8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü geride bıraktık. Bu günün ilan edilmesinin bir nedeni ve bedeli var. Bazen bu günün ilan edilmesinin nedeni bilinmeden ya da önemsenmeden kutlamalar yapıldığını görüyoruz.

     Kadınlar Gününde eğlenceler düzenleniyor. Veya bazı kadınlar durumu abartıp, Sevgililer günü gibi hemen bir rakamsal karşılığa çeviriyorlar, pahalı hediyeler istiyorlar. Erkeklerde kutlama günü olduğunu düşünerek hediyeler almaya çalışıyorlar.

     Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilen gün aslında, Amerika New York’taki bir tekstil fabrikasında karın tokluğuna çalışan emekçi kadınların hak arayış günüdür.

      8 Mart 1857 de, Maaşlarına zam istedikleri için grev işçisi yüzlerce kadının Fabrikaya kilitlenip, Ailelerinin, çocuklarının gözü önünde kadın işçilerin fabrikayla birlikte cayır cayır yakıldıkları gündür.

     Yani 8 Mart Dünyada Kadın cinayetlerinin yaşandığı en yoğun gündür. Sonradan kadınlara bir şey bağışlamışlar gibi, Birleşmiş Milletler, Dünya Kadınlar Günü diye ilan edip, kutlama gününe çevirdiler. Aslında haklarını arayan emekçi kadınlar günüdür.

     Dinimiz kadının başına ayet, ayağının altına cennet koymuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) veda hutbesinde; “Kadınlar size Allah’ın emanetidir.” diyerek kadının önemini belirtmiştir.

    Dünyada bir çok ülkeden önce, Atatürk; Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı vermiştir. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde; 5 Aralık 1934’te Anayasa ve seçim kanununda yapılan yasa değişikliği ile Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilmiştir.

     Kadına saygı Türk’ün töresindendir. Binlerce yıllık Türk tarihinde kadınlar her zaman, çok değerlidir. Türk töresinde Kadın, Erkeğin yanında ve eşit haklarla yer almıştır. Hanım sözü Han kelimesinden türemiştir ve sen benim Han ımsın anlamındadır.

     Kadın bir gün değil her gün özeldir. Kadını hiç kimse senede bir güne sığdıramaz. “Kadın erkekle birlikte, Dünya yaşamının ortağıdır.” Kadın varoluş sebebi, yeniden diriliştir.