İki de bir “Kadim Şehir” diyerek tarif edilen,
“Fatih’in fethettiği, Yavuz Selim’in valilik yaptığı, Kanuni’nin doğduğu
kent.” olarak zikredilen,
Üstüne üstlük, “Tarihin en eski
yerleşim merkezlerinden biri.” olarak da
bas bas bağırılan,
Bunlar üzerinden de turizmi
geliştirilmeye çalışılan ve “Her yolun da Meydan’a çıktığı” kabul edilen,
Trabzon’da…
Şehrin göbeğindeki Kostaki
Konağı ile tarihi Yavuz Selim Okulu restorasyonu terk edilerek kaderi ile baş
başa bırakılmış.
Ortahisar mevkiinde onarılan
eski evler bile tarihe ve turizme değil,
çoğu hiç açılmayan dernek ve vakıflara tahsis edilmiş.
Bahçecik yokuşunda şehrin
Pontus zamanındaki merkezi hiç hesaba katılmamış.
Bir çok tarihi mekan devlet
dairesi olarak kullanılır hale
getirilmiş.
Gümüşhane sınırındaki tarihi
Santa başta olmak üzere Vazelon, Kuştul gibi bir çok manastır ve eski eser
kaderi ile baş başa bırakılmış.
Sonra da “Trabzon’da beklenen
turizm patlaması neden olmamış?” sorusuna
cevap aramak için toplantılar, çalıştaylar yapılarak plan-program düzenlenir
olmuş!
Bunları yapanların bilmediği bir
şeyler var!
O da, “Yanlış başlayan iş
doğru bitmez.”
Diğeri de “Yanlış amel ile sevap
kazanılmaz!”
…ŞEHİT DAHA!
Mehmet Akif’in;
“Ey şehit
oğlu şehit isteme benden makber,
Sana
ağuşunu açmış duruyor peygamber” diye tarif eylediği Mehmetçiklerden
en son 4 yiğidi daha toprağın kara bağrına yolcu eyledikten bir gün sonra
gazetenin kenarına iliştirilmiş başlığa baktım:
4 şehit
daha…
Bir gün
sonra, 1 daha..
Daha sonra
2 daha…
Ama “daha, daha, daha” ibarelerine,
“Dahası da var mı?” endişesi ile
takılıp kalmıyor değilim!
HAZİRAN’DA GENÇLERİN İŞSİZLİK ORANI ARTTI
İnandırıcılığı
“yok” denebilecek safhaya inmiş
TÜİK’in rakamlarına göre Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 11.5.
Bunlar içinde Haziran gelmeden öncesinde gençlerin işsizlik oranı
ise yüzde 22 idi.
Haziran sonu itibari ile genç işsizlerin oranı yüzde 30’u aşar mı?
Aşar.
Neden mi?
Üniversitelerden yüzbinlerce genç mezun oldu, oluyor da ondan!
İNGİLTERE BEYİNE, TÜRKİYE BETONA!
İngiltere, dünyanın en iyi 50 üniversitesinden mezun olan
yabancılara, başka şart aramadan oturma izni vermeye başlamış.
Değişmeyen iki ölçüsü sadece ve sadece “okumak ve dinlemek” olan
medeniyet için, gelişme ve ilerleme de doğru ve çalışkan beyinleri ülkeye
çekmekle oluyor.
250 bin ile başlayıp 400 bin dolara beton evler alanlara
vatandaşlık vermekle değil!
Hele ki çoğu da “parası
çok, aklı kıt” olarak da tarif edilen coğrafyadan geliyor ise!
TEBRİK EDİYORUM…
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanlığı’na seçilen Mustafa
Gültepe’yi,
Aynı meclisin Denetleme Kurulu’na seçilen Ahmet Hamdi Gürdoğan’ı,
Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanlığına
seçilen Hasan Osman Sabır’ı,
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Yalçın
Orhan’ı