30 Ağustos’u anlamak da, tarif etmek de zordur!
Sadece hissetmek biraz kolaydır!
O kolaylıkta bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Ne Mutlu
Türküm Diyene.” vecizesinde kendini bulanlar, kimlik tarifini buna göre
yapanlar için geçerlidir.
İstiklal Savaşı mücadelesinde Nene Hatun gibi yırtık
başörtüsü ile, Seyit Onbaşı gibi yüzlerce kiloluk bombayı taşımakla, “Hey On
beşli on beşli” türküsü ile vatan için ölüme seve seve giden 15 yaşındaki
Tokatlılar gibi yüzbinlerin yaptığı gazayı anlayabilenler için geçerlidir.
İngiliz uçaklarından, Müslüman Türk Milleti’ne; “Gavura teslim olun.” çağrılı yazılı
fetvaları atan dinidarlar (!) ile “Keşke Yunanlılar kazansaydı.” diyecek kadar
Palikaryalılaşanlara bugün methiye düzenleyenler için geçerli değildir!
*
30 Ağustos’u anlamakta, anlatmakta ne kadar mı zordur?
*
Kıssadan hisse:
Birkaç gazeteci İstiklâl Marşı yazarı Mehmet Akif’i
ölümünden kısa bir süre önce ziyarete gitti.
Sohbet sırasında söz bir ara İstiklal Marşı’ndan açıldı ve
bir vesile ile değiştirilip değiştirilemeyeceği konuşuldu.
Âkif hasta yatağından heyecanla doğruldu, yanından hiç
ayrılmayan genç dostu Âsım Şakir’in arkasına koyduğu yastığa yaslanmadan önce,
Meclis’te kabul edildiği gün Tunalı Hilmi hariç herkesin ayakta dinlediği
İstiklal Marşı’nı değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi.
Bitkin bir halde yastığa yaslanırken “İstiklal Marşı bir
daha yazılamaz” dedi. “Kimse bir daha İstiklal Marşı yazamaz, ben de yazamam!”
Sonra derinden gelen bir sesle: “Allah bu millete bir daha
İstiklal Marşı yazdırmasın!” dedi, sustu.
Ezcümle; Mehmet Akif’in ne demek istediğini anlayabildiniz
mi?
Ya da ben anlatabildim mi?
*
Son cümle:
Sadece Türkiye değil, Dünya tarihine damgasını vuran
zaferlerin en başında gelen bir asır önceki Büyük Taarruz ve Başkomutanlık
Meydan Muharebesi’nin gururunun milyonda birini bile hissedebilmek, Allah’ın
“insan” diye yaratıp, “akıl” ile donatıp, “kul” hanesine kayıt eyleyip,
kullansınlar diye “irade” verdiklerinden olabilenler için büyük bir nimettir.
O nimete de Peygamberimizin “Vatan sevgisi imandandır.”
hadisini anlayıp, O’na mazhar olabilenler lâyıktırlar.