‘’Onun için biz adam olamayız kardeşim...”

Olmak için de çok yol kat etmeliyiz...

Neden mi böyle bir sitem..

Bir;

Bizim ülkemizde vurdumduymaz kör ayvaz misali duruş gösteren siyasetçileri düşündüm...

Bir de;

Batılı siyasetçilerin nasıl bir sorumluluk sahibi olduklarını...

Konumuz Slovenyalı bir milletvekili ve bir sandviç!

Bakın ne oldu?

***

Slovenyalı milletvekili Darij Krajcic, ülkesinin başkenti Ljubljana’da market çalışanlarının ilgisiz davranması üzerine “Bir sosyal deney gerçekleştirmek” için aldığı sandviçi ödemeden marketten ayrıldığını açıkladı.

Olanlar bundan sonra oldu..

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; iktidardaki Marjan Sarec’in Listesi partisinin bir üyesi olan Krajcic, gerçekleşen olayı önce çarşamba günü parlamentodaki bir komite toplantısında meslektaşlarına ardından da basına anlattı.

Krajcic, aldığı sandviçi ödemek için beklerken market çalışanlarının aralarında konuştuğunu ve kendisi yokmuş gibi davrandıklarını açıkladı.

Slovenyalı milletvekili bunun üzerine marketin güvenliğini test etmek için sandviçi ödemeden çıktığını belirtti.

Krajcic, yaptığı hırsızlığın önce fark edilmediğini ancak daha sonra ödeme yapmak için geri döndüğünü öne sürdü.

Her ne kadar meslektaşları bu anekdotu gülerek karşılasa da olayın sonuçları ağır oldu.

Gelen tepkiler üzerine milletvekili böyle bir “sosyal deney” yaptığı için pişman olduğunu söyleyerek özür diledi.

Ama özrü yetmedi..

Partisinin Meclis Grup Başkanı olan Brane Golubovic, Krajcic’in davranışının kabul edilemez olduğunu belirterek, milletvekilinin partisinin “yüksek etik standartları” dahilinde sorumluluk alarak istifa ettiğini söyledi.

Krajcic, geçtiğimiz eylül ayında parlamentoya seçilmişti.

***

Markette bir sandviç alma deneyi üzerinden edilen istifa çok anlam taşıyor.

Yaşanan bu olaya baktığınız zaman  özür dileyerek sizlere “NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ” diye sorma gereği bile duymuyorum...

Biliyorum...

Diyorsunuz ki “Osman kardeşim sen ne diyorsun. Sen nerede yaşıyorsun? Güldürme bizi...”

Haklısınız...

Benim memurum...

Benim vekilim...

Benim başkanım işini bilir!

Ne yaparsa yeridir...

Batının adaleti düzen, yönetimi, politika geliri vergi üzerine kuruludur.

Bizim adaletimiz yasaktır, yönetimimiz siyaset, gelirimiz haraçtır..

Batının teknolojisini alıp, ahlakını almama’ işi ise en büyük hünerimizdir...

Hünerin adını koyalım mı?

Götüürrrr...

Ak Parti medya mı yoksa!

Abdurrahman Dilipak...

Muhafazakar kanadın, yani iktidara yakın önemli kalemlerden biri...

Yeni Akit gazetesinde yazıyor...

Dilipak, seçime ilişkin AK Parti’ye ve yandaş medyaya eleştirilerde bulundu.

Abdurrahman Dilipak, “Seçim havası” başlıklı yazısında iktidara yakın medya ile ilgili çok ilginç bir yazı kaleme almış..

Çok dikkatimi çekti..

Bakın ne söylüyor;

***

“AK Parti medyası diye bir medya yok bana kalırsa. Yani CHP’nin Halk TV’si gibi bir TV’si, gazetesi yok.

AK Parti üzerinden çıkar hesabı yapan grupların medyası var.

Ya da AK Parti içinde güç sahibi olmak, AK Parti tabanını kontrol etmek ve böylece kendi siyasi geleceğini garanti altına almak isteyen, kendi dışındakilerin merkeze yaklaşması ve inisiyatif sahibi olmasını istemeyen bir medyaları var.

Büyük kısmı samimiyetsiz, ucuz bir profesyonel meddahlık derdinde.

Tek ses ya da koro halinde uygun adım bir yürüyüş kolu oluşturma derdindeler.

Kurşun askerlere benzeyen, toplumda karşılığı olmayan metin yazarları ile kamuoyu oluşturmazsınız! Parti ciddi bir kimlik erozyonu yaşar.

Medya ve STK’ların parti ile ilişkileri çıkar ilişkisine dönüşür. Siyasi topluluk sivil toplumu satın alırsa sonuçta kazandığınızı zannettiğiniz noktada kaybettiğinizi anlarsınız.

Bu akılla kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşmuş olursunuz.”

***

Dilipak’ın sözlerine katılmamak mümkün değil...

Özellikle TV ekranlarına çıkardıkları ve önemli paralar kazanan bazı isimlerin nasıl samimiyetsiz ve ucuz bir profesyonel meddahlık derdinde olduklarını görmemek mümkün mü?

Bazıları da Cumhurbaşkanının yurt dışı gezilerinde uçağında yer alınca şaşırmamak mümkün olmuyor...