SON DAKİKA
SON DAKİKA


Abdülhamit futbolu neden yasaklamıştı?
6.03.2019

Çok ilginç bir kitap.

Eserde çok çarpıcı bilgiler var.

“Coğrafi ve Zihinsel İşgalin Arka Planı KUŞATMA” adını taşıyan, Araştırmacı-Yazar Mustafa Güldağı’nın kaleme aldığı muhteşem kitabı okumanızı tavsiye ederim.

“Tarihten bugüne oynanan oyunların” perde arkasını anlatmış.

Kitapta neler yok ki!

Turgut Özal, Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis’in öldürüşünden FETÖ’nün Vatikan ve ABD ile olan kirli ilişkilerini...

Suriye iç savaşında İsrail’in rolünü...

Derin Amerika’nın ne olduğunu...

Futbol ile ilgili analizi ise başlı başına bir olay...

Çok ilginç.

Kitabı okumanızı tavsiye ediyor, futbol ile ilgili kısa bir ayrıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Futbolun sadece futbol olmadığını anlatıyor.

Siz Osmanlı’da tütün ve pamuk ticareti ile uğraşan İngiliz ailelerin İstanbul ve İzmir’de futbol oynayarak gelenek oluşturmaya başladıklarını, sonrasında Rumların da buna katıldıklarını biliyor musunuz?

Ya Osmanlı döneminde ilk kurulan kulübün Beşiktaş olduğunu ve o Beşiktaş’ta forma giyenlerin Osmanlıda Abdülhamit tarafından futbolun yasaklanması nedeniyle Beşiktaş’ta forma giyenlerin Abdülhamid’in hafiyelerinin baskınına uğrayıp cezalandırıldığını biliyor musunuz?

Peki Galatasaray Lisesi öğrencilerinin kurduğu Galatasaray kulübünün futbolcularının padişahın hafiyelerinin baskınına uğrayıp tutuklandıklarını, Selimiye kışlasına götürüldüklerini, saraya yakın kişilerin araya girmeleriyle serbest bırakıldıklarını biliyorsunuz?

Yani İngiliz oyunu olan futbola Abdülhamit karşı çıkmıştı.

Beşiktaş’ın önüne “Jimnastik” ekinin konmasının nedeninin Abdülhamit’e “Bu futbol değil jimnastik kulübüdür’ diye rapor edilip onay alınması olduğunu biliyorsunuz?

İngilizlerin kasıtlı olarak Türklere yenilerek ülkemiz üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için gazımızı almaya çalıştıklarını itiraf ettiklerini biliyor musunuz?

Bakın kitapta ne deniyor;

“Futbol, İngiliz Sömürge Bakanlığının hazırladığı, ülkelerin insanlarının gazını almak için organize ettiği uyuşturucu bir oyun. İngilizlerin askeri veya ticari sultası altındaki yerel halk biraz kendilerinin bolca da İngilizlerin gayretleri ile İngilizleri yenmeye başladıkça o sıradaki toplumsal direncin, baskının ve sorunların gazı alınırdı.”

Çok ilginç...

***

Futbol İngiliz emperyalizminin bir argümanı olarak dünyaya yayılmış...

Yani bir İngiliz oyunu.

İngilizler kalıcı olarak sömürgeleştirdikleri ülkelere, geçici olaral işgal ettikleri ya da ticari olarak bağımlı hale getirdikleri ülkelere futbolu armağan etmişler.

Bugün geldiği inanılmaz ekonomisi nedeniyle futbola “kaliteli tapınak ve kaliteli uyuşturucu” gözüyle bakılıyor.

Parasal olarak dünyanın en büyük 10 ligine bakın!

1-İngiltere: Değeri 2 milyar 973 milyon euro...

Bütçesi 4 milyar euro

2-İspanya: Değeri 2 milyar 484 milyon euro...

Bütçesi 3 milyar 500 milyon euro

3-İtalya: Değeri 2 milyar 299 milyon euro...

Bütçesi 2 milyar 500 milyon euro

4-Almanya: Değeri 1 milyar 499 milyon euro...

Bütçesi 1 milyar 500 milyon euro

5- Fransa: Değeri 1 milyar 294 milyon euro...

Bütçesi 1 milyar 500 milyon euro

6- Türkiye: Değeri 727 milyon euro...

Bütçesi 1 milyar euro

7- Rusya: Değeri 672 milyon euro...

Bütçesi 950 milyon euro

8-Hollanda: Değeri 568 milyon euro...

Bütçesi 550 milyon euro

9-Portekiz: Değeri 561 milyon euro...

Bütçesi 800 milyon euro

10- Yunanistan: Değeri 482 milyon euro...

Bütçesi 424 milyon euro

***

Görüldüğü gibi futbolda aklın eremeyeceği şekilde ciddi bir para akışı var.

Bu para ile Afrika’daki ülkelerin çoğu doyardı. Neredeyse dünyada aç, yoksul kalmazdı. Düşünebiliyor musunuz sadece dünyada futbol için dönen resmi ve gayri resmi bahis işinden 400 milyar dolarlık rant var.

Futbol artık bir endüstri ve ticaret merkezine dönüştü.

Samimiyet, ciddiyet kayboldu. Kapitalizm çamur kapanına tastamam teslim olmaya başladı. Bu durumdan Araplar da nasibini aldı.

Bundan 10-15 yıl önce Arapların dünyasında futbol yoktu.

Ya bugün...

Araplar da futbol kulüplerini satın alarak çarkın dönmesine büyük katkı sağladılar.

Bakın Arap sermayesindeki futbol kulüplerine!

Manchester City: 2008’de kulübün %90’ı 330 milyon dolara Abu Dhabi Holding’e satıldı.

Paris Saint Germain: 2011’de Katar Spor Yatırımları tarafından 130 milyon dolara satın alındı.

Malaga: 2010’da Katarlı Abdullah bin Nasser Al Thani tarafından 30 milyon dolara satın alındı.

Leeds United: 2012’de 84 milyon dolara Bahreyn merkezli bir şirket tarafından satın alındı.

Roma: 2013’te kulübün yüzde 50’si petrol kralı Al Qaddumi tarafından satın alındı.

Fulham: 1997’de Mısırlı El Fayed tarafından 6 milyon sterline satın alındı.

Nottingham Forest: 2012’de Kuveytli Fawaz Al-Hasawi tarafından satın alındı.

Hull City: 2010’da Mısırlı iş adamı Assem Allam tarafından satın alındı.

1860 Münih: 2011’de Ürdünlü Hasan İsmail tarafından 25 milyon dolara kulübün yüzde 49’u satın alındı.

Sheffield United: 2013’te Suudi Prens Abdullah tarafından kulübün hisselerinin yüzde 50’si satın alındı ve Suudi Prens, kulübün eş başkanı oldu.

***

Bugün ülkemizde dahi Katar sermayesinin bazı kulüpleri alacağı konuşulmuyor mu?

Şimdi gelelim sadede.

Küresel emperyalizmin futbolu neden böylesine cilalattığına...

Ve neden Arap dünyasının içine futbolu soktuğu gerçeğine...

Herhangi bir sportif başarı geçmişi olmayan ve 2010’da Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak ülke hangisi?

Katar.

2000’li yıllarla beraber yaşlanmış yıldız futbolcuların uğrak yeri olması ile futbolda adını duyurmayı başardı. Petrol ve doğalgazın zenginleştirdiği ülke, 2022 Dünya Kupası için stadyum ve altyapılara “200 milyar dolar” harcayacak.

Evet, 200 milyar dolar!

Geçtiğimiz turnuvanın ev sahibi 192 milyon nüfusa sahip Brezilya’nın Dünya Kupası harcamaları ise ne kadardı?

14 milyar dolar. Ve bu bile ülkede çok büyük tepkilere sebep olmuştu.

2010 Dünya Kupası Güney Afrika’da organize edildi.

Bu turnuvanın Güney Afrika’ya maliyeti 3 milyar doların üstünde oldu.

Bu bütçede en büyük dilimi “İngiliz şirketleri” aldı.

2014 Dünya Kupası ve 2016 Yaz Olimpiyatları ise Brezilya’ya verildi.

24 milyar dolarlık bu iki organizasyonun alt ve üst yapı hizmetlerinin çoğunu kim üstlendi tahmin edin!

Yine İngiliz şirketler.

Hatta 2012’de Londra Oyunları’nda kullandıkları tüm taşınabilir teçhizatı, Brezilya’da yeniden kurdular.

2022’de Katar’da yapılacak Dünya Kupası’nın maliyeti 200 milyar dolar demiştik.

İngilizlerin 8 yıl önce Katar’da çalışmaya başladıklarını biliyor musunuz?

Önlerinde bir 8 yıl daha var.

Tüm bu büyük organizasyonlar ülkelere maddi olarak bu kadar külfet getirirken, madden harcamalarının yanında hiçbir şey kazanmıyorlar. Kazanan İngilizler ve diğer spor baronları oluyor!

***

Evet, kitapta bu ifadelere yer veriliyor.

O nedenle diyeceğim şu ki; artık futbol sadece futbol değildir. Futbol bir İngiliz oyunudur. Küresel güçlerin elindeki güçtür.

Trilyonların dönmekte olduğu futbol artık basit bir oyun olmaktan çıkarılmış, dünya ekonomisi içinde 56 katrilyonluk bir gelir kaynağı haline gelerek iştah kabartan bir oyun olmuştur.

Bol keseden atan Arap dünyasının futbolun içine çekilmesinin, Dünya Kupası’nın Katar’da yapılacak olmasının nedeni işte budur.

UEFA da, FIFA da futbolun değil futbolun küresel baronlarının kuruluşlarıdır. İddia ediyorum...

2010-2011 futbol sezonunda şike yaptığını açıkça belirtmelerine rağmen Trabzonspor’un şampiyonluk kupasının verilmemesinin, UEFA’nın TFF’ye dayatma yapmamasının nedeni de küresel güçlerin, uluslararası sermayenin devreye girmesidir.

O günlerde Şampiyonlar Ligi’nin sponsorluklarına baktığınız zaman görürsünüz!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap