SON DAKİKA
SON DAKİKA


Azerbaycan’ın Fındık Üretimini Desteklemek!
17.08.2022

“Rezaleti marifet olarak basına da yansıtmışlar. Bu ülkenin kaderi hep içeriden vurulmaktır.”  ben diyeyim “teşhisini”, siz söyleyin “tepkisini” sosyal medya üzerinden almamış olsam “fındıkla yatıp kalkan” ben bile garabetin farkında olmayacaktım.

Söz konusu fındığın kendisi değil, kelimesi dahi olduğunda demeç üstüne demeç patlatan ziraat erbabının da farkına varmadığı gibi!

Hani şu dünyanın öbür ucundaki Şili’de, Amerika’da, Japonya’da fındık yetiştirilmeye kalkanlara, Türkiye’ye rakip oluyor diyerek ateş püskürenler var ya! Hah işte onlardan dem vuruyorum!

Oysa en yakınımızdaki, yanı başımızdaki rakiplerimizden iki Gürcistan ile Azerbaycan değil mi?

Hatta Türk fındığına sahip çıkmayı sadece lâf üretmekten ibaret sayanlar, fındık fidanları bu ülkelere kaçırılıyor diye kıyameti koparmıyorlar mıydı?

Kaçırmaya gerek kalmıyor ki!

Adamlar heyet halinde ülkemize geliyorlar, devletin resmi kuruluşları ile üniversiteler onlara kucak açıp her türlü bilgiyi verip, yardım sözünde bulunmuyorlar mı?

İşte Azerbaycan’dan Samsun’a gelen ve de amaçları basına da yansıdığı gibi; “Fındık sektörünün gelişmesi ve sürdürülebilirliğinin geliştirilmesi, arttırılması” olan heyet ile ilgili haberler.

Fındık üretimi geliştirip arttırarak dünya piyasalarında rakibimiz olmaya çalışan Azerilere, bilimsel verileri, bilgi ve birikimi, bahçelerimizi, hatta fabrikalarımızı açarak, niye destek oluyoruz ki?

Hani “Azerbaycan kardeş” diyenler olabilir!

Ama halk arasında bir söz vardır; “Kardeş kardeş ama minzi para ile” diye!

Ne denir?

Ne diyeyim?

Bir bunlara kucak açanlara, çanak tutanlara bak!

Bir de fındıkla ilgili çanaktaki son kırıntıları bile yalayarak habire konuşanların suskunlarına!

SALKIM YUTARKEN, TALKIN VERENLER!

Atalarımız “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı”, yani “Başkalarına verdiği öğütlere kendisi uymayan”  anlamına gelen darb-ı meseli boşuna söylememişler!

Asırlar öncesinden, dünya için haktan-hukuktan, ahiret için de helâlden-haramdan dem vuranların, ama tersini yapanların olacağını söylemişler.

Bu gibi örnekler tavandan-tabana o kadar çok ki!

Meselâ, hiçbir iş yapmadan yetimin hakkı bulunan kamu malından, yani devletten maaş-ücret,  Türkçesi para-pul alırken, kendilerini unutarak başkalarına lâf edenler!

Hani şu görevleri sadece “Her ay düzenli olarak bankamatikten para çekmekten” başka bir şey olmayanlar!

Kendilerini olduranlar için de kraldan fazla kralcı kesilerek utanmadan sıkılmadan kıyıda kenarda değil, basın-yayın araçlarını kullanarak, cümlenin gözü önünde ahaliye akıl vermeye, yanlışı doğru diye göstermeye çalışanlar!

Mevlâna’nın, “Lâfa bakarım lâf mı diye. Söyleyene bakarım adam mı diye.” Sözlerine açık örnek teşkil eyleyenler!

Ezcümle; “Bal tutan parmağını yalar” diyerek, “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” misali olduklarının farkına varmayanlar!

Hiç değilse, aynaya bakın da susun!

Bankamatiklere de kimse görmesin diye gece yarısından sonra gidin!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap