SON DAKİKA
SON DAKİKA


Bayramlıklar…
17.07.2022

Seyranlığa dönüşmüş, azımsanmayacak bir kesime de “Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğimi” dedirten bir bayramı daha idrak eyledik! Eyledik eylemesine de, yaşananlara bakınca bugünlerin, “Bize her gün bayram” mecazında kabul edilen bir zaman dilimi haline dönüştüğü de acı bir gerçek değil mi? Ama ne hazindir ki, “En kötü gerçeğin, en güzel yalandan iyi olduğunu” bir türlü anlamayan, anlayamadığı için de kabul etmeyen, edemeyen, bu nedenle de kendi kendini bile kandıran bir ümmet anlayışı ile rüzgârın önüne katılmış, yuvarlanıp gidiyoruz!

Misal mi?

Zaman, bayram öncesi arife günü. Yer cuma namazı.

Hani şu “Arifede yalan söyleyenin bayramda yüzü kara çıkar” diye tarif edilen gün var yaa! Hah işte o gün!

Cuma’yı kıldıracak hoca minber de, kurbanın hikmetlerinden bahis eyleyip, inananların mutlaka o anları ve hazzı birebir, canlı yaşaması gerektiğine işaret edip, bir yerlere bağış yaparak yerine getirme şeklinin kurban ibadetinde eksiklik yarattığına dikkat çektikten son bölümde “Kurbanlarınızı Diyanet Vakfı’na bağış edebilirsiniz” demez mi? Sanki orası vekâletli kesim değil de, yüz yüze, canlı idrak şekli imiş gibi! Yani, “Buraya verirsen iyi, oraya verirsen olmaz!” anlayışı!

Arifeyi geride bıraktık, sabah bayram namazı için camiye doluştuk! “Doluştuk” dediysem “Arsin Merkez Ulucami’nin içi tamamen doldu da, geçmişte olduğu gibi cemaat dışarıya da taştı” sanmayın! Caminin üst kısmı nerede ise tamamen, alttaki asıl yerin de arkası boştu. Nasıl boş olmasın ki?

Arsin Sifla köprüsünden, Arsin Organize Sanayi Bölgesi’ne kadar olan 3.5 km’lik sahil bandı kesimde tam tamına 7 cami var. Yani 500 metrede bir cami. Bilindiği gibi camiler de, bir araya gelerek, cem olmak, böylelikle de cemaat oluşturmak için kurulan ibadethanelerdir. Ama gel gör ki, bayramdan bayrama bile birbirini görüp, hasbihal edip, helâlleşecek bir cemaatin bile oluşmasını engelleyen bir cami inşası furyasıdır gidiyor! Ezcümle, İslâm’ın insanlar için “cem olma ile cemaate varma” felsefesine aykırı bir ümmet ve cami kurma zihniyeti! Camiler böyle de cemaat nasıl mı? Onu da imamdan öğrenelim.

Namaz öncesi imam, “Kurban 3 kısma ayrılmalı. Birinci kendine, diğeri ihtiyaç sahiplerine, öbürü de konu komşu, ailece yemeye içmeye” dedikten sonra “kıssadan hisse" almasını bilenler için bir örnek verdi: “Adam kurban kesiyor.  Çevresine, komşularına ihtiyacı olanlar var mı? diye bakmıyor.  Bu da yetmezmiş gibi alt katında oturan ve de kurban kesememiş komsusunu arayıp şöyle diyor: -Bizim derin dondurucuda yer kalmadı. Senin dolabın buzluğunu kullanabilir miyiz?”

Bu onlarca yanlışı yapan, kendini ümmet sayan milyonlardan sadece bir örnek. Oysa, Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de “Unutmayın ki, o kurbanın ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Allah’a ulaşacak olan tek şey takvânızdır” (Hac Suresi-37) diye buyurduğunu hocalar her bayram namazı sonrası, kurban kesimi öncesi hutbeden inmeden hatırlatmıyorlar mı? Hatırlatıyorlar hatırlatmasına da, ümmet dini bir terim olan takvanın, “Dinin emir ve tavsiyelerine uyma, haram ve günahtan kaçınma hususunda gösterilen titizlik” anlamına geldiğini bilmiyor ki? Anlamı bilinmeyenle anlamak ve amel eylemek de mümkün olmadığına göre!

Diyeceksiniz ki; “Marketlerin raflarında bile kilo ile kurbanın satılmasıyla da takvaya ulaşılabildiğine kılı kıpırdamayan devlet ile diyaneti söz konusu. Sen neden dem vuruyorsun?”

Ne diyeyim? Haklısınız.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap