Son bir yıl içinde ülkemizde acı ve üzüntü veren bir çok
olaylar yaşandı, zaman su gibi akıp geçti. İşte geldi Ramazan...Mübarek Ramazan
ayının manevi atmosferini yaşamaya başladık. Öncelikle hepinizin Mübarek
Ramazan-ı Şerifinizi kutlar; Ülkemize, İslam âlemine ve tüm dünyaya, barış,
huzur, sağlık, bolluk ve bereket getirmesini dilerim.
Ramazan başlayınca, orucun ilk gününde aklımıza gelen ilk
şey, ülkemizde yıkıcı Depremlerin yaşandığı şehirlerde, afet bölgelerinde;
geçen yıl bu zamanlarda insanların evlerinde Aileleriyle, çoluk çocuğuyla, eşi
dostuyla Ramazan’ı karşılayıp, iftar sofraları hazırladıkları, sahurlar
yaptıkları oldu. Yaşanan acı ve yıkıcı depremlerden sonra şimdi ise;
yakınlarını ve herşeylerini kaybettiler, tüm düzenleri bozuldu. Kimileri
şehirlerini terk etmek zorunda kaldı. Kimisi de mecburen çadırlarda, konteynırlarda...vb
yaşamaya mahkum oldular.
Allah onların hepsine
de sabır ve dayanma gücü versin. Bu yaşananlar sadece onları değil tüm ülkemizi
etkiledi. Tüm ülkenin hayat enerjisi bozuldu. Bu yaşananların hepsi, aslında
bizlere hayata dair, birer ibret konusu...Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok,
her an herşey olabilir. Her zaman tedbirli olmak gerekiyor. Bu olaylar,
İnsanların kendini toparlayıp; İyi insan, doğru insan olabilmesi ve iyi işler
yapabilmesi için, almaları gereken hayat dersleri. Hayatta her zaman ne oldum
değil ne olacağım demek gerekiyor.
Bu Ramazan’da daha hassas olmalıyız. Herkes özellikle sosyal
medyada yaptığı paylaşımlara çok dikkat etsin. Eşinizle, arkadaşlarınızla resim
çekin yayınlayın, toplanmalarınızı, gezmelerinizi çekin yayınlayın. Ama lütfen
özellikle yemek masaları veya yemek görüntüsü paylaşmayın. Aslında normalde
Ramazan’da bunu yapmak zaten yanlış ama özellikle bu sene; şehrini, ev-yuva
konforunu, Aile düzenini kaybeden insanları düşünerek daha dikkatli olunması
gerekiyor.
Seçim sürecinin başladığı bugünlerde; belediyelerin,
kurumların, derneklerin ve siyasi parti teşkilatlarının da bu konuya çok dikkat
etmesi ve daha duyarlı olması gerekiyor. Özellikle, yemekli gösterişli
toplantılar ve ultra lüks iftar yemekleri yaparak, insanları daha fazla
imrendirip, üzmeye ve tepki toplamaya gerek yok, kimsenin de buna hakkı yok. O
paralarla deprem bölgelerine ve afetzedelere yardım yapılsın.
Bu Ramazan’da
dışarıdan baktığında şeklen; Müslümanlıkta eline kimsenin su dökemeyeceği
kişiler; “işine geldiğinde Hazreti Ömer işine gelmediğinde Turist Ömer”
olmasınlar. Lütfen Hz.Ömer’in hassasiyeti ve adalet anlayışıyla davransınlar.
Herkes bencilliği, görgüsüzlüğü bıraksın. Ben değil biz demeyi başarabilen iyi
bir Müslümandır. Dinimizde ben değil biz demeyi emreder.
Ramazan ayı manevi duygularımızı en yoğun yaşadığımız
zamanlar...Bizlerin yaradana, Allah’a kulluk borcumuz var. Kula kulluk borcumuz
yok. Bu günlerde herkesin kendini toparlayıp, Kula kulluk gösterişinden
vazgeçip, Müslümanlığın şekilsel kısmına değil, manevi kısmına önem vermesi
gerekiyor. Müslümanlık hoşgörü dinidir.
Mübarek ramazan ayının; ‘’Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu
da cehennemden kurtuluştur.'' Başında, yani rahmet bölümündeyiz. Çevremizdeki
ihtiyaç sahiplerini de unutmayalım. Allah’ın sizlere bahşettiği
rızıklarınızdan, çevrenizdeki ihtiyaç sahipleriyle; ama onları rencide etmeden,
utandırmadan gösteriş, reklam yapmadan, açıklama yapmadan paylaşın. Onlarda bu
rahmetten faydalansın, sizinde rızkınız bereketlenip artsın.
Hepinize Hayırlı Ramazanlar, Hayırlı Cumalar.