SON DAKİKA
SON DAKİKA


Mevlana’dan Halil İbrahim Sofrasına…
3.06.2022

İki hafta öncesindeki satırları, insana; “Ne olursan ol yine gel” davetini aklın süzgecine fazla esir eylemeden yapan gönül ereni Mevlâna Celâleddin Rûmi’nin Konya’daki türbesi ve civarındaki yapılar ile ortamın muhteşemliğinden esinlenerek kaleme almıştık.

Konya’nın hem tarım ve enerjinin öncelikli sektör haline gelmesi ile ekonomik kalkınmasını, hem de Mevlâna felsefesine gerçek anlamda dayandırmaya başladığı hoşgörülü yaşam tarzı ile insani ve kültürel ilerlemesindeki ivmeden sitayişle söz eylemiştik.

Geçen hafta ise kısaca “Her gelenin kabul edildiği sofraların” diyarı Hazreti İbrahim’in Urfa’sının aynı şekildeki kalkınma hareketine şahitlik eyledik. Konya’nın Çatalhöyük, Urfa’nın ise Göbeklitepe ile insanlık tarihinin en eski yerleşim yeri olma adına tıpkı Trabzon gibi (!) yıllardan beri yaptıkları tarihi toprak üstüne çıkarma çabaları takdirde değer. Ama kanaatim odur ki kalkınma hareketini bir bütün kabul edip, bunun da sosyolojik ve kültürel kurallarını insani baskı altına almadan koymada hatırı sayılır bir hıza erişen Konya ile Urfa’nın ekonomi deki büyük sıçrayışlarının temelinde devasa ovalar ve yenilenebilir enerji kaynakları yatıyor.

Hele hele Fırat ve Dicle arasına yayılmış Mezopotomya topraklarının başkenti Urfa’da halis toprak derinliğinin yer yer 15-20 metreye çıktığı uçsuz bucaksız arazileri yok mu!

Gerçi Anadolu topraklarında her yerin ayrı bir güzelliği var. Ama önemli olan bu tabi güzellikleri “kendi doğrusundan başka doğru tanımama yobazlığının” tahakkümünden kurtularak insan ile birleştirebilmek, bir araya getirebilmek.

Konya’nın Mevlana’nın türbesinin yanı başında gece yarısına kadar, zaman ve mekân tanımaksızın akıp giden insan hareketi ile elindekileri tarihi ve doğal güzellikleri nasıl değerlendirdiğini anlatarak iki hafta önce paylaşmıştık.

Urfa için kıssadan hisse hesabı ile ne yazalım?

“Peygamberler şehri” olarak da adlandırılan Urfa’nın Balıklıgöl olarak da bilinen buram buram tarih kokan kesiminde gece yarısı yerli yabancı yüzlerce kişi ile yürürken yanımdaki İsmail Hakkı Atasoy’a, “Müzik sesleri nereden geliyor?” diye sorduğumda aldığım, “Her yönden. Her yerden. Her köşeden” cevabı şimdilik yeter mi?

Tıpkı Trabzon’daki gibi değil mi!

Hele hele in cinin top oynatıldığı, baykuşlara tünek yapılan Ortahisar’ın tarihi kesimi gibi…

TRABZON-URFA’YA…

O ki başımıza puşi bağlayıp, sıra gecesinde de “Urfalıyam ezelden, gönlüm geçmez güzelden” türküsünü de terennüm eyledik, muhabbet yaptığımız, iki kelâm eylediğimiz hemen hemen herkesin, “Neden  bir saatlik mesafedeki Trabzon ile Urfa arasında uçak seferleri yok?” sorusunu yönelttiğini de aktarmaz isek eksik bırakmış oluruz. “Ne kadar süre ile?” diye sorduğumuz da üstüne basa basa ifade edilerek aldığımız cevap ise aynen şu oldu:

-“Karşılıklı olarak siz söyleyin 5, biz diyelim 15. Ama bilin ki, sizden geleceklerden daha çok, bizden Trabzon’a gelecekler olacaktır. Buraya gelen Araplar, Ortadoğu ülkelerinden olanlar direkt uçuş bulabilseler 2-3 günlüğüne bile Trabzon’a gelip, kalıp dönerler.” Kamuoyu adına görev yaptığımız için, bizden aktarması, hatırlatması

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap