Konya’daki, Türkiye’deki tek, Avrupa da ise benzeri az
bulunan Kelebekler Vadisi’ndeki “Tropikal Kelebek Bahcesi”ni gezdikten sonra,
“Tarihin en eski kentlerinden biri” diye tarif edilip, “Kadim Şehir” olarak da
zikredilen Trabzon adına bayağı hayıflanmış, hatta üzülmüştüm.
Hâlâ da üzülüyorum!
Ama Ortahisar Belediyesi tarafından Zağnos ile Tabakhane
vadileri arasına tünel açılacak kurulan Trabzon Akvaryum’u gezip görünce,
üzüntüm ve hayıflanmam biraz hafiflemedi değil.
Hele hele açılışın ardından geçen 2 gün de henüz tam olarak
duyulmamış olmasına rağmen Trabzon’da ikamet eden, başka illerden gelen, hatta
birkaç da yabancı turistin de akvaryumu görmek için sıralandığını görünce,
“Trabzonspor’dan sonra Trabzon’un tanıtımı
ve turist çekimi için son asırda yapılmış en akılcı turizm yatırımı”
diye de aklımdan geçmedi değil.
Hele hele Konya’daki Kelebek Bahçesi’nin, “Hazreti Mevlanâ
Türbesi’nden sonra en çok ziyaret edilen turizm lokasyonu” olarak da kayıtlarda
yer aldığını görmek, ziyaretçi akımının böyle devam etmesi, tanıtımın da ulusal
ve uluslararası düzeyde gerektiği ölçüde yapılması halinde “Trabzon için
Trabzonspor’dan sonra Trabzon Akvaryum” denilmesinin de çok yakın olduğuna
inanıyorum.
Yerli ya da yabancı olsun “turistin farkındalık yaratan
yerleri ve lokasyonları görmek için seyahat edenler olduğu” gerçeğini bir
kenara koymadan turizme yatırım yapacak isek bunlar 4 kelime ile “Trabzon
Akvaryum gibi olmalı.”
Zağnos’tan (Batı) girişi, Tabakhane’den (Doğu) çıkışı olan
akvaryumu Trabzon’a kazandıran Ortahisar Belediyesi ve O’nun Başkanı Ahmet Metin
Genç’e özellikle, Trabzonspor cephesinden “Bize her yer Trabzon” diyenler ile
Trabzon’u “Türkiye’nin T”si” kabul edenlerin minnetle teşekkür etmesi lazımdır.
Ardından da, başta Ortahisar ilçesinin adını aldığı
Trabzon’un eski merkezlerinden olan semt ve değişik yerlerdeki tarihi binaların
da, devlet dairesi mesaisi ile açılıp
kapanan dernek ve vakıflardan arındırılarak turizm amaçlı kullanılması için,
halkın desteği ile gereken adımları atmasının da kendisinden beklendiğini
iletmeliyiz.
FINDIKTA REKOLTE KAÇI GÖRÜR GÖRMEZ?
INC’nin Dubai’de yapılan toplantısında 2022 fındık rekoltesi
için ilk tahmin 760 bin ton civarında açıklanınca, uzun zamandan beri medya da
yer alamadıkları için sıkıntı çekenler birer birer demeç üzerine demeç
patlatmaya başladılar!
Hem de hiç bağa bahçeye girmeden!
Hem de, bırakın girenlerin açıkladıkları tahmini miktar için
yaptıkları çalışmalarının benzerinin zırnık kadarını bile icra eylemeden!
Oysa bu rakamları öyle veya böyle tespit edenler yaklaşık 15
günlerini, oturdukları yerden karşı çıkanların aksine bahçelerde geçirdiler.
Sebahattin Arslantürk gibi…
Gerçi ona “Niye bahçelere giriyorsunuz?” diyerek karşı da
çıkıyorlar yaa!
Ama geçen hafta devlet adına piyasaya müdahil olan TMO’nun
uzmanları da durumu da dallarda görmek için bahçelerde idiler. Ama her nedense
buna da karşı çıkıp, tek kelime
etmediler.
Sanki kendilerinin ara sıra yollarını şaşırıp da girdikleri
(ama şimdilerde hiç ayak basmadıkları-fotoğraf çektirmek hariç!) bahçelere TM0
adım atabilir! Ona ses çıkarmıyorlar.
Ama oturdukları yerden, ya da gittikleri tek bahçeden “2022
mahsulü 550 bin tonu geçmez” açıklamasında bulunabiliyorlar.
Sektörde milyonlarca liralık yatırım yaptıkları ürünün
ahvali görmek isteyen müteşebbisler, fabrika sahibi iş adamları ise giremezler!
Girseler de konuşamaz, rakam telaffuz edemezler.
Sanki bahçelere girmek ve de rekolte tahmininde de bulunmak
yasakmış gibi!
Şimdilik bazı çevreler tarafından ifade edilenin aksine
“böyle bir yasak” olmadığını hatırlatıp, daha sonra devam etmek için tamamlayalım.