SON DAKİKA
SON DAKİKA


Meselenin adını doğru koyun: ihmal!
22.02.2018

Çocukken yağmuru çok severdim. Arkadaşlarla birlikte, yol kenarına biriken küçük su birikintilerine basar suları zıplatırdık. Saçlarımızın uçlarından ağzımıza dolan yağmur tanelerini saymaya bayılırdık. Sonra da ıslak ıslak oturur, gökkuşağının çıkmasını beklerdik. Her seferinde aynılarını yaşar, eve gidince yiyeceğimiz bütün azarları bile göze alırdık.

Belki de dünyanın yağmurla yıkanıp, arındığına, aynı arınmayı insanların da yaşaması gerektiğine inanırdık. Bu yüzden ileri yaşlara kadar, insanların yağmurdan kaçmasına hiç akıl erdirememiştim.

Büyüdükçe bırakın ıslanmayı, tek bir yağmur damlasına bile öfkelenir olduk. Öyle ki, otun, böceğin, derelerin, toprağın ihtiyacı kadar sevmeye başladık yağmurun tanelerini. Aynı anda oldu her şey! Çocuklar odalara kapandı, yağmur dağlara kaçtı… Yollarımız ayrıldığı gün, (Anadolu tabiri ile) dünyamızın da “beti bereketi” kalmadı.

ŞİMDİ her açan günden yeni bir şeyler bekliyoruz ama o yeni güne çocuklarımızı dâhil edemiyoruz. Korkularımızdan yaptığımız sırça köşklerimizin içine çocuklarımızın kahkahalarını, hayallerini hapsediyoruz.

Çocuklarımız her şeyden korkar oldu. Koşmaktan, yorulmaktan, başarısızlıktan, parasızlıktan. Ve en kötüsü de büyüklerinden.

Bir çocuk sadece çocuktur. Baba ocağı ve ana kucağı ister. Sevilmek ve güvende olmak ister. Bir insanın Allah’a yaslandığı gibi büyüklerine yaslanmak ister.

Ortak değerlerimizi, mahallelerimizi, ninelerimizi, bakkallarımızı, komşularımızı, tecrübelerimizi, güvercinlerimizi, bahçe duvarlarımızı, uğur böceklerimizi, vicdanlarımızı kaybettiğimiz gün korkularımızın esiri olduk biz.

Felaketimiz kendimiz, yani biz!

Aile içindeki duvarları çoğaltarak meseleyi çözebileceğimizi sanıyoruz. Evimizin kapısına çifter çifter kilitler astık. Kapılara mercekler taktık. O da yetmedi, korumalar, güvenlikçiler…

İŞİN ÖZÜ; güvenlik bağımlısı olduk. Olayı “kendimizi kendimizden” korumaya kadar götürdük.

Kirlettiğimiz dünyanın bize kestiği fatura bu. Ve ne yazık ki bu faturayı da şimdi çocuklarımıza ödetiyoruz.

HÂLBUKİ aynı emeği, büyükleri eğitmek, zihin ve yüreklerdeki kirliliği yok etmek, erdemli duygulara hicret etmek için verseydik… ÇOCUKLARIMIZA sevgi ve güven tesis etmek için kullanabilseydik eğer, çok şeyi değiştirebilirdik.

Bilerek ya da bilmeyerek çocuklarımıza en büyük istismarı bizler yaptık aslında, onların geleceğini ve dünyasını ihmal ederek.

Devletin, polisin, kanunun, hakimin, savcının giremediği bir alan bu; insanoğlunun yüreğinin tam merkezindeki ÇOCUK; vicdan, güven, ahlak, sevgi, merhamet ve şefkat içeren.

EMEK dedik de,

Cengiz Han annesinin, karısının, çocuklarının yaşadığı zulümlerden sonra kadınların ve çocukların korkmadan uyuyabilecekleri bir ülke kurmak için imparator olmuş.

Ya biz?

Ne yazık ki asıl biz büyükler tedirgin olmalıyken, yan odada korkuları yüzünden uyuyamayan çocuklarımızdan haberimiz bile yok!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap