenir.”

Trabzonspor başkanları itaat etmez, itaat ettirir.

Trabzonspor bugün yaşadığı zorlukları, haksızlıkları en iyi şekilde masaya yatırıp büyüklüğüne yakışır şekilde vurduğu yerden ses getirmesini bilmelidir.

Konuşmakla olmuyor arkadaşlar olmuyor!

Üzülerek söylüyorum, olmuyor.

Trabzonspor tipik bir Anadolu kulübü yönetimleri gibi aciz kalmamalıdır.

Sadece başkanlara, yöneticilere değil Trabzonlu siyasetçilere, iş adamlarına, bürokratlara sözüm:

Trabzonspor’un yaşadığı haksızlıklar üzerinden açıklamalarınızla günlük reklam yapmayı bırakın.

Ya konuşmayın ya da icraat yapın!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap